Dia tradutor Português
169,944 parallel translation
- Yâni bir gün.
- Um dia.
Cassandra, sen çok güzelsin. Bir gün aşkını bulacaksın ama bu kişi ben olamam.
Cassandra, és linda, e encontrarás o teu amor um dia, mas não pode ser eu.
Bu vampirler gün ışığında istedikleri yere gidebilsin diye bir formül bulmaya çalışıyorlar.
Estão a tentar criar uma fórmula para estes vampiros puderem andar de dia onde quiserem.
Bu bir göktaşı parçası. Gün içinde dolaşmanızı sağlıyor.
É um pedaço de um meteoro, é o que permite andarem de dia.
Bak, biri mozanitin sırrını çözüp gün ışığında, bu merkezin dışında da yürümenizi sağlamaya çalışıyor. Henüz fark etmedikleri şey şu.
Alguém está a tentar usar o moissanite para que possam andar fora do retiro de dia.
Eğer fikrini değiştirirsen biraz daha ölümsüzlük istediğine karar verirsen beni burada bulabilirsin.
Se um dia mudares de ideias e decidires que queres um pouco de imortalidade, aqui é onde eu vou estar.
Bugün çok heyecanlı bir gün olacak.
Hoje vai ser um dia muito emocionante.
Günün birinde uçmak istemez misin?
Não gostavas de poder voar, um dia?
Pimlico'daki sıcak bir gün daha.
É mais um dia quente em Pimlico.
Her biriniz biliyordunuz, sen eminsin, Doğduğun gün hayatımız zor.
Todos nós sabíamos, estávamos certos, desde o dia em que nascemos, que a nossa vida é difícil.
Herkes yüzünde bir gülücükle "Selam, nasılsın?" der.
Todos têm um sorriso e dizem : "Bom dia, como estás?"
Yabancı olsun olmasın herkese "Merhaba" denir.
Quer sejas um desconhecido ou não, dizes bom dia a todos.
Selam, Stewy.
Bom dia, Stewy.
Kişiden kişiye aktarılan bir şey, çünkü insan hepsini bir anda öğrenemez.
É algo que se passa de um para o outro porque não se aprende do dia para a noite.
Gün geçmiyor ki günün menüsünü sunmanın kaç hayvana mal olduğunu düşünmeyeyim.
Não passa um dia em que não pense no número de animais que usámos para servir o menu do dia.
Bugünkü gibi tenha bir günde bile 48 döş pişiriyoruz.
Só hoje, um dia mais calmo, estamos a preparar 48 peitos.
Gündüz kolay bir iş.
À luz do dia, é fácil trabalhar.
Bütün gece çalışmış olabilirsiniz, ama önemli olan yeni bir günün şafağıdır.
Pode-se ter trabalhado a noite inteira, mas o que interessa é quando um novo dia desponta.
O gece yapılmış olan teklif hala geçerli. Gelip benimle çalışabilirsin.
Um dia, ela repara num grande interesse por Sandicot, que é, no mínimo, curioso.
Pekala erken saatte bir görüşmem var. - Duşa önce ben girsem olur mu? - Elbette.
Ia trabalhar de fato e vesti 3 fatos por baixo do meu no meu último dia.
Güne böyle başlamayı severim.
Gosto de começar assim o dia.
Gündüzleri üniversite eğitimli profesyoneller geceleri göstericiler.
Profissionais licenciadas de dia, animadoras à noite.
Bu adama sıkı tutun çünkü bir gün gidecek Chuck. Sonra nihayet kendi başına bir şey yapmak zorunda kalacaksın.
Aproveita bem, Chuck, um dia destes ele já não estará cá e vais finalmente ter de fazer algo sozinho.
Bir gün beni öylesine kovdu.
Então um dia, pôs-me a andar.
Doğum günümde durup dururken bana miras nasihati veresin mi geldi?
E vem falar-me de legado no dia dos meus anos?
