Böyle bir şey tradutor Português
14,562 parallel translation
Bazen acımış olmak için acıyormuş gibi geliyor. Yani böyle bir şey mümkün mi bilemem.
A dor às vezes parece duplicar-se, se é que é possível.
Daha önce böyle bir şey olmamıştı.
Nunca mais foi agendada.
Böyle bir şey duysan da işi alacağının garantisi yoktur.
Ouve-se esse tipo de coisa e está-se muito longe de arranjar um trabalho.
Daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştı.
Ele nunca tinha feito nada assim.
Böyle bir şey olduğunda, başa çıkabilmen için zihnin bir şeyler uydurur.
Quando algo assim acontece, imaginamos coisas para lidar com isso.
Bay Clarke hiç böyle bir şey görmediğini söylüyor.
O Sr. Clarke diz que nunca viu nada assim.
Niye böyle bir şey sordun ki şimdi?
Porque perguntas uma coisa dessas?
Bir korkağın böyle bir şey yapabileceğini mi sanıyorsun?
Achas que uma cobarde consegue isso?
Niye böyle bir şey yapayım ki?
E porque faria isso?
Daha önce hiç kimse benim için böyle bir şey yapmamıştı.
Ninguém nunca fez algo assim por mim.
İşte başımızı böyle bir şey belaya sokar.
Isto é exatamente o tipo de coisa que nos vai meter em problemas.
Benim gibi birine böyle bir şey olacağını düşünmezdim.
Eu só nunca pensei que isto podia acontecer a alguém como eu.
Böyle bir şey yaparsak Notorious Three'yi yenme şansımız olabilir.
Com umas merdas assim, podemos ter uma hipótese contra os Notorious Three.
- Evet, böyle bir şey.
- Sim, é mais ou menos isso.
Böyle bir şey düşünmedin. Çünkü biz yabancıyız.
Não pensaste isso no aeroporto, porque não me conheces.
Hiç böyle bir şey söylememiştim çünkü her sporcuya saygı duyuyorum. En küçüğünden Rodgers'a kadar.
Respeito todos os atletas, em especial o pequeno, até o Rodgers.
Herkes Bolt'un koştuğunu görmek istedi ama böyle bir şey, olamaz.
Todos queriam ver o Bolt. Isso é algo que não acontece simplesmente.
- Neden böyle bir şey yaptın?
- Por que farias uma coisa dessas?
- Hiç böyle bir şey istemedim.
- Nunca pedi isso.
Niye böyle bir şey çiziyorsun?
Por que desenharias uma coisa destas?
Başıma böyle bir şey gelmesin diye plan yaparım zaten!
Gosto de planear para não ter de passar por isto!
- Böyle bir şey olamaz.
Isso não existe.
Neden böyle bir şey söyledin ki?
Porque dizes isso?
- Benden nasıl böyle bir şey... - Mike, biliyor musun?
Como esperas que eu...?
- Neden böyle bir şey yaptılar?
Porque é que eles fariam isso?
Daha önce hiç böyle bir şey görmedim.
Nunca vi nada assim.
Hayır, tanıdığımız kimse böyle bir şey yapamaz.
Não! Não! Ninguém que conhecemos faria algo desse tipo.
Ama kim böyle bir şey yapabilir?
Mas quem faria algo assim?
Gördün mü, böyle bir şey söylediğinde, ve kestane fişekleri patlar.
Viste, dizes essas coisas, e o fogos de artifício estouram.
Bir yere uçmak, gemiye binmek gibi özel bir şey, böyle bir şey mi?
Voar para algum lugar, navegar, - algo assim?
Böyle bir şey nasıl olur? Çatıda sniper vardı.
- Como é que isso pode ter acontecido?
Böyle bir şey.
Algo assim.
Daha önce böyle bir şey demedin.
Nunca disseste nada.
Peki böyle bir şey olmuşsa?
E se eles deram?
- Tamam ama neden böyle bir şey yaptınız?
- Está isolado. - Mas porque fazê-lo?
Neden böyle bir şey yapayım?
E porque é que eu iria fazer isso?
Böyle bir şey galibiyetin elinden alınmasına sebep olur.
Iria custar-lhe a vitória.
Senin iznin olmadan böyle bir şey yapmam.
Não faria. Não sem a tua permissão.
Böyle bir şey nasıl mümkün olabiliyor?
Como é que isto é possível?
Böyle bir şey mümkün değil.
Nem é uma hipótese, no inferno.
Böyle bir şey asla gerçekleşmeyecek.
Isso nunca vai acontecer.
Böyle bir şey yapacağımı tahmin etmiş olman lazım.
Devias saber que iria fazer algo assim.
- Ne? Böyle bir şey nasıl olur?
Como é que isso pode ter acontecido?
Buna inansaydım böyle bir şey yapmazdım.
Se acreditasse nisso, não o teria feito.
Bir şey söylememeye karar vermiştim ama, seni böyle karşımda oturmuş sırıtırken görünce sen kaşındın.
Tinha decidido não dizer nada mas olhando para ti agora, aí sentada, a rires-te na minha cara... Que se lixe! Denunciaste-me.
Unutmak böyle bir şey işte!
É assim que funciona o esquecimento.
Artık beni birkaç şey şaşırtsa da Bay Lowe böyle bir ihmalkârlık karşısında ağzım açık kaldı.
Poucas coisas já me surpreendem, Sr. Lowe, mas este nível de negligência é de cortar a respiração.
- Tamam bak. - Böyle... - Söylemek istediğimiz bir dolu şey var.
Há muita coisa que queremos dizer sobre ele.
Anaokulunda bir şey isterken böyle yaparsın.
- Era o que dizias no recreio da escola para exigires um favor.
- Böyle bitecek diye bir şey yok.
- Isto não tem de acabar.
Para ödendiğini gösterecek bir şey göremiyorum. Ve böyle bir şirketin müşterisi olacak seviyede de değil.
Não vejo nada que sugira que ele foi pago, e claramente, ele não é um cliente dessa empresa.
böyle bir şey yok 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
böyle bir durumda 32
böyle bir yerde 16
böyle bir zamanda 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
böyle bir durumda 32
böyle bir yerde 16
böyle bir zamanda 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26