Dürüst tradutor Português
14,665 parallel translation
Gerçi biz M'i kütleni doğru dürüst okumadan hesaplayamayız.
Excepto que não conseguimos calcular "M" sem uma leitura precisa da sua massa.
Fred iyi bir adama benziyor ama dürüst ol.
O Fred é um sujeito agradável, mas sê honesta...
Şu an lütfen dürüst olma.
Neste momento, não, não exatamente.
Dürüst olmak gerekirse oradan canlı çıkacağını düşünmemiştim.
Tenho que ser honesto, Não imaginei que saísses de lá vivo.
- Dürüst olayım mı?
- Honestamente?
Hayatımı kurtardığınız için size doğru dürüst teşekkür etmek istedim.
Quero agradecer-lhe adequadamente por salvar-me a vida.
Şimdi sana bir soru soracağım... -... ve bana dürüst olacaksın.
Vou fazer-te uma pergunta e quero que sejas sincero comigo.
Dürüst olacağını söylemiştin Hank.
Disseste que serias sincero comigo, Hank.
Dürüst olmak gerekirse, sen benim olayımı bilemezsin.
Você não sabe qual é meu ambiente.
Hey, birbirimize karşı ne zamandır dürüst davranmayı bıraktık?
Hey, quando é que deixámos de ser honestos um com o outro?
Hiç dürüst olmadık ki, Ryan.
Nós nunca fomos, Ryan.
Dürüst bir insandı.
Era um homem honesto.
Ben dürüst bir adamım ama eğer artık yürümeyeceksen ayakkabılarını alıyorum.
Eu sou um homem honesto, mas... Se não vais andar, eu fico com as tuas botas.
Dürüst konuşunca da üzülüyor, tamam mı?
Depois, sou honesto com ela e ela aborrece-se, entendes?
- Hayır. Otomat tanrıları hislerin hakkında dürüst davranmanı istiyorlar.
Os deuses da máquina querem que sejas sincero face aos teus sentimentos.
Bay Reed, dürüst olmam gerekirse rüya gibisiniz.
Sr. Reed, para dizer a verdade, é um sonho tornado realidade.
Çünkü eğer şimdi biririmize karşı dürüst olmazsak, şimdiden bırakalım gitsin.
É que se não formos honestos, mais vale desistirmos já.
Bana karşı en dürüst çalışanlardan biriydin.
Tu costumavas ser das pessoas mais abertas.
Üçümüz arasında Pouch her zaman dürüst oynar.
Dos três de nós, o Pouch joga sempre dentro das regras.
Dürüst olacağım.
Esta é a verdade.
Dürüst olmak gerekirse, şimdi seni tanıyorum ve onları davet etmene şaşırdım.
Para ser honesto, agora que te conheci estou meio surpreendido que tenhas convidado aqueles tipos.
- Dürüst olmak gerekirse Harris, belki yapmalıyız.
Para ser justo, Harris, talvez devêssemos.
Evet ; yatırımcım da bunu seve seve yapacak ama yapacağın diğer şeyler hakkında dürüst olma niyetin yoksa seni destekleyemez.
Sim, o que o meu investidor está feliz de fazer, mas se não quiser ser honesto sobre as demais acções que vai fazer, então... ele não estará disposto apoiá-lo.
Yani her şeyi biliyorum, ve senin de rol yapmayı kesip bana karşı dürüst olmanı istiyorum.
Portanto, sei tudo sobre isso e agora só preciso que você pare de fingir e seja honesto comigo.
Dürüst olmak gerekirse... Öyle hissediyordum, Gerry.
Sinceramente, eu costumava sentir-me dessa maneira, Gerry.
Sana karşı dürüst oldum diye beni kovmandan.
Expulsaste-me por ser sincero contigo.
Kendine karşı da bana karşı da dürüst ol.
Sê sincero contigo mesmo e comigo.
Seni telaşa düşürmek istemiyorum ama önceki mektuplarımda tam olarak dürüst olmadım.
Não quero que isto lhe cause nenhum alarme, mas não fui totalmente honesta nas minhas cartas anteriores.
Dürüst olacağım.
Mas mantenho-me honesto.
Senin gibi birine ihtiyacım var. Benimle dürüst konuşacak birine.
Sabes que preciso de alguém como tu, que me mantenha honesto.
Kendine karşı dürüst ol.
Mas sê honesto contigo mesmo.
Dürüst olacağım, burada Michelin şefi olması. İşe alınman için harika bir sebep.
Não minto, ter uma chef Michelin seria bom para o recrutamento.
Dürüst olmak gerekirse, Donnie olayı beni çok yıprattı.
Fui-me abaixo com isto tudo do Donnie.
Dürüst olmak gerekirse, bu insanlar muhtemelen Marilyn Manson'a döner salak olurlar. - Ve ona bir gün deyin.
Estas pessoas devem masturbar-se com o Marilyn Manson.
Dürüst olmalıyım.
Tenho de ser honesto.
Dürüst olalım.
E sejamos realistas.
Bak, dürüst olmak gerekirse Bay Caputo neden beni atandığım ranzada bırakmadı bilmiyorum.
Na verdade, não sei por que razão o Sr. Caputo não me deixou no meu beliche.
Dürüst olmana ihtiyacım yok.
Não preciso que sejas virtuosa.
İnançları ve Tanrı'sı uğruna ölen etrafını nasıl bir karanlık sararsa sarsın kendine karşı dürüst olan biri.
Morrer pela sua crença e pelo seu Deus, fiel aos seus princípios, não obstante as trevas que se reuniram em seu redor.
Dürüst olmak gerekirse hayır.
Honestamente, não.
Dürüst olayım, bu ceketi daha yeni almıştım.
Sinceramente, acabei de comprar este casaco.
Sadece doğru dürüst bir tatil yaptığımız son seferei hatırlatmak istemiştim.
Estava a tentar lembrar-me da última vez que viajámos numas férias como deve ser.
Dürüst olalım Matthew.
Sejamos francos, Matthew.
Dürüst olmak gerekirse kariyerim boyunca daha garip vaakalar gördüm.
Honestamente tenho visto casos estranhos na minha carreira.
Dürüst olