English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ D ] / Diye düşündüm

Diye düşündüm tradutor Português

8,010 parallel translation
Diğerleri gibi nutuk çekmeye başlamazsın diye düşündüm.
Percebi que contigo o sermão ia ser mais curto.
Kendimden daha büyük bir şeye odaklanmalıyım diye düşündüm.
Senti que precisava de algo além de mim para me focar.
Ama sen, silmeden önce görmelisin diye düşündüm.
Aliás, estou a pensar em apagá-lo.
Bu kadar yıldır kim olduğunla ilgili yalan yöylemek daha zor olmalı diye düşündüm.
Só pensei que mentir sobre quem és todos estes anos teria sido mais complicado.
Bunu kabul eder misin bilmem Joe ama video çekerken komiklikleri senin kucağında yaparız diye düşündüm.
Pensei que enquanto filmávamos, podíamos guardar todas as nossas coisas no teu colo.
Bizi mutlu eder diye düşündüm.
Pensei que ias ficar feliz.
Belki de siz de çözmeyi denemek istersiniz diye düşündüm.
Talvez vocês queiram resolver um.
Samaritan Makine'nin peşinde olduğu için biz de onu bulmalıyız diye düşündüm.
Com o Samaritano a caçar a Máquina, pensei que devíamos começar a nossa própria busca por ela.
Yanımda taşıyacak fotoğrafım olmazsa işimi daha iyi yaparım diye düşündüm.
Imaginei que talvez se eu não andasse com uma fotografia, eu fazia melhor o meu trabalho,
Olup biten şeyleri düşününce bana saygı duymaz diye düşündüm.
Com tudo o que se tem passado, achei que ela não me respeitaria.
Eğer biri beni elleriyle öldürecek olsa bu ondan uzak olsun diye düşündüm hep ben bile beni özledim.
Matavas-me, se pudesses safar-te. E ninguém ia sentir a minha falta.
Bu patatesleri yememeliyiz diye düşündüm.
Sabes, decidi que não podemos comer estas batatas fritas.
Bilmek hakkıdır diye düşündüm.
Achei que ele tinha o direito de saber.
"Bunu Herbert yapıyor olamaz" diye düşündüm.
E pensei, "não há hipótese que o Herbert..."
Beraber geziye çıkabiliriz diye düşündüm. Aile olarak vakit geçirmenin yardımı olur sandım.
Achei que viajar, fazer uma coisa em família, pudesse ajudar.
Çok uzun süredir dolapta duruyorlardı. Eski bir NIS dosyasında çalışacağım için giymem uygun olur diye düşündüm.
Estava há muito tempo guardado, então pensei usá-lo
Zararı olmaz diye düşündüm.
Como é que podia magoar alguém?
Barış çubuğunu uzatmam gerek diye düşündüm.
Pensei que pudesse adoçar as coisas.
Bir şeyler yapabilirdim diye düşündüm.
Continuo a pensar que devia ter feito algo. Sabe?
Artık herkesin ortak bir düşmanı var diye düşündüm.
E pensei... sabes, que talvez agora tenhamos um inimigo em comum.
Belki artık birbirimizi öldürmekten vazgeçeriz diye düşündüm.
Talvez, apenas talvez, pararemos de nos matar uns aos outros.
Hem yas tutarak yaşayıp hem de etrafım güzel şeylerle çevrili olabilir diye düşündüm.
Decidi que se fosse para viver de luto, eu poderia muito bem estar rodeada por coisas belas.
Ama ne camı açtım ne de tek kelime ettim çünkü belki de büyümek zorunda kalmamamın bir yolu vardır diye düşündüm.
Mas não abri a janela e não disse nada, porque pensei que talvez existisse uma forma de não crescer.
Yardımcı olabilirim diye düşündüm.
Achei que precisassem de um pouco de ajuda.
Kaliteli kağıda yazmam gerekir diye düşündüm.
Acho que teria que ser num papel de classe, o que achas?
Adamın oraya geleceğine Vegas'ta kimse bahse girmezdi diye düşündüm.
E eu penso, "Vegas não iria tocar estas probabilidades este homem vai aparecer."
"Neler dönüyor böyle" diye düşündüm. Siz Robert Durst'ün eşi misiniz? Evet.
E eu a pensar : "O que é que se está a passar aqui?" Sim.
"Bu adamdan öğreneceğim bir şeyler olabilir" diye düşündüm.
E eu pensei : "Uau, talvez eu possa aprender com este homem."
"Her şey yolundaymış gibi davransam daha iyi." diye düşündüm. Karşısına çıktım :
E decidi : "Bem, é melhor eu agir como se as coisas estivessem bem", então eu disse " Oh, Bobby!
"Bir şey yapmalıyım" diye düşündüm.
E eu pensei : "Tenho de fazer alguma coisa."
Onlara bunu verirsem, beni rahat bırakırlar diye düşündüm. Onun kaybolduğunu kabul ederler falan.
Eu pensei que isto ia fazê-los deixar-me em paz, aceitar o caso da pessoa desaparecida, só isso.
"Tamam, pekala." diye düşündüm. "Ellerinde harika bir vaka var."
Penso "Sim, ok, realmente eles têm um grande caso."
Derindir diye düşündüm.
Eu achei que era fundo.
Ben de Lyman'ı duyunca aynı kibarlığı gösterebilirim diye düşündüm.
Pensei em devolver a gentileza quando soube da morte do Lyman.
Biliyorum. Belki bir şeyler çağrıştırır diye düşündüm.
Eu sei, só esperava que... isto te desse alguma ideia.
Konuşabiliriz diye düşündüm.
Quero falar contigo.
İnsanların adımı bilmesine yardımı olur diye düşündüm.
Acho que ajuda as pessoas saberem como me chamo.
- Yemekten sonra prova yaparız diye düşündüm.
Penso que depois de comermos, vamos dar uma volta.
Bu kötü ama kitap onlarda olsa felaket olurdu diye düşündüm.
" Isto é mau, mas seria ainda pior se eles tivessem o Livro.
Oraya uçup tamir etmelerine yardım edebiliriz diye düşündüm.
Pensei que poderíamos voar até lá e ajudá-lo a repará-lo.
Gördüğümüzü bildirmemiz gerek diye düşündüm.
Achei prudente comunicar o avistamento.
Ne güzel olur diye düşündüm biliyor musun?
Sabes o que seria bom?
Senin alman gerek diye düşündüm.
Achei melhor.
Farklı bir yöntem deneyebiliriz diye düşündüm.
Estava aqui a pensar que devíamos tentar outro método.
Biraz ara verebiliriz diye düşündüm.
Pensei que podíamos fazer uma pequena pausa.
Biraz kafasını rahatlatır diye düşündüm.
Eu pensei que poderia trazê-la de conforto.
Hayır çünkü sonra bir insan ne yapardı diye düşündüm.
Não, porque então eu pensei, "O que um ser humano fazer?"
Ölüm bizi ayırana dek kısmına kadar bekleyecektim ama tam yeri geldi diye düşündüm.
Eu ia esperar até a parte do "até que a morte nos separe", mas parecia um pouco sobre o nariz.
S Müdürlüğü'nü kapatabilirler diye bile düşündüm.
Julguei que iam fechar a Diretoria S.
Kökünü kazımalıyım diye düşündüm.
Quis limpar a fundo.
Şöyle düşündüm. Dorothy Ciner diye biri yok.
Bem, eu penso : " Bem, não há Dorothy Ciner,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]