Buna rağmen tradutor Português
1,686 parallel translation
Buna rağmen Kara Tepeler'in Yüce Ruh tarafından size miras olarak bırakılan özel bir bölge olduğunu iddia ediyorsunuz.
No entanto, afirmam que as Montanhas Negras são um terreno privado que vos foi oferecido pelo Grande Espírito.
Buna rağmen, kesin bir metalürjik eşleşme sağlandı.
Embora, fossem, metalurgicamente idênticas.
Buna rağmen bir konuda aynı kanıda olduğumuza eminim.
Em uma pergunta, de qualquer modo, estou seguro de que concordamos.
Buna rağmen bazen bir şey öğreten ben miyim diye merak ederdim.
Embora, às vezes, pensasse se não era ele que me ensinava a mim.
- Yine de, fakat buna rağmen dolaylı olarak...
Mesmo assim, no entanto, indiretamente...
Hayli güzeldi, buna rağmen, huh?
Jim. Isso é muito legal, não é?
Buna rağmen 24 saat içinde geri geleceksiniz ve birkaç tane daha test yapacağız, sadece emin olmak için.
Embora vocês devam voltar nas próximas 24 horas. Vamos executar alguns testes só para ter certeza.
Buna rağmen, bu adam Hindenburg'ten bile daha havada.
Além disso, este tipo é mais conversa do que outra coisa.
Ama buna rağmen, Bazen işe yaramıyor.
E mesmo assim, de vez em quando ele não funciona.
Buna rağmen Birleşik Devletler... pek çok ülkenin güç yoluyla itaat etmesini istedi ve buna diplomasi dedi.
Enquanto os Estados Unidos... demandou a complacência de tantos paises através da força chamou isso de democracia.
Hiçbir zaman annemin yanında olmadın, buna rağmen saklanacak bir yere ihtiyacın olduğunda ya da... en son dolandırıcılıklarından birini planlamaya yardım etmemizi istediğinde, hep bizim senin yanında olmamızı bekledin.
Você nunca esteve lá pela minha mãe... mas você sempre esperava que estivéssemos lá por você, sempre... quando precisava de um lugar para se esconder ou dinheiro para ajudar a consertar suas últimas trapaças.
Buna rağmen, bir kaç güvenlik görevlisi, Green Arrow'un adamlarından birinin sesinin, dikkat çekecek derecede Clark Kent'in sesine benzetmişler.
No entanto, vários guardas descrevem um dos homens do Arqueiro Verde como alguém espantosamente parecido com o Clark Kent.
Buna rağmen, senin o kadar zamana ihtiyacın yok.
Não vai precisar assim de tanto tempo, pois não?
Buna rağmen, saldırıyı durdurmak için çok geçerli bir sebebiniz var, diyorum.
E continuo a dizer, que há motivos suficientes para cancelar o ataque.
Ama sen buna rağmen bunu devam ettirmeye çalışıyorsun.
Mas, em vez disso, estás aqui a tentar que ela se mantenha a funcionar.
Buna rağmen, tutuklulardan biri L. A.'de bir nükleer bomba patlattı.
No entanto, um desses "detidos" detonou uma bomba nuclear em Los Angeles.
Buna rağmen, oyun bayağı kötüydü.
Apesar da peça ter sido mesmo má.
Buna rağmen, inanç dinin temelidir. Doğru.
Apesar de tudo, a fé... é a fundação de uma religião.
Çivi kadar sert, buna rağmen hassas bir mücevheratçı Sadie mi? ... yoksa büyükbabamın gayri meşru Çocuğu, kitap kurdu Lindsay mi?
Sadie, o joalheiro duro-de-roer-embora-comevedor, ou a Lindsay, a filha ilegítima do meu avô.
Buna rağmen içmekten vazgeçemediğim bir içki.
Entretanto, é alguma coisa que fica consigo.
Herkes onunla dalga geçmiş, buna rağmen o cesurca göğüs germiş.
Gozaram todos com ele, mas a sua coragem ninguém arrancara.
Buna rağmen aralarından dünyayı şaşırtan başarılara imza atanlar çıkar.
E ainda assim eles venceram e o mundo ficou maravilhado.
Buna rağmen aralarından dünyayı şaşırtan başarılara imza atanlar çıkar.
E ainda assim foram vencedores... e o mundo ficou maravilhado.
Buna rağmen, s... tüğün tekiydi. S... tüğün tekiydi.
Ela era uma vaca.
Buna rağmen günahkar olduğumu düşünmüyorum çünkü günahkarlar bağırarak dua ederler, kefaret isterler,... ve cennete benden daha yakın olduklarını düşünürler.
Ainda assim, eu penso, não sou um homem mau, apesar de que os homens maus oram mais alto, buscando penitência para eles mesmos, e acreditando que estão mais próximos do Céu do que eu estou.
Buna rağmen diplomatik görüşmelerim başarılı oldu.
Ainda que considere que esta diplomacia seja, de certa forma, bem sucedida.
Daha önce hiç sevişmemiştik ama buna rağmen hemen bitirelim diyorsun, öyle mi?
Nunca temos sexo e tu queres despachar?
Buna rağmen seni karının dırdırından belki de kurtaramadım, ha?
Não te devem ter salvado de um brutal raspanete, pois não?
Buna rağmen, her hafta yapıyorum.
Mesmo assim, faço-o quase todas as semanas.
Notların en fazla orta. Buna rağmen yinede okula veya geleceğinle ilgili bir sorumluluk almıyorsun.
As suas notas são medianas, na melhor das hipóteses, como se não se preocupasse com a escola ou com o seu futuro.
Buna rağmen gizli servis her şeyi halletti.
Mas acho que o Serviço Secreto tem tudo sob controlo.
Adamım bu yer bir sürü ateşli hatunla dolu ve buna rağmen oturup taşaklarımızı kıstırıyoruz.
Meu, isto está cheio de gajas boas e nós aqui sentados como se as nossas "bolas" estivessem coladas.
Evet, 18'imde buraya tekrar taşındım. Buna rağmen yine de büyükannemin bir gözü üstümde olmuştu.
Sim, voltei para aqui quando fiz 18 anos, apesar da Avó preferir que eu tivesse continuado lá.
Los Angeles'ta yaptıkları son işte her şey birbirine girdi ve Los Angeles Polisi helikopterlerle kıçlarının dibindeydi ve buna rağmen kaçmayı başardılar.
No último trabalho que fizeram em Los Angeles tudo saiu mau e a polícia... do L.A os estavam a caçar pelos calcanhares com helicópteros, e mesmo assim escaparam.
Arkadaşında kalp yetmezliği var ve buna rağmen kokain çekmiş.
Your Friend você sente um tiro de cocaína e é cardiopath.
Buna rağmen oynayacak :
Ele vai jogar de qualquer forma.
Ama buna rağmen sizden ayrılmanızı rica edeceğim.
No entanto, posso vir a pedir-lhe um favor em troca.
Fakat, buna rağmen tek bir model var.
Mas só um desenho para todos.
Buna rağmen...
No entanto...
Buna rağmen gerçekten de Alanis Morissette'ye benziyor.
Ela realmente parece a Allanis.
Biraz ama buna rağmen ağlamadım.
Um pouco, mas não vou chorar.
Buna rağmen bizi görmekten mutlu olmayacağına bahse girerim.
Acho que ele não ficará feliz em ver-nos.
Bu terapiye giden sadece sen olmana rağmen hala buna çiftler terapisi diyorsun.
E ainda lhe chamas terapia de casais, apesar de lá ires sozinha.
Buna rağmen, onunla evlenmem için beni köşeye sıkıştırdın.
E ainda assim obrigou-me a casar com ele.
Buna rağmen gözlerim görebildi ben -
"pelos meus olhos..." PAI!
Ama 30 yaşlarında normal bir erkek gibi gelmesine rağmen buna hazır olup olmadığımı veya bir gün olabilecek miyim bilmiyorum.
Mas correndo o risco de parecer um heterossexual de 30 anos, não sei se estou preparado para isso, ou se alguma vez estarei.
Ama ben... Buna degerdi, çünkü beni gerçekten anladiginizi düsündüm, ama tüm saygima ragmen efendim, beni kariniza dönmek için kullaniyorsunuz.
Mas eu... valeu a pena porque pensei que... que tinha reparado em mim, mas...
Her seferinde bu hayallerimi boşa çıkarmana rağmen yine de seni seviyorum buna izin verebilsen de veremesen de.
E falhaste em todas as ocasiões, em seres essa fantasia, mas amo-te na mesma, independentemente de seres ou não capaz de me deixar.
Ailene karşı daima adil davrandım ki herkes senin kaçakçı olduğunu bilmesine rağmen buna göz yumdum babana sorabilirsin.
Sempre fui justo com sua família... Todos sabiam que contrabandeavam. Eu olhava para o outro lado.
Ama buna rağmen ona tokat attım.
E, ainda assim, bati-lhe.
Verilecek cezanın böyle bir sonuç doğuracağını bilmeme rağmen buna göz mü yummalıyım, bunu mu yapmalıyım?
Eu sei que o castigo pode ter essa consequência, mas fecho os olhos, e não quero saber, é isso?
buna bayıldım 84
buna sevindim 125
buna inanamıyorum 1067
buna bak 71
buna ihtiyacım var 46
buna gerek yok 406
buna ne dersin 495
buna değer 39
buna dayanamam 103
buna ne demeli 38
buna sevindim 125
buna inanamıyorum 1067
buna bak 71
buna ihtiyacım var 46
buna gerek yok 406
buna ne dersin 495
buna değer 39
buna dayanamam 103
buna ne demeli 38