English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Ben yaşlıyım

Ben yaşlıyım tradutor Português

233 parallel translation
Ben yaşlıyım, ölsem de fark etmez.
Estou velho e não me importo de morrer.
Ben yaşlıyım.
Eu sou velho.
Ben yaşlıyım.
Sou velho.
Hayır, ben yaşlıyım.
Não, sou só um velho pateta.
Ben yaşlıyım efendim.
Sou velho, senhor.
Ben yaşlıyım Bill Tyler.
Sou velho, Bill Tyler.
Ben yaşlıyım.
- Desculpa, mas tenho de sair.
Evet, ben yaşlıyım.
Sim, eu sou velho.
- Ben yaşlıyım.
- Estou velho.
Ama ben yaşlıyım.
E eu sou velho.
- Önden git. Ben yaşlıyım.
- Vai tu primeiro.
O, daha fazlasını istiyor, ben de bununla uğraşıyorum. Ama ben yaşlıyım ve düzenimi değiştiremem.
Ele quer mais e eu estou a lidar com isso, mas sou velha e de hábitos feitos.
Ben yaşlıyım. Yaşayacağım kadar yaşadım.
Eu sou velho, já vivi a minha vida.
Ben yaşlıyım, Peter.
Estou velha, Peter.
Beni al, ben yaşlıyım!
Leva-me a mim, que sou velho!
Ben yaşlıyım, sen gençsin.
Eu sou velha, tu és novo.
Ben yaşlıyım.
Estou velha...
"Ben de onun kadar yaşlıyım."
"Sou tão velha quanto ela."
- Ben de yaşlıyım, beni de yıksınlar.
- Sou velho, também podem demolir-me.
Ben şüpheci ve yaşlı biri olmalıyım, Vanrysin.
Eu devo ser muito velho e desconfiado, Vanrysin.
Oh, şu günlerde kendine yeterli olmanın moda olduğunu ve başkalarına muhtaç olmamanın moda olduğunu biliyorum, fakat ben eski kafalı olmaktan rahatsız olmayacak kadar yaşlıyım.
Sei que está na moda ser auto-suficiente, mas com esta idade já não me importa estar fora de moda.
Ben senin için çok yaşlıyım, bu mu?
Sou velho demais para si, é isso?
- Ben oyun oynamak için çok yaşlıyım.
- Estou velho demais para jogos.
Ben oldukça eli yüzü düzgün bir yaşlıyım.
Sou muito apresentável.
Ben kendime yas tutmuyorum, ama benden sonra gelenler için yaslıyım.
Não lamento por mim, mas pelos que virão depois de mim.
Bu herifin beni yenmesine imkân yok. O çok yaşlı. Ben çok hızlıyım.
Este tipo não me vai derrotar pois é muito velho e eu sou muito rápido.
- Ben yaşlı görgüsüz birisiyim fakat Mercedes'e bişeyler sormalıyım.
Sou um velho sem maneiras, mas devo perguntar algo a Mercedes.
- Ben daha yaşlıyım.
Sou o mais velho.
Çok soğuk ve ben çok yaşlıyım.
Está muito frio e eu estou velho.
Ve ben de senin derdini dinlemek için çok yaşlıyım.
E eu sou velho demais para que tu te preocupes com outra razão.
Ama ben çok yaşlıyım!
Estou velho demais.
Ben Eva'dan oldukça yaşlıyım ve bunun hayatımızı daha da grileştirdiğini düşünüyordum, umarım ne dediğimi anlıyorsundur?
Eu sou bem mais velho do que a Eva. Para mim, parecia que a vida estava a ficar cinzenta.
Yaşlıyım ben. - Bir canavara dönüşmeni izledim.
- Vi-te transformares-te em monstro.
Yirmi yıl sonra ben yaşlı olacağım.
Daqui a 20 anos, serei uma velhinha.
Alet çok iyi de ben onu kullanamayacak kadar yaşlıyım.
Um aparelho tão sofisticado, não é para mim.
Ben yeterince yaşlıyım.
Já tenho idade suficiente.
Evet, ama ben senden yaşlıyım.
Sou mais velho do que tu.
Biliyorum. Ben aptal yaşlı bir baş belasıyım. Tanrı aşkına, sonuçta yine kendin için doğru olanı yapacaksın.
Eu sei que sou um velho tonto, mas acabarás por fazer o que achares melhor!
Ben Antonio'nun arkadaşıyım, sizin yaşlı kuaför...
Vim da parte do Antonio, o seu antigo motorista.
Ben senin için çok yaşlıyım.
Sou muita velha para si.
Ben genç olanı alırım, sen de yaşlıyı al.
Eu encarrego-me do mais jovem, tu do mais velho.
Ben senin için çok yaşlıyım.
Sou velha demais para si.
Ben kendim için yaşlıyım.
Sou muito velho para mim.
Ben bu bok için oldukça yaşlıyım.
Estou velho demais para essa porcaria.
Evet, ama ben yeteri kadar yaşlıyım.
Mas eu já tenho idade para isso.
Ben orta yaşlıyım.
Sou de meia idade.
Ben çok yaşlıyım.
Sou tão velho.
Kabullenin kızlar, ben daha yaşlıyım ve sigortam var.
Que querem, sou mais velha e tenho um seguro maior.
Ben belki yaşlıyım ama yine de bir kadınım.
Sou velha, mas continuo mulher.
- Çok gencim, çok yaşlıyım. - Ben yaşlı değilim bir kere.
Sou muito jovem ou velha...
Ben yaşlıyım.
Estou velho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]