Ama şanslı günündesin çünkü kalıcı bir vakıf kurmak istiyorum ve müdürü sen olacaksın.
Mas hoje é o seu dia de sorte, porque eu quero fazer uma fundação permanente com você como gestor.
Her gün herkesten fazla anlaşma gördüğümü biliyorsun.
Sabes que vejo muitos negócios por dia.
İş yapmak için güzel bir gün, desene.
Um bom dia para negociar.
Kötü bir gün geçiriyorum Larry.
Não é um bom dia.
Bütün gün burada olacağım. Güven bana.
Vou estar aqui o dia todo.
- Öğlen vakti orada buluşacağız, değil mı?
- Meio-dia lá, certo? - Sim.
Direkt benimle irtibat kururlarsa ilişkilerinin paradan öte olduğunu biliyorum.
Se algum dia me contactarem... Sei que não são meras transações...
Daha ilk randevudan sonra evlilik hakkında konuşmaya başladın.
Um dia e já falavas em casamento.
Belki bir zamanlar şirkette herkesin psikolojik yapısını anlıyordun ve istediğin sonucu almak için hangi görevi kime vermen gerektiğini biliyordun.
Talvez um dia tenha percebido o lado psicológico de todos, quando sabia a quem dar a tarefa para obter o resultado.
- Gününün geri kalanı nasıldı?
Como foi o resto do teu dia?
Bobby'nin gündüz buluşmak istemesinin kötü bir işaret olduğunu biliyorsun değil mi?
O facto do Bobby te levar num encontro de dia é um mau sinal, certo?
Ezik ya da şişman olduğuma ya da çocuklar ne derse işte inanmanı istemiyorum. Normal biri gibi akşam buluşabiliriz.
Não penses que sou solta ou rápida ou lá como dizem hoje em dia, mas estou disponível para um encontro à noite, como uma pessoa normal.
Sevgililer Gününde seni ucuz bir kafeye götüreceğim.
No dia de São Valentin, levo-te ao café Super Target.
Gömdüğünde, şöyle söylemişti "Tanrı, O'na iyilikle çağrıda bulunanları dinler."
Nesse dia ele disse : "Deus ouve aqueles que se referem a Ele respeitosamente".
Sisin üçüncü gününde uyuyamadı.
No terceiro dia após a chegada do nevoeiro, ela não conseguia dormir.
Bir günlük yemeğimiz kaldı ve her şeye inanmaya hazır konumdalar.
Só nos resta comida para mais um dia e eles estão prontos para acreditar em qualquer coisa.
Yani sabah uyandığımda yapacak hiçbir işim olmayabilir ama günün sonunda bir Van Halen videosunda olabilirim.
Posso acordar de manhã sem rigorosamente nada para fazer e aparecer num vídeo dos Van Halen ao fim do dia.
Geçen gün sana dersini veren acayip seksi kız.
A loura boazona que te deu uma coça no outro dia.
O yüzden ertesi gün onu terk ettim.
No dia seguinte, saí de casa.
Günün ortasında lanet Pasadena'ya gittim.
Fui a Pasadena a meio do dia.
Şükran Günü, Noel ve Ocak ayının yarısı gelip geçti ama hükümetin üç organı da hâlâ kriz durumunda.
Então, o Dia de Ação de Graças, o Natal e metade de janeiro já passaram e os três ramos do governo estão em crise.
Günaydın Augustus.
Bom dia, Augustus.
Bugün Senato'yu bana oy vermeye ikna edeceğim.
Vou passar o dia a convencer o Senado a votar em mim.
Koca bir gün ve gecenin ardından... uyanmış.
E ao fim de um dia e uma noite inteiros ele acordou.
Bugün şanslı günüm olmalı.
MAO, JULES-PIERRE NOVA MENSAGEM Este deve ser o meu dia de sorte.
Başka bir zaman.
Noutro dia.