Derin tradutor Português
9,210 parallel translation
Aramızda daha derin, yeni bir bağ olduğunu hisediyorum.
- Sinto que agora eu e tu estamos ligados de uma forma mais profunda.
Ne kadar derin bir aşağılama.
Que grande insulto!
O cebi derin büyük bir bağışçı.
Ele é um doador com muito dinheiro.
Ve bunu baş aşağı popomun en derin yerinden söylüyorum bunu.
E digo isto do fundo do meu rabo de ponta cabeça.
Bu arada ise, bir okul öğretmeninin beyninin yenmesini ve derin uzayda oksijensiz kalmasını engelledim.
Além disso, também salvei uma professora de lhe devorarem o cérebro e ser asfixiada no espaço profundo.
Derin derin ne düşündüğünü anlatacak mısın?
- Vais dizer-me em que matutas?
Bana göre değil ama devlet derin bir sorgulama istiyor.
Bem, para mim não. Mas, o Estado exige um inquérito rigoroso.
Yaralar çok derin.
As facadas são profundas.
Bazı yaralar 10 santimden daha derin.
Algumas com mais de dez centímetros.
Derin bir nefes alın.
Respire fundo.
Derin bir nefes al Kirsten.
Apenas respira fundo, Kirsten.
Marta'nın cesedini laboratuvara sürükleyip onu Cameron'dan birkaç adım uzakta, ceset kutusuna batırmak onu da içerebilecek en derin anılarını irdelemek mi istiyorsun?
Queres arrastar o corpo da Marta para o laboratório, entrar na cassete da mente dela a poucos metros do Cameron? Expor as suas memórias mais íntimas, que podem inclui-lo?
Öyle karanlık ve derin bir deliğe atılacaksınız ki o kıymetli Samaritan'ınız bile nerede olduğunuzu bulamayacak.
Vai ser atirado num buraco tão escuro e profundo, que até o seu precioso Samaritano, não o pode ver lá dentro.
Tek bir derin nefesten sonra.
Depois de apenas uma respiração.
Belki bir derin nefes daha almalıyız.
Talvez devêssemos respirar fundo de novo.
# Bütün çocuklar derin uykuda #
As crianças estão a dormir
Derin nefes al, nefes ver, tamamdır.
Concentra-te, homem.
Hipotezleri, derin transkraniyal manyetik uyarımın beyin hasarlarının iyileşmesini hızlandırabileceği.
A hipótese deles é que estimulação magnética profunda transcraniana pode acelerar a recuperação de lesões cerebrais.
Sorun değil. Derin nefes alıp rahatlamaya çalışın.
Apenas respire fundo e tente relaxar.
Pekâlâ, işte. Evet. Derin bir nefes al.
Certo, respire fundo.
O kadar derin değil.
Não é muito profundo.
Derin uykuda mıydın?
E não ouviste nada?
En derin ve güçlü dileklerini yaz, tamam mı?
Escreve o teu maior desejo, está bem?
Derin web üzerinden terörü finanse etmek için oldukça etkileyici bilgisayar becerilerine sahip olmaları gerekir, yoksa karanlık net mi?
Deves ser bastante bom em informática para financiar o terrorismo pela web profunda ou é a obscura?
Derin sulara ulaşana kadar altında kalalım.
Podemos permanecer debaixo deles até chegarmos a águas mais profundas.
Derin sulara giriyoruz, dalacaklar!
Estamos a chegar a águas mais profundas! Ele vai imergir!
Derin sulara gittiğimizi biliyorlar.
Eles têm que saber que vamos para as profundezas.
Derin sulara 500 metre!
A 500 metros da plataforma!
Derin sulardayız efendim!
Estamos no local, senhor!
Ben derelerin ırmağa dönüşmesini izledim, derin vadilerin safi toprağa dönüşmesini.
Eu, que vi riachos transformarem-se em rios, desfiladeiros transformarem-se em pó.
O sıralarda derin uykuda olduğuna eminim.
Devia estar a dormir a essa hora.
Derin derin nefes al, ver.
Respira, respira fundo.
Şimdi daha derin olan kısma gelelim.
Que é a parte de muito mais.
Aflatoxin B-Bir derin sulardaki çeltik tarlalarında bulunuyor. Mekong Deltasında büyüyorlar.
O aflatoxina B1 é comummente encontrado em águas profundas de arrozais, e crescem no delta do Mekong.
Karanlık veya derin internet olayı bence çok korkutucu bir şey.
Ouves falar da DarkWeb e pensas que seria mais assustadora.
Derin internet kötü bir şey değil Jimmy.
A DarkWeb não é um lugar mau.
Baktığın şeyin derin internetle ilgisi yok.
E esta nem sequer é a DarkWeb.
Derin bir kesik bu.
Isto é um corte profundo.
Derin nefes al. - İyi gelecek. - Tamam.
Respira fundo algumas vezes e ficas bem.
Tamam, şimdi derin bir nefes al.
Certo, agora respira fundo.
Bir nüfuz nehri derin derin akıyor yoksa Yargıç Denner'a size karşı ne kadar kolay birinci dereceden cinayet davası açtırdığımızı unuttunuz mu, Ajan Keen?
Esqueceu-se de como foi fácil fazer com que o Juiz Denner retirasse a acusação de homicídio, agente Keen? Olhem em redor.
Çok derin bir nefes almanı istiyorum.
Quero que você respire profundamente.
Aslına bakarsan yaptığın her şey için sana en derin şükranlarımı sunuyorum.
De facto, tenho a mais profunda gratidão por tudo o que fizeste.
- "Derin çok görünmesin," demiştin.
Disseste para não mostrar demasiada pele.
Kendini kızgın hissettiğinde derin derin nefes alıp öfkeni yutuyorsun.
Se sentes-te com raiva... Então respira fundo e engole a tua raiva...
Her nedense karma beni esirgemeyi uygun gördü. Ama derin yaralar bırakmadan değil.
Por qualquer razão, o karma achou que era justo poupar-me... mas não sem deixar ferimentos demasiados profundos.
Derin bir nefes al.
Respire fundo.
Derin bir nefes al ve odaklan.
Respira fundo e empurra para cima.
- Derin sulara 1,5 mil kaldı efendim.
- A 2 km do fosso, senhor.
Derin nefes alın.
Respire fundo.
Derin bir nefes alın. Chili, hemen buraya gel.
- Chili, vem aqui agora.
derinden 18
derine 26
derinlik 26
derin bir nefes al 74
derin nefes 16
derin nefes al 140
derin uzay dokuz 20
derin nefes alın 33
derine 26
derinlik 26
derin bir nefes al 74
derin nefes 16
derin nefes al 140
derin uzay dokuz 20
derin nefes alın 33