Duruşma tradutor Português
1,819 parallel translation
Sana söylüyorum, o duruşma sırasında Nicole Lane ile bir ilişkisi olmuş.
Ele teve um caso com a Nicole Lane durante aquele julgamento.
Nicole duruşma salonuna, her gün geldi.
A Nicole ia à sala de audiências todos os dias.
Duruşma başladıktan sonra, ellerimizi tekrar kontrol edeceğiz.
Quando o Henry começar, vamos ter um cheque nas mãos.
Duruşma ertelendi.
Reunião encerrada.
Ama gördüğünüz gibi iki ayrı duruşma yapmaları gerekecek ve savcının onları, alakam ve öldürmek için sebebim falan olmayan birini öldürdüğüm konusunda ikna etmeleri gerekecek.
Mas vejam que vão ter de realizar dois julgamentos separados. E o promotor público vai ter de os convencer que matei uma pessoa com quem não tenho qualquer ligação, nem qualquer motivo para a querer morta.
Hakkında hükme varılmadan önce bir duruşma olacak.
E antes do destino dela ser decidido, vai haver uma audiência.
Duruşma devam edecek.
A audiência continuará.
Duruşma bitti.
A audiência acabou.
Bugün duruşma var mı?
Hoje há audiência?
Duruşma bitmiştir!
Assim o ordeno!
SEC ve FBI Howard Burgess'ın mal malvarlığına el koydu. Ve aleyhine açılan yolsuzluk davasının duruşma tarihini daha yakın bir tarihe aldırdı.
A SEC e o FBI congelaram os bens de Howard Burgess quando se aproxima a data do julgamento por acusações de fraude.
Duruşma bir kaç hafta önceydi.
O julgamento foi há um par de semanas.
Bütün gün duruşma öncesi konferansında olacağım o yüzden bana ulaşmana imkan yok. Ama düzeltmeleri bitirmemiz gerek, unutma.
Estarei em conferência hoje, incomunicável, mas não esqueça que temos que aprovar os modelos.
Gitmem gereken bir duruşma var.
Tenho de ir a uma audiência.
Peter'a yeni bir duruşma yapılması için o kaseti kullanmak istiyorum.
Quero usar a cassete para conseguir um novo julgamento para o Peter.
O zaman duruşma ifadeleri tamamlandı.
E é o fim dos testemunhos.
Sonra jüri heyetindeki baylar ve bayanlar duruşma kararı sizlerin sorumluluğunda artık.
Depois, senhoras e senhores do júri, o julgamento passará para as vossas mãos.
Duruşma zabıtlarını okudum.
Li os registos do julgamento.
Peki. Yeni duruşma hakkı kazandık.
Muito bem, conseguimos um julgamento novo.
Bree, ilk duruşma ile ilgili her şeyi çıkartmanı istiyorum.
Bree, junta tudo o que temos do primeiro julgamento.
İfadeleri aldım ön-duruşma talebiyle gelecek haftaki duruşma için hazırlandım ve karşımda kontrolden çıkmış bir dev. İşte ben, kontrolden çıkmışım.
Eu faço os depoimentos, as moções antes do julgamento, preparo-me para o julgamento da próxima semana e aqui vem o gorila de 300 kg.
Eğer kendisine duruşma öncesi serbest kalma hakkı verilirse, eve gelmesine hazır mısınız?
E se ele for libertado antes do julgamento, está preparada para o receber em casa?
Bu duruşma bitmiştir.
Sessão encerrada.
Bu duruşma bitmiştir.
O tribunal encerra.
Duruşma öncesi dilekçelerini tamamlıyorlar.
Eles estão a terminar as propostas de pré-julgamento.
Hâkim ön duruşma yapacakmış. Finley'in avukatı işlerin daha hızlı ilerlemesini istiyor.
A advogada do Finley quer que isto passe rapidamente pelo sistema.
Yoksa siz ön duruşma boyunca uyukluyor muydunuz?
Ou estava a dormir durante as preliminares?
Çok ilginçsin. Ne zaman şu dostun seçime girse veya bir duruşma düzenlese, gazetede ondan bahsetmemiz için başıma dikiliyorsun.
Tem piada, sempre que o teu amigo se recandidata às eleições ou que preside a uma audiência, não paras de me falar nele até que receba cobertura.
Duruşma şöyle dursun... Duruşma şöyle dursun, giyinmeye bile konsantre olamıyorum.
Não consigo concentrar-me na roupa que visto, muito menos num caso em tribunal.
Duruşma ciddi bir hukuksal prosedürdür.
Um inquérito é um processo legal sério. Eu sei.
Siz Cylonlarla ittifak kurarken politik gerekçeli uzun bir duruşma boyunca filonun hiçbir şey yapmadan, usluca bekleyeceğini mi sanıyorsunuz?
Acha mesmo que a Armada vai ficar parada durante um julgamento longo e com motivações políticas enquanto faz uma aliança com os Cylons?
Belki de çözümlemek için bir duruşma yapmalıyız.
Talvez devêssemos ter um julgamento, para pôr as coisas em ordem.
- Duruşma konusunda ısrarlısın.
- Se estás a insistir num julgamento...
Buna duruşma denmez.
Isto não é um tribunal.
Bunlar duruşma hazırlığı.
Esta é somente uma audiência preliminar.
Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır. Ünüme ün kattılar. Duruşma, Lawrence Ferlinghetti hakkında.
Por muito que lhes deva absolutamente a minha fama... o editor, Lawrence Ferlinghetti, é que foi preso por venda de material obsceno.
Bayanlar ve baylar ciddi meseleler içeren bir duruşma görülüyor.
Estão em julgamento questões muito sérias.
Halk başka bir duruşma istemiyor.
A opinião pública não quer outro julgamento.
Bu bir duruşma değil.
Isto não é julgamento.
- Bu bir duruşma değil.
É um linchamento.
Bunun gerçek bir duruşma olduğunu varsayabilir miyiz?
Podemos assumir que é um julgamento real?
Ötenazi konusunda duruşma olsun istiyorum.
Eu quero colocar a eutanásia em julgamento.
Ama bu duruşma anlaşmazlıklarla ilgili değildi.
Mas este julgamento não foi sobre essa controvérsia.
Bu duruşma sizinle ilgiliydi bayım.
Este julgamento foi sobre si.
Bu duruşma hukuksuzluk ve yasal sistemimizin gücünden dolayı gelişen toplumumuzu yok saymanızla ilgi.
Este julgamento foi sobre a ilegalidade, sobre seu desprezo para com uma sociedade que existe e floresce por causa da força do nosso sistema legal.
- Duruşma zabıtlarını ben de okudum.
Eu também li o arquivo. - Juvenis.
Bu duruşma bugünlük bitmiştir.
Estamos assim suspensos até amanhã.
Duruşma başlayacak.
Meritíssimo.
Ama adımlarınıza dikkat edin her taraf yarı bitmiş aşk öyküleriyle dolu, öyle değil mi kızlar? Duruşma yarın değil mi, Müfettiş?
Quanto ao inquérito de amanhã, Inspector.
- Bu bir duruşma değil.
- Isto não é um julgamento.
Duruşma beş gün içinde başlayacak.
Certo, obrigado.