Babanız tradutor Português
5,548 parallel translation
Babanız için kaydediyoruz.
É um vídeo para o papá.
Belediye başkan adayıyken birileri babanızın üzerine boya sıksaydı, eminim bu hoşuna giderdi.
O teu pai teria adorado sujar-se com um pouco de spray quando estava a concorrer a presidente.
Önümüzdeki kış babanızın anısına kızağı Pinecrest Tepesinin zirvesine çıkarabiliriz.
podemos honrar o pai e levá-la até ao topo de Pinecrest Hill.
Babanızın şu anda size yardımcı olabileceğini sanmıyorum.
o teu pai não pode ajudar-vos.
Anne ve babanızı anlatın.
Fale-me dos seus pais.
Babanız mı?
- Do vosso pai?
Ama eğer ikiniz de ölmüş babanızı görüyorsanız sebebini bulabilirim.
Mas, se ambos andam a ver o vosso pai morto, posso tentar conseguir respostas.
Sadece sizin babanız böyle değil.
Não é, apenas, o teu pai.
Sizin babanız her sabah erkenden kalkıp sırf başımızı sokacak bir yuvamız ve tabağımıza koyacak yemeğimiz olsun diye canla başla çalışıyor.
O vosso pai levanta-se todos os dias, e trabalha para nos assegurar um tecto sobre as nossas cabeças e comida na mesa.
Babanız... Çok iyi bir adamdı.
O vosso pai era um homem às direitas.
Babanız olduğunu söyledi.
Diga-lhe que é o seu pai.
Anladığıma göre babanız, ameliyattan sağ çıkmayı başaramamış, bu doğru mu?
Sei que o seu pai não sobreviveu à cirurgia, está correcto?
Yani, yakın zamana kadar babanızın öldürenin kimliğini onaylayamadınız. Bu doğru.
Então, só recentemente é que confirmou a identidade do assassino do seu pai?
Teğmen, babanızın katilini, nasıl ortaya çıkardığınız hakkında konuşabilir miyiz?
Tenente, podemos falar de como a identidade do assassino do seu pai se tornou conhecida para si?
Babanızın soruşturmasına herhangi bir açıdan katılmamanız size söylenmişti.
Foi-lhe dito para não participar, de forma alguma, na investigação da morte do seu pai.
Babanızı öldüren adamı hiç bulamadınız, değil mi?
Nunca encontrou o homem que assassinou o seu pai, pois não? Não.
Babanızın bir sürelliğine gitmesi gerek, tamam mı?
O pai vai ter que ficar longe durante algum tempo.
Beyefendi, Osman'ın Kılıcı babanızın sarayında bulunmakta.
Mestre, a Espada de Osman pertence ao Palácio do seu pai.
Peki ya babanız?
E o vosso pai?
Yani babanız da bir kahraman.
Então o vosso pai é um herói.
Ragnar Lothbrok gibi bir babanız olsaydı siz de kalmak istemez miydiniz?
Se tivessem um pai como Ragnar Lothbrok, não iriam querer ficar?
Babanız beni uygun görür görmez.
- Quando o pai quiser. - Então? Vá lá.
Bu gece büyükannenizin evinde kalacağız... Babanız iyileştiğinde döneriz, tamam mı? Hadi dışarı çıkalım.
Vamos para a casa da avó até que o pai se sinta melhor.
En azından öz anne babanızın şerefsiz olduğunu biliyorsunuz.
Pelo menos não sabes se os teus pais eram uns imbecis.
Avukat öncesinde babanızı görmek isteyip istemeyeceğinizi bilmek istiyor. - İstemiyoruz.
O advogado queria saber se vocês gostariam de vê-lo antes.
Sizlerin babanız olduğum için ne kadar gurur duyduğumu bilmenizi istiyorum.
Só quero que saibam o quanto... O quanto estou orgulhoso de ser o vosso pai.
O yüzden ikiniz de bana sorumlu davranacağınıza dair söz vermelisiniz çünkü babanızın sizi nasıl zamanında beslemeyi unuttuğunu biliyorsunuz.
Por isso, os dois vão ter de me prometer que se ser responsáveis, porque por vezes o vosso pai esquece-se das horas de comer.
