Bir süre tradutor Português
17,834 parallel translation
İstersen bir süre burada kalabiliriz.
Podemos ficar aqui um bocado, se desejar.
Gerçekten güzel yapılmış fakat bir süre sonra kusurları fark ediyorsun.
São muito bem feitos, realmente. Mas depois de algum tempo, consegue-se ver as falhas.
Bir süre sonra zaman anlamını yitirir.
Pouco depois, o tempo deixa de fazer sentido.
Leonard'ın ilgilenmesini istediler, o da bir süre ofisinden ilgilendi.
Eles não queriam fazê-lo. Queriam que o Leonard tratasse disso, coisa que ele fez no escritório dele, por uns tempos.
Bir süre işler gerçekten çığrından çıkmıştı.
Ficou mesmo uma loucura, por uns tempos.
Ama bir süre sonra sıkmaya başladı.
Mas, depois de algum tempo, tornou-se cansativo.
Uzay Yolu'nun çekimleri bittikten kısa bir süre sonra
Pouco tempo depois de acabarmos de filmar o Star Trek, assinei pela Missão :
Bu bir süre böyle devam etti.
Isso prolongou-se por algum tempo.
Kulağa saçma geldiğini biliyorum ama orada uzun bir süre kalabilirdim.
Sei que isto parece uma tolice. Mas pensei que conseguiria ficar lá durante muito tempo.
Muhtemelen bir süre dayanırsanız gevşeyecektir.
Provavelmente vai afrouxar se aguentar por um tempo.
Bir süre önce, Axelrod'un parasıyla Vanuatu'ya tatile giden iki Greenwich polisini tespit ettim.
Dois agentes de Greenwich com ligações a um gestor do Axel, de férias em Vanuatu.
Maalesef, bir süre ara veriyorum.
Não posso. Vou tirar umas férias.
Christian bir süre kimseyle görüşemez.
Christian não pode estar com ninguém por agora.
Bir süre şüpheleniyoruz, Fakat ilk hain değildir.
Suspeito há um tempo, mas não és o primeiro traidor...
Ve Grasshopper birlikte uzun bir süre çalışabileceğin bir tane seç.
Grasshopper escolhe uma com que possas viver durante muito tempo.
Charlie bir süre hapis yattığını bana anlattı ama artık benimle.
O Charlie disse-me que tinha estado preso. Mas agora está comigo. Somos boas pessoas.
Bir süre Escalante yakınlarındaki orduda görev yaptım.
Fiz umas missões no exército, perto de Escalante.
Dinle, Labuschagne, kürsüdeyken konuşacaksın, sana söyleneni yapacaksın, yoksa kendini kısa bir süre sonra boynunda ilmekle darağacında bulursun.
Escuta, Labuschagne. Quando fores depor, falarás, farás o que te disserem, ou darás por ti de volta à prisão com um nó à volta do pescoço.
Hayatım, baban bir süre meşgul olacak.
Querida, o pai só vai ficar ocupado por um minuto.
Normalde bir süre parti verip eğlenebilir, yine de ağır ve iyi idman yapabilirdim. Ama yaşlandıkça eskisi kadar parti yapamıyorsun.
Podia ir a festas, divertir-me e treinar no duro, mas à medida que envelheço, não posso festejar tanto.
Ne demek bir süre çalışamayabilirsin?
Sabes? Como assim "Demorar algum tempo?"
Rio'dan bir süre sonra atletizmi bırakacağım.
Depois do Rio vou acabar com o atletismo.
Ben de bunu belli bir süre inkâr ettim.
Também estive em negação por uns tempos.
Çok endişelenmiştim. Bunu yapmamın üstünden bir süre geçti.
Estava preocupada, já não fazia isto há muito tempo
Uzun bir süre kızgındım.
Estive zangada durante muito tempo.
- Sanırım bir süre daha buralardayım.
Parece que fico mais um tempo.
Orada ne kadar saklandı bilmiyorum, ama uzun bir süre olmalı.
Tinha a pila, o rabo, tudo de fora. As minhas chaves do carro seguiram a mão.
Yapmamız gereken tek şey bir süre birbirimizden uzak kalmak.
Só temos de ser discretos durante algum tempo.
Bernard işlemlerinden kısa bir süre önce Birch'le bir iş için görüşmeye gitmiş.
O Bernard candidata-se a um emprego com o Birch antes da transação.
Bir süre kalacaksan kira ödemen gerekir bence.
