Diye düşündü tradutor Português
225 parallel translation
Belki kendi şartlarını bir daha duymak istersiniz diye düşündü.
Disse que talvez gostasse de ouvir as condições dele outra vez.
Graham dayını kasabadan götürebilirsin diye düşündü. Böylesi daha iyi.
O Graham achou que talvez conseguisse que o seu tio saísse da cidade agora ou daqui a umas horas.
Adam çok güzeldi. "Krishna dünyaya inmiş olmalı" diye düşündü.
Ele era tão belo que ela pensou que era o Lord Krishna descido é Terra.
Kasabada çok kadın yok... Calamity, birlikte yaşarsak... birbirimize eşlik ederiz diye düşündü.
Não há muitas mulheres na cidade e a Calamity teve a ideia de vivermos juntas e fazer companhia uma à outra.
Max Collodi, harika bir isim diye düşündü, şiir dolu bir isim.
Max Collodi, que nome maravilhoso, pensou ela, um nome cheio de poesia.
Delikanlı dışarı çıktığında yaşlı adam, "Yaşlılar neden çok erken kalkarlar?" diye düşündü.
O rapaz saiu, e o velho pensou : | " Por que velhos acordam tão cedo?
"Deniz de tıpkı bir kadın gibi aydan etkilenir." diye düşündü.
"A lua influencia-o como influencia | uma mulher", ele pensava.
"Yemi güzel hazırlıyorum." diye düşündü.
"Eu enterro-as com precisão", | pensou ele.
"Başkaları beni duysalardı deli olduğumu sanırlardı." diye düşündü.
"Se os outros me ouvissem", pensou | ele, " achariam que estou maluco.
"Nasıl bir balık böyle çekebilir!" diye düşündü.
"Esse peixe tem uma força!", | pensou ele.
Artık görünürde hiçbir kara parçası yoktu. "Bu bir şeyi değiştirmez." diye düşündü.
Não havia terra à vista. | "Não faz diferença", ele pensou.
Misinayı sabitleyebilirim. "diye düşündü ; " Fakat o zaman ipi koparabilir.
"Eu poderia soltar a linha", ele | pensou, "mas ele poderia parti-la".
"Gün batarken yüzeye çıkmadı." diye düşündü.
"Ele não subiu quando | o sol se pôs", pensou ele.
Dişi bir yunusun çıkardığı sesle, erkek bir yunusun çıkardığı sesi ayırt edebiliyordu. "Onlar iyiler." diye düşündü.
Ele conseguia distinguir entre | o barulho que o macho fazia... e o suspiro da fêmea. | "Eles são bonzinhos", ele pensou.
"Şahane bir balık ama tuhaf da." diye düşündü.
"Ele é maravilhoso e estranho", | pensou ele.
"200 kulaç kadar yeni halat ve kancalarım gitti." diye düşündü.
"Perdi 200 braças de boa linha, | anzóis e guias", pensou ele.
"Bu sendelemeyi niye yaptığını merak ediyorum." diye düşündü.
"Por que será que ele deu | esse safanão?", pensou ele.
"Atmacalar", diye düşündü, "Onları yakalamak için denize gelmişler."
"Os gaviões", ele pensou, | "que vêm para o mar encontrá-los."
Yaşlı adam : "Nasıl oldu da balığın bir çekişiyle elimi kesmesine izin verdim?" diye düşündü.
"Como deixei esse peixe cortar-me | com um puxão?"... pensou o velho.
Eğer zıplarsa... "diye düşündü,"... onu öldürebilirim. "
"Se ele saltar", pensou ele, | "posso matá-lo".
"Meryem'e sesleniş duası, Ulu Tanrı'mız duasından daha kolay." diye düşündü.
"As ave-Marias são mais fáceis | que os pais-nossos", pensou ele.
"İki gündür maçların sonuçlarından haberim yok." diye düşündü.
"É o 2º dia em que fico sem saber | o resultado dos jogos", pensou ele.
"Balık da benim dostum." diye düşündü.
"O peixe também é meu amigo", | pensou ele.
"Bir erkeğin neler yapabileceğini ve ne kadar dayanıklı olduğunu göstereceğim ona." diye düşündü.
"Vou mostrar-lhe o que um homem | pode fazer e aguentar", ele pensou.
"Delikanlı burada olsaydı bobinleri ıslatabilirdi." diye düşündü.
"Se o rapaz estivesse aqui, ele | molharia os carretéis", ele pensou.
Tekrar baygın hissetti. "Onu sarstım." diye düşündü.