Babanız ve ben eğlenceli olabilecek bir şey hakkında konuşuyorduk.
O teu pai e eu falámos duma coisa que podem achar divertido.
Babanızın evinde kalmak hoşunuza giderdi, değil mi?
Gostam de ficar no vosso pai, certo?
Çünkü babanız sizinle olabildiğince fazla vakit geçirmek istiyor.
Porque o vosso pai quer passar tanto tempo como eu convosco.
Babanız burada edebiyata ilgisi olan bulabildiğim tek kişi.
O seu pai é o único homem que encontro aqui com uma afecção pelas Humanidades.
Babanızın kanıyla bırakmış.
Com sangue do vosso pai.
Elimizde babanızın, Lana cinayetindeki gerçeği ört bas etmesi için tıbbi tetkikçiye ödeme yaptığının bir kanıtı var.
Temos provas de que o seu pai pagou à médica-legista para encobrir o facto de a Lana ter sido assassinada.
- Babanızın bir arkadaşıyım.
Sou amigo do seu pai.
Anne ve babanız burada olmadığı için, kırk kırbaca mahkum edildiniz, müzik çaldığınız için.
Desde que seus pais estão aqui, você será dado 40 chicotadas para tocar música, e 40 para estar juntos no quarto.
Bizden birini tutuklamak hiçbir zaman kolay değildir. Özellikle o kişi babanız olunca. Size karşı saygım sonsuz.
Eu sei que não é fácil prendermos um dos nossos, principalmente quando se trata de um pai, mas você tem o meu maior respeito e o agradecimento da Agência.
Babanızı temsil eden hukuk firmasında çalışıyorum.
Sou advogada no escritório que representa o seu pai.
Babanız küçük işletmeleri elden çıkarma kararı almıştı emanet sözleşmesinin süresi bugün bitiyor.
O seu pai concordou em vender uma das suas pequenas subsidiárias, e a caução vence hoje. Precisamos que você assine os papéis.
Bayan Windsor babanız hakkındaki gerçeği biliyoruz.
Menina Windsor, sabemos sobre o seu pai.
Gerçek bir anne ve babanız var mı?
Eu estava lá?
Babanızın sağlığı nasıl peki?
E como está a saúde do seu pai?
Babanız için çalışıyordum.
Trabalhei para o seu pai.
Sevgili kızım baban, az önce bunun bir aşk mektubu olup olmadığını sordu.
"Para a minha pequenota," "o teu pai acaba de me perguntar se isto é uma carta de amor."
Bir babanın sevgisinin gücünü bilirim ve kızınıza bir şey olmasını engellemek için canımı veririm.
Conheço o poder do amor de um pai, e morreria antes de deixar algo acontecer a tua filha.
- Babanız hapiste.
Ele está na prisão.
Ne pahasına olursa olsun annenle babanın bu konuda haksız olduklarını düşünüyorum.
Sabes, aqui entre nós, acho que a tua mãe e o teu pai estão errados desta vez.
Önce, baban ve Binbaşı Rogers sabah kiliseye bildirmemi söylediler ve sonra gittim ama Rogers ve Kızılderilileri kasabadan gidiyorlardı.
Primeiro, o teu pai e o Major Rogers dizem-me para me apresentar de manhã na igreja, então eu vou e o Rogers e os seus indianos estão a sair da cidade a cavalo.
Kılıçlar babanın kızı üzerindeki koruyucu gücünü yeni kocasına aktaracak.
A espada transfere o poder da protecção do pai da mulher, ao seu novo marido
Görünüşe göre babanız öyle düşünmüş.
- Parece que o teu pai o pensava.
- Bence babanı örnek olarak kullanmamalıyız.
- Não acho que devemos usar o teu pai como exemplo.
Adamlarımız öldü ve babanın kafasını kestiler.
Todos os nossos homens estão mortos E levaram a cabeça do teu pai.
baban 353
babana 27
baban geldi 26
baban ne iş yapıyor 27
baban nasıl 84
babana gel 41
babanı 20
baban nerede 88
baban burada 26
baban öldü 26
babana 27
baban geldi 26
baban ne iş yapıyor 27
baban nasıl 84
babana gel 41
babanı 20
baban nerede 88
baban burada 26
baban öldü 26