Se fores ficar durante algum tempo, é melhor ajudares no aluguer.
Lütfen dikkat, feribotumuz kısa bir süre sonra hareket edecektir.
Posso ter a sua atenção, por favor? Este "ferry" "Manhattan-bound" vai partir em breve.
Lütfen bir süre daha bize katlanın.
Por favor, suporte-nos um pouco mais.
Çok kısa bir süre sonra bu teorinin ne kadar doğru olduğunu anlayacağız gibime geliyor.
Acho que mais cedo ou mais tarde, vamos descobrir o quanto verdadeira é essa teoria.
Ayrıca vaziyete bakınca, burada bir süre daha kalacağımızı söyleyebilirim.
E pelo aspecto das coisas, vamos ficar aqui por um tempo.
Bir süre önce bana bir kitap vermiştin. Sıkıntılı zamanlar için tavsiye.
Há um tempo atrás, deu-me um livro, um conselho para estes tempos difíceis.
Yardım edemediğim o kadar insan vardı ki bir süre sonra bunun değerini anladım.
Havia tantas pessoas que não conseguia ajudar, mas passado um tempo, comecei a apreciar.
Ama eminim bizimle bir süre kaldıktan sonra - iyi olacak...
Mas estou certa de que, após ela estar uns tempos connosco, vai ser...
Bu önemli bir dava ve en azından bir ay sürecek. Medya teşhiri olmaması için bu süre boyunca devletin sağladığı gizli yerde bulunacaksınız.
Este é um caso capital e vai durar mais de um mês, e devido à exposição à imprensa, vão ter de ser sequestrados.
Böylesi bir yer uzun süre boş kalmaz.
Um sítio como estes não ficará desocupado durante muito tempo. Pronto.
Bu işe uzun süre için baş koyduğunu, başaracağını beynine kazımanı istiyorum, bunu başardığında yeni fikirler kazanacak işler kendilerini sunacaktır sana sen de bir kazanansın çünkü.
Quero que se comprometa a longo prazo. Vai ter êxito. E quando fizer isso, as novas ideias, os vencedores, vão aparecer, porque é um vencedor.
Smitty çok uzun bir süre önceydi.
O Smitty foi há muito tempo.
Son günlerinin her dakikasını onlarla birlikte geçirdi, uzun süre ve düzenli bir biçimde ölümlerinin dehşet verici ayrıntılarına şahit bırakıldı.
Partilhou com eles cada momento dos seus últimos dias e teve de assistir aos pormenores das suas mortes de forma constante e alargada!
Bir yerlerde, bir süre önce...
Algures, já há algum tempo
Doktor "Bir süre çalışamayabilirsin." dedi.
Se o médico diz :
'Korku Seansı'uzun süre önce çıkan acaip korkutucu bir film.
A Connie quer ver o filme, vamos ver o filme. " Está bem. Vimos o The Conjuring.
Basın utangaçlığı ve kahraman olarak anılmak istememesi nedeniyle Mildred sadece, 2008'deki ölümünden kısa süre önce bir röportaj vermiştir.
Apesar da timidez e de não querer ser considerada heroína, Mildred foi entrevistada pouco antes de morrer, em 2008.
Kısa süre içinde ikisinin bir dizi kontrollü simülasyonda birbirleriyle etkileşime girmelerine izin vereceğim. Makine'nin kodu Samaritan'ın zayıf yönlerini bulmaya çalışacak.
Brevemente vou permitir que as duas entidades se envolvam numa série de simulações controladas com o código da máquina a sondar o código do Samaritano para procurar fraquezas.
Kısa süre içinde senden bir şeyler isteyebilirim.
Agora, já tenho o seu número. Posso precisar algo de si brevemente.
- Onu uzun süre saklamak diye bir şey yok.
Não há como esconder-nos dele, não por muito tempo.
Kısa süre içinde başka bir yapay zekanın ortaya çıkacağını biliyorsun.
Sabe que vai surgir logo outra ASI.
Anladık ki, uzun süre her şey sandığımız şey sadece daha büyük bir bütünün küçük bir kısmı, daha geniş bir evrenin küçük bir parçasıymış.
Descobrimos que, o que julgávamos ser tudo, é apenas uma pequena parte de um todo mais grandioso, apenas uma parte de um cosmos muito maior.
bir süre sonra 89
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
bir şey değil 1063
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir saat sonra 47
bir şey oldu 106
bir saniye 1866
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir saat sonra 47
bir şey oldu 106
bir saniye 1866
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69