English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bu mükemmel

Bu mükemmel tradutor Português

3,175 parallel translation
Bu mükemmel. Çünkü sana büyük bir hediyem var.
Isso é maravilhoso, porque tenho, um grande presente para ti.
Ah bu mükemmel.
Isso é maravilhoso.
Anne, bu mükemmel.
Mãe, é divino.
Sean bence bu mükemmel. Çok sorumluca bir davranış. Ve tabii çok da akıllıca.
Acho que isso é maravilhoso responsável e incrivelmente são.
Bu mükemmel bir fikir.
É uma excelente ideia.
Bu mükemmel bir fikir.
- É uma grande ideia.
Bu mükemmel!
Isto é perfeito!
Bence bu mükemmel bir fikir.
Acho que é boa ideia.
Bu mükemmel yemek hakkında oldukça heyecanlıyım.
Sabes, estou muito entusiasmado com este jantar.
Bu mükemmel bir fikir değil miydi?
- Não foi uma grande ideia?
Kötü sonuçlar kötüdür. Bu yüzden ben henüz hiç kötü bir sonuç elde etmedim. Ki bu mükemmel sicili bu haftaki ortopedi rotasyonumda da devam ettirmeyi planlıyorum.
Os maus resultados são maus, e até agora tenho zero, um registo perfeito que quero manter esta semana na Ortopedia.
İşte bu mükemmel bir rahim.
- É um belo útero.
Bu mükemmel gün için teşekkür ederim.
Obrigada pelo dia perfeito.
Bu mükemmel.
Está perfeita.
Bence bu mükemmel.
- Gosto da tua maneira de pensar. - Gosto de tudo em ti.
Bu sizin markanız açısından sıra dışı gazetecilik için mükemmel.
É perfeito para o seu jornalismo de ponta.
Bu dönem mükemmel geçti.
- Claro que vi. Grande trimestre!
Bu Kayla, mükemmel bir soru.
Essa, Kayla, é uma excelente pergunta.
Senin bu küçük tuzağına düşüp, kendini adamış, mükemmel profesyonel olduğuna inanmayacak kadar deneyimliyim.
Tenho muita experiência para cair nesse teu pequeno jogo, e acreditar que és talentosa, dedicada e perfeita profissionalmente.
- Bu bir fotoğraf için... -... mükemmel bir fırsat.
Uma oportunidade perfeita para uma foto!
Bizim için planladığı mükemmel akşam için en azından bu şekilde teşekkür edeyim dedim.
É o mínimo que posso fazer para agradecer a noite certamente perfeita que ela planeou para nós.
Gelecekte bir gün Almanya olacak olan bu göl 47 milyon yıl önce, onları gözlemek için mükemmel bir yer.
Este lago há 47 milhões de anos, no que um dia será a Alemanha, deve ser o local perfeito para os observar.
Bu diyor ki Perkins yalnız başına hareket etti. O mükemmel bir günah keçisi.
- Diz que o Perkins agiu sozinho.
Ama aynı zamanda aptal bir güneyli erkeği. Mükemmel kadını bulma dürtüsüyle hareket ediyor ki bu yüzden de beni fark etmediğini düşünüyorum.
Mas é um sulista estúpido com noção antiquada das mulheres, o que parece ser o motivo de ele não me notar.
Bu Prens Prens III. Mükemmel.
Esse é o Príncipe Per... feição, o Terceiro.
evet bu benim için mükemmel bir gece değildi tamam mı?
Para mim também não foi uma noite perfeita, certo?
bir sürü insan beni görmek için bilet aldı ama... ama biliyor musun beni sadece basınç seviyesi ekler. sadece bu parça mükemmel çalışmalı.
Um bando de gente comprou ingressos para o evento para me ver, mas tu sabes, isso só coloca mais pressão em mim, eu estou acordado a noite toda a tentar deixar esta música perfeita.
Bu sana bencilce gelirse eğer, şey... Hiçbir zaman mükemmel olduğumu söylemedim...
E se isso te parece egoísta, então, bem, eu nunca disse que era perfeita, por isso...
Bu da mükemmel bir his, anasını satayım!
Fantástico! - Força, Cath!
Bu da soğuk hava depolu nakliye demek, araçları ülke dışına götürmek için mükemmel bir yol.
Isso significa transporte refrigerado, o modo perfeito para levar carros com computadores para fora do país.
Beni dinleyin, mükemmel dişler,... bu benim için kâbus demek.
Ouve, Dentes Perfeitos, é um pesadelo para mim.
St. Germain'de olmasini açikliyor bu. Mükemmel.
Não pode desistir dela.
Bunu mükemmel kılan da bu zaten.
- Detesta.
Basınç sensörleri taşıdıkları düşünülür. Bu sensörler, timsahlardaki gibi avı belirlerler ve suda avlanmaya mükemmel bir şekilde uyum sağlarlar.
Pensa-se que continham sensores de pressão, sensores esses que, como aos crocodilos, os permitem encontrar a presa, tornando-o perfeitamente adaptado a caçar na água.
Bu, etkili bir öldürme metotudur ve bu çevreye mükemmel bir şekilde uygundur.
É um modo eficiente de matar e perfeitamente adequado para este ambiente.
Bu kız mükemmel.
Essa rapariga é perfeita.
Tarzin da zaten mükemmel ki ben de bu yüzden fiyatinin iki katini verdim. Dayali döseli alabilmek için.
E o seu gosto é impecável foi por isso que paguei o dobro do pedido... para ficar com ela mobilada.
Vertebral kolon cascavlak açıktı. Omuriliğin o mükemmel görüntüsü... Çok güzeldir bu.
A coluna vertebral estava exposta, via-se a medula na perfeição, lindo.
Sevgilisini özlediği için yalnız ve savunmasız bir hâldeydi o sırada ben de çekici ve destekleyiciydim, ayrıca kabul edelim bu elbiseyle Madonna ile fahişenin mükemmel karışımı oldum.
Ele estava sozinho e vulnerável, por sentir falta da namorada, enquanto que eu fui charmosa, aconchegante e, vamos ser francas, tinha este vestido, a combinação perfeita de Madonna com prostituta.
Ama bu bir yavru ve Epidexipteryx, mükemmel boyutta bir çerez.
Mas este é um juvenil, e este Epidexipteryx é perfeito para um lanche.
Bu ve çıkıntılı ön dişleriyle, Epidexipteryx ağaçlardaki böcekleri avlamak için mükemmel aletlere sahiptir.
Com este e os seus dentes frontais projectados, o Epidexipteryx tem as ferramentas perfeitas para caçar insectos entre as árvores.
Bir metreden az boyuyla bu dinozor, ağaçlarda yaşamaya mükemmel bir şekilde uygundu.
Com menos de um metro de comprimento, Este era um dinossauro perfeitamente à vontade para uma vida nas árvores.
İşte bizim mükemmel konuşup da senin içine etmen bu yüzden.
Porque é que nós falamos bem mas tú fodes tudo?
Eğer her şey mükemmel olmazsa,... bu utançla nasıl yaşayacaklar?
Se não for tudo perfeito, como viverão com a vergonha?
Mükemmel olması gerekiyor, hepsi bu.
Só tem de ser perfeito.
Bu ısırık izi Allosaurus'un çenesine mükemmel şekilde uymaktadır.
Uma marca que encaixa perfeitamente numa mandíbula de um Alossauro.
Bu gerçek terapist mükemmel kız arkadaşının mükemmel arkadaşlarını analiz ederek onu üzme riskine girmeyecek.
- Não. Este terapeuta real não quer aborrecer a sua namorada ao analisar os amigos maravilhosos dela.
Bu gerçek terapist mükemmel kız arkadaşının mükemmel arkadaşlarını analiz ederek onu üzme riskine girmeyecek.
Este terapeuta real não quer aborrecer a sua namorada ao analisar os amigos maravilhosos dela.
Hapishanedeki iki yılımı bu planı mükemmel hale getirmekle geçirdim.
Passei dois anos na prisão a aperfeiçoá-lo.
- Bana öyle geliyor ki bu, kendi sahte ölümünü ayarlaman için mükemmel bir yol.
- Parece-me um boa maneira de forjar a própria morte.
İşte bu yüzden mükemmel.
Por isso é perfeito.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]