Bir daha tradutor Português
177,493 parallel translation
Bir daha saçlarımı yaptıramayacağım.
Não arranjaria o cabelo.
Bebeğini doğuracak ve bir daha göremeyecek mi?
Então ela vai dar à luz e nunca mais vai ver a filha?
David'in anılarını ziyaret ettikten sonra burayı bir daha görmek garip.
É estranho, ver isto depois de visitar a memória do David.
Doktor, bize beş dakika verin ve bir daha bizi görmeyeceksiniz.
Doutor, cinco minutos, e não nos verá novamente.
Bu şans bir daha elimize asla geçmeyebilir.
Agora, consegues controlá-lo.
Çok anlattın, ama bir daha anlat.
Muitas vezes, mas conta-me outra vez.
- Bir daha böyle söyleme sakın.
Não voltes a dizer isso.
- Önemi kalmaz. Bir daha böyle söyleme sakın.
Não voltes a dizer tal coisa.
Baudelairelar, Josephine'i bir daha göremeyeceklerini düşünerek yanılıyorlardı ama onun son sözleri boş ve lanetlenmiş evinde yankılanırken çocukların çektiği acıyı izlemek istiyor olamazsınız.
Os Baudelaire acreditavam erradamente que nunca mais veriam a Josephine, mas não podem estar interessados em vê-los sofrer, enquanto as últimas palavras dela ecoavam através da sua casa vazia e condenada.
Bir daha asla evime gelmene izin vermemeye yemin etmiştim.
Jurei que não voltaria a deixar-te pôr os pés em minha casa.
Ya da elinde yaban mersinli krep tepsisi olan bir kâhya veya bir daha görmeyeceğinizi sandığınız sevgi dolu bir ebeveyn olduğunu.
Ou podem imaginar que é um mordomo com uma bandeja de panquecas de mirtilo ou um pai carinhoso que pensavam não voltar a ver.
Unutmadım ve bir daha asla Hızlı ve Öfkeli serisiyle ilgili bilgini sorgulamayacağım.
Sim, eu lembro-me e não volto a questionar os teus conhecimentos sobre a saga "Velozes e Furiosos".
Bu, acıdan kör olmuş birinin çareye ulaşacağını düşünürken... daha fazla zehir bulmasına yol açan... sorumsuzca bir davranış olurdu.
Isso seria um ato irracional de alguém tão cego de dor, que acha que encontrou a cura quando a luta é apenas mais veneno.
Bir tane daha veremez miyiz?
Não pode dar-lhe outro lanche?
- Eğlenceli bir soru daha.
Outra coisa engraçada.
Şimdiye kadar yaşadığından daha uzun bir süre.
É mais do que ela viveu.
Daha düzenli bir çevreye ihtiyacın var.
Precisa de um ambiente mais tranquilo.
Bir şey daha.
Algo mais.
- Söyler misiniz, daha çok hiç paranoyak sanrılar konusunda bir psikologla görüştünüz mü?
- O quê? - Diga-me, alguma vez foi ao psiquiatra por causa de Delírio Paranóico.
Daha önce bu tarz bir şey görmemiştim hiç, bu...
Nunca vi nada parecido. Isso é...
David adında birinden ve kız kardeşinden çok daha büyük bir şey bu.
É mais importante do que um tipo chamado David e do que a irmã dele.
Bu şey David daha bir çocukken onun zihnine bir yerleşmiş hatta belki bir bebekken ve o zamandan beri oradaymış ve ondan besleniyormuş.
Esta coisa alojou-se no cérebro do David quando ele era criança. Talvez até bebé. E tem lá estado, a alimentar-se dele, desde essa altura.
Daha eski bir mutant. Bilinci bedeninden ayrılmış, anlıyor musunuz? Ve 30 yıldır da, David'in içinde yaşıyormuş.
Um mutante mais velho, com a consciência separada do corpo e a viver dentro do David,
Sadece hiç daha önce bir şeyin daha önce de gerçekleştiğini hissettin mi?
Eu só... Já tiveste a sensação de que algo aconteceu antes, mas de forma diferente? Como déjà vu, mas diferente?
Öyle olursa dünyayı demokrasi için daha güvenli bir yer haline getirirken yanımda taşıyabilirim.
Assim tê-la-ia, ao tonar o mundo mais seguro para a democracia.
Daha iyi bir fikriniz varsa dinliyorum. Var.
Se tem uma ideia melhor...
Adamınıza bir saat daha vereceğim.
Vou dar mais uma hora ao seu homem.
David'in zihninde bir grup beyin dalgası daha keşfettik.
Identificámos um segundo grupo de ondas cerebrais dentro da cabeça do David.
Daha iyi bir şey değil. David.
O que... não é melhor.
Güçlerimin de yardımı olmadı. Sesler duymak ve bir şeyler görmek... Bu şey her şeyi daha kötü yaptı.
E os meus poderes não ajudaram, ouvir vozes e ver coisas, mas esta coisa fez com que ficasse pior.
Böylesine değerli bir şeye daha dikkatli yaklaşmalıydın.
Devias ter mais cuidado com algo tão valioso.
Kyle Barnes'dan daha güçlü bir şeydi.
Estava lá mais do que o Kyle Barnes.
Daha sert bir şey ya da.
Algo mais forte?
Onlardan daha beter bir şey yaptığını mı düşünüyorsun?
Achas que fizeste algo pior do que eles?
O gece okulda belediye başkanına başka bir yol gösterici daha olduğunu söyledi.
Naquela noite, na escola, ele disse ao presidente da Câmara que havia aqui outro farol.
Sanki içimdeki bir şey uyanıyor gibi oluyor daha çok.
Sinto que algo se liga dentro de mim.
Bir imgelem daha doğrusu.
Uma visão.
Sen bana bir bira getir. Birazcık daha buradayız.
Vai buscar-me uma cerveja, isto ainda vai demorar.
Muhakkak vardır bir şeyler daha izlenesi
Deve haver algo mais alegre Que possa ver
Baudelaireların geçmişini anlatmak benim işim ama sizin yapacak daha iyi bir şeyiniz olmalı.
É meu dever contar a trágica história dos Baudelaire, mas devem ter mais do que fazer.
Bana bir kokteyl daha getir!
Traga-me outro destes!
Daha iyi bir çözümüm var.
Tenho uma solução melhor.
Bir hata daha yaparsanız Baudelairelar, sizi disiplinin ve çocuk işçiliğinin kıymetini anlayacağınız bir yere göndereceğim.
Mais um erro, meninos Baudelaire, e mando-vos embora, para um sítio onde aprenderão o valor da disciplina e do trabalho infantil.
Bir hata daha yaparsanız sizi kovar, ona veririm.
Cometem mais um erro e eu despacho-vos para irem viver com ela.
Bunun daha iyi bir yolu olmalı.
Tem de haver uma maneira melhor.
Ayrıca daha yenilikçi kültürel normların gelişiyle, tabii bir de Yüce Divan kararlarıyla, "partner" aynı zamanda...
Com a chegada de costumes culturais mais progressistas, para não falar de decisões dos tribunais, também pode significar...
Daha önce hiç kalbinizi tir tir titreten bir kadınla tanıştınız mı kamyoncu bey?
Conheceu alguma mulher, motorista, que tenha roubado o seu coração e o tenha sacudido como a um bebé numa jaula?
Baudelaireları yok etmek için bir fırsatımız daha olduğunu söylesem?
E se tivessemos outra hipótese para destruir os Baudelaire?
İstediğini almanın, hoş davrandığında daha kolay olduğunu söylemenin güzel bir yolu yalnızca. Nahoş davranınca daha zor oluyor.
Uma forma de dizer que consegues mais facilmente o que queres agindo com amabilidade do que de forma mais desagradável, como o vinagre.
- Burada daha büyük bir şeyler dönüyor.
- Há algo mais importante a acontecer.
Çalışanların potansiyel sevgililer için daha gizli bir site kullanmaları mantıklı.
Faz sentido que os profissionais usem um site mais discreto para encontrarem potenciais amantes.
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmaz 55
bir daha olmasın 24
bir daha bak 16
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha yap 42
bir daha yapma 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmaz 55
bir daha olmasın 24
bir daha bak 16
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha yap 42