Ele sentiu-se fraco novamente. | "Eu o fiz mover-se", pensou ele.
"Bu sefer onu yanıma çekmeliyim." diye düşündü yaşlı adam.
"Preciso de trazê-lo para o lado | do barco", pensou o velho.
"Onu yakına çekmeliyim, yakına." diye düşündü.
"Preciso de trazê-lo para | mais perto", pensou ele.
"Eller çabuk iyileşir." diye düşündü.
"As mãos curam rapidamente", | pensou ele.
"Balığımı ısıran köpekbalığını vurdum ama ;..." diye düşündü.
"Mas eu matei o tubarão que | atacou o meu peixe", ele pensou.
"Evet, var!" diye düşündü.
" Uma coisa pode ser feita, sim.
"Biley taşını yanıma almalıydım." diye düşündü.
"Eu deveria ter trazido uma pedra | para afiar a faca", pensou ele.
"Gece gelirlerse ne yapacaksın?" diye düşündü.
"O que vai fazer se eles aparecerem | de noite?", pensou ele.
"Umarım tekrar dövüşmek zorunda kalmam." diye düşündü.
"Mas espero não ter que | lutar novamente", pensou ele.
"Ne olursa olsun rüzgâr dostumuzdur." diye düşündü.
"O vento é nosso amigo", ele pensou. |
Bu gece büyük bir gece. Consuelo biraz eğlence iyi gider diye düşündü.
A Consuelo vai dar uma festa e vou cantar esta noite.
Baş başa bir hafta sonu geçirmenin zamanıdır diye düşündü, yalnız ikinizin.
Achou que está na hora de terem um fim-de-semana a sós.
Bu konuyla ilgili herkes parayı geri vermesi halinde polis işe karışmaz diye düşündü.
Todos pensaram que, se ela devolvesse o dinheiro podiam evitar chamar a polícia.
Van Gelder, tedavi odasının söküldüğünü bilmek istersiniz diye düşündü.
Do Van Gelder. A sala de tratamento foi desmantelada.
"onunla çalabilecek birilerini bulmak" diye düşündü.
"para formar um grupo à volta dele?"
Saygon'a 60 kilometre, kaldı diye düşündü. Saygon hiç bu kadar uzak olmamıştı.
Faltavam apenas 25 quilómetros para Saigão, mas será que alguma vez poderia esquecer Saigão?
Araba kullanmak sakinleştirir diye düşündü.
Achou que dirigir lhe acalmaria os nervos.
"Eğer öyle ise, bu ne olabilir?" diye düşündü.
E na afirmativa, em relação com o quê?
Annen, üzerinde para olmayabilir diye düşündü.
Sua mãe achou que você estava sem dinheiro.
O güvende olduğunu biliyordu, ama herşeyi ondan isteyebilecek bir koca ihtimali ortaya çıkınca, babası bu işe bir son vermenin vakti geldi diye düşündü.
Ele sabia que estava seguro com ela, mas quando surgiu a possibilidade do surgimento de um marido, que poderia pedir tudo o que a lei lhe daria, o pai pensou que era chegada a altura de o impedir.
"'Bu gece olabilir'diye düşündü... " köşede durmuş, iyi vakit geçiriyor gibi görünmeye çalışırken.
"Pode ser hoje, pensou ele, de pé numa esquina."
"Karbeyaz güvercin kargayla birlikte göründü. Erkek, bu kız benim olur diye düşündü."
"Vê-se junto aos corvos a branca pomba... como à procura do amante, a jovem dama."
Ben bir karikatürist tutmak istedim ama Steve insanları üzebilir diye düşündü.
Eu queria contratar um caricaturista, mas o Steve achou que podia perturbar as pessoas.
diye düşündü diğerleri. "
', pensaram os outros. "
" Kurşun, diye düşündü
'Uma bala', disse para consigo,'estou perdido.
Onlara bakarak nasıl oldu da Japonya, bu milletleri yenebileceğini düşündü diye merak ettim.
E ao olhar para eles pensei como é que o Japão alguma vez achou que os poderia derrotar.
diye düşündüm 144
düşündüm 122
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşündüm ki 259
düşündün mü 35
düşündüğün bu mu 19
düşündüğün gibi değil 106
düşündüğünüz gibi değil 26
düşündük ki 25
düşündüm 122
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşündüm ki 259
düşündün mü 35
düşündüğün bu mu 19
düşündüğün gibi değil 106
düşündüğünüz gibi değil 26
düşündük ki 25