Baban mı tradutor Português
6,980 parallel translation
Baban mı?
O teu pai?
- Baban mı o?
É o teu pai?
İçeri beraber girdiğin baban mı?
Aquele com quem vieste era o teu pai?
Reese, bu senin baban mı?
Reese, é o teu pai?
Baban mı caymıştı?
Foi o teu pai que se esquivou?
O benim babam. - Senin baban mı var?
- Tens um pai?
- Baban mı?
O teu pai?
Babanız, küçük hanım.
É o seu pai, menina.
Anne ve babanın yaptıkları şeyler hakkında bilgin var mıydı?
Sabias acerca das coisas que os teus pais faziam?
- Evet, ben senin babanım, Simon.
Eu sou o seu pai, por isso...
Bak ne diyeceğim. Babanı aradım.
Tentei ligar ao teu pai.
Augie, baban hakkında çok konuşmadığımızı biliyorum ama eğer konuşmak istersen sorun değil.
Augie, eu sei que não falamos muito do teu pai, mas é na boa se quiseres falar.
Geçen gün hastanede babanı gördüm. Vizite çıkmıştım.
Queria contar-te que vi o teu pai no hospital, durante a ronda.
İhtiyar babanın kalkmasına yardım et.
Ajuda o velho pai a levantar-se.
Hope, baban dünyadaki en inatçı adam mı?
Hope, o teu papá é o homem mais teimoso do planeta?
Baban sanırım arada seni tüm gün yanında takılan diğer çocuklarla karıştırıyor.
Bem, às vezes penso que o teu pai te confunde. com as outras crianças que o rodeiam de dia e de noite.
Yakında babanın geleceği anlamına mı geliyor bu?
Isso significa que o teu pai vai voltar?
- Artık baban olacağım.
Daqui em diante, vou ser o teu papá.
Görevin babanın arabalarından birini geri almak. Ki parayı bulalım.
Agora, a tua missão é recuperar um dos carros do Papá para conseguirmos o dinheiro.
Babanın mı?
É do Papá?
Senin o götlek babanı boş yere hapisten çıkarmadım ben.
Eu não tirei o estupor do teu pai da prisão por nada.
Hayatımız mükemmel değildi ama idare diyorduk. ta ki alçak baban gelip her şeyi değiştirene kadar.
As nossas vidas não foram perfeitas, mas aguentámos-nos bem, até o cabrão do teu pai ter aparecido e ter mudado tudo.
Tatlım, benim baban.
Querida, é o papá.
Font color = "# FFFF00" face = "Comic Sans MS" Sadece babanın işini devralarak mutlu olacak mısın?
Estás feliz apenas a cuidares do teu pai?
Tamam mı? Yarış olan günlerde de daha erken çalışmaya başlayıp işin, babanıza düşen kısmını yaparsınız.
Nos dias de provas, treinaremos bem mais cedo... e assim poderão cumprir a quota do vosso pai.
Ben senin babanım.
Sou o teu pai.
Babanın sıçanı öldürdüğü zamankinden daha mı muhteşem?
Ainda mais incrível do que quando o pai matou o gambá?
Pekala, bak. Baban iyi hissetmiyor, eğer bir şeye ihtiyacın olursa annene sor, tamam mı?
O papá não está bem, se precisares de alguma coisa, pede à mamã, sim?
Ben Ed Kidner, babanızın arkadaşıydım.
Sou o Ed Kidner, era amigo do seu pai.
Sonraki Ne olursa olsun, bilmeni istiyorum Baban karşı korkakça hareket yaptırım yoktu.
Eu quero que você saiba que eu não sancionar que ato covarde contra o seu pai.
Ama babanın şimdi bu önemli toplantıya odaklanması lazım.
Mas o pai agora tem de se centrar nesta reunião importante.
Baban ve ben hastanede araştırmalarımızı toparlıyoruz.
Eu e o Pai organizámos finalmente a nossa pesquisa no hospital.
Demek Baban büyükbabanımı öldürdü?
Então o teu pai matou o teu avô?
Babanı mı?
O teu pai?
Babanın sonuncuları aldım dediğini sanıyordum.
Pensava que o teu pa ¡ tinha levado o último...
Baban hiç'Kanlı Madison'la alakalı bir şey anlatmadı mı?
O teu pai nunca te disse nada sobre a Bloody Madison?
Baban bunları hiç anlatmadı mı?
O teu pai nunca te falou nada sobre isso?
- Annenle babanı da çağırdım.
- Convidei os teus pais.
- Bütün bunlar babanın mı?
- Isto é tudo coisas do teu pai?
Yani bana babanın bodrumda bir zaman makinesi bıraktığını mı söylüyorsun?
Estás a dizer-me que o pai deixou uma máquina do tempo na cave?
Tamam mı? Annen ve baban, onunla bir daha konuşmamanı istiyor.
A mãe e o pai não querem que fales mais com ele.
Babanı tanıma ayrıcalığım var.
Eu tenho o privilégio de conhecer o teu pai.
Tommy, babanım ben senin ya.
Tommy, sou teu pai, pelo amor de Deus.
Baban olsaydım, evet derdim.
Se eu fosse o pai, diria que sim.
Baban hapse falan gitmedi, tamam mı?
O teu pai nunca foi preso, está bem?
Baban başardı mı?
O papá saiu-se bem?
Baban buralarda mı?
O teu pai está por aqui?
Sanırım baban dönene kadar etrafta takılacağım.
Acho que vou ficar por aqui à espera dele.
Yüzde 50 babanı öldürme olasılığım var, o yüzden kavuşma konuşman varsa kısa tut.
Há uma probabilidade de 50 % de eu matar o teu pai, portanto, se tens um discurso sobre a reunião, mantém-no curto.
Babanı öldürmek isteseydim silahla yapmazdım.
Se eu fosse matar o teu pai, não seria com uma arma.
Babanın kim olduğunu söylemek zorunda kaldığım için.
Por ter de lhe dizer quem o seu pai é.