Bir saniyeliğine tradutor Português
1,211 parallel translation
Bir saniyeliğine bile, karım seni sevdiğini düşünüyor diye, gözüme girdiğini zannetmeni istemiyorum.
Não quero que penses por um segundo que porque a minha mulher pensa que é como tu... estás outra vez nas minhas graças.
Bir saniyeliğine odaklanabilir miyiz?
Podemos concentrar-nos um momento?
Dinle, "Doktor", bir saniyeliğine bana dönersek, hamile eski karım, bir aile olarak tekrar birleşebilmemiz için, kendisini birkaç günlüğüne annesine götürmemi istiyor.
Ouça, "Doutor", enquanto estamos em mim por um segundo, a minha muito grávida ex-mulher queria que eu tirasse uns dias de folga e viajássemos até casa da mãe dela, para nos podermos reunir como família.
- Sadece bir saniyeliğine, Lex'in cenazesinde.
- Só por um segundo, no funeral. - Tens a certeza?
Bir saniyeliğine az kalsın inanıyordum.
Por um segundo eu estava mesmo a acreditar em ti.
Herhangi biriniz bunu bir saniyeliğine olsa bile düşündü mü?
Já alguem pensou nisso?
Bir saniyeliğine bile olsa, başka birisiyle olmak istemiyorum.
Não quero estar com mais ninguém, nem por um segundo.
Bir saniyeliğine, ne olur!
Só um instante, por favor!
- Bir saniyeliğine gözümü kapadım.
- Só fechei os olhos por um segundo.
Bir saniyeliğine ama hiç kıpırdamadan!
Só por um segundo, mas parou!
- Sadece bir saniyeliğine.
- Só por um bocado.
Calvin, bir saniyeliğine sana birşey söyleyebilir miyim?
Calvin, posso falar contigo?
Egolarınızı bir saniyeliğine bir tarafa bırakın lütfen.
Ponham os vossos "egos" de lado um segundo, por favor.
Bir saniyeliğine ciddi olalım.
Podemos tentar ficar sérios por um segundo?
bir saniyeliğine gelirmisiniz?
Podem vir aqui um segundo?
Bir saniyeliğine başımı çevirdim, ortadan kayboldunuz!
Falo dois segundos, viro-me e já não os vejo. Nem sequer esperaram!
Bir saniyeliğine sinyali kaybettim.
Deixei de te ouvir.
Bir saniyeliğine kapat şunları.
- Porquê? Apenas por uns segundos.
Bir saniyeliğine saklan.
Escondido por um segundo.
- Hadi ama, bir saniyeliğine sadece.
- Anda lá, só por um momento.
Pekâlâ, çeneni kapa ve beni dinle bir saniyeliğine tamam mı?
- Basta. Cale-se e dê-me ouvidos.
- Biliyorum ama bir saniyeliğine sadece.
- Eu sei, mas vai ser bom...
Bir saniye bekleyin. Millet, dikkatinizi verebilir misiniz? Bir saniyeliğine işinize ara verin.
Oiçam todos, posso ter a vossa atenção?
Sadece bir saniyeliğine. Olmaz.
Posso falar contigo um momento.
Bir saniyeliğine, bu işi kişiselleştirdiğini düşündüm, Alan.
Por um instante, pensei que estavas a levar as coisas para o campo pessoal.
Seni bir saniyeliğine çalabilir miyim?
- Que se passa? - É rápido.
Bir saniyeliğine izin verir misin?
Desculpa-me?
- Onu bir saniyeliğine tut.
- Pega nele um segundo.
- Neden bir saniyeliğine oturmuyorsun?
Porque é que não te acalmas por um momento?
- o yüzden bir saniyeliğine otur.
então senta-te por um segundo.
Dostum, sadece bir saniyeliğine arkamı dönmüştüm.
Meu, eu apenas virei a cabeça por uns segundos.
Sadece bir saniyeliğine, şuradaki mekanik boğa olduğunu hayal et.
Mas imagina por um segundo que és aquele touro mecânico.
Bir saniyeliğine benimle konuşur musun.
Podes falar comigo por um segundo.
Seninle önceden de konuştuğumu biliyorum, ama sadece ondan bir saniyeliğine uzaklaşmak istedim.
Eu sei que já falámos, mas queria afastar-me dele.
Sadece bir saniyeliğine, han'fendi.
É só um segundo, senhora.
Susan. Bir saniyeliğine buraya gelir misin?
Susan, podias chegar aqui?
Sadece bir saniyeliğine gel buraya.
Por favor, anda aqui por um segundo
Bir saniyeliğine konuşmama izin ver.
Deixa-me falar contigo um segundo.
Bir saniyeliğine Iütfen şu anki krize odaklanabilir miyiz? Tamam mı?
Podemos falar da crise em mãos por um segundo?
Bir saniyeliğine gelsene.
Chega aqui um segundo.
Derin bir nefes almayı. Etrafına bak, ben bunu siz yaptınız. Bir saniyeliğine.
De respirar fundo.
Bir saniyeliğine bile değiştireceğini sanma.
Nem penses por um segundo que mudam.
Sadece bir saniyeliğine başka bir yere bakıyordum.
- Só virámos a cara dois segundos.
Şey... bir saniyeliğine beklemeyez mi?
Podes esperar?
Tanrım, ahbap, bir saniyeliğine senden şüphe ettim, neden bu kadar kızdın?
Oh, meu Deus, meu, duvidei de ti por um segundo, porque estás tão zangado?
Bazen, uyurken, bir kaç saniyeliğine nefes almayı bırakırsın.
Às vezes, quando estás a dormir, deixas de respirar por alguns segundos.
Bir iki saniyeliğine dışarı çıktı ve ben de buraya geliyor sandım ve sonra arabaya bindi.
Saiu por um segundo e cri que vinha para aqui... e depois voltou ao auto.
- Her seferinde yalnızca bir kaç saniyeliğine.
- Só um pouco de cada vez.
Bir kaç saniyeliğine unutmayı başarmıştım.
Consegui esquecer-me por uns segundos.
Ameliyat sırasında, sadece bir kaç saniyeliğine.
Só por uns segundos durante o tratamento.
İki saniyeliğine Pynchon'dan konuşayım dedim. Bir baktım yok olmuş.
Falo sobre o Pynchon por dois segundos e ela desaparece.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir saat sonra 47
bir şey oldu 106
bir saniye 1866
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir saat sonra 47
bir şey oldu 106
bir saniye 1866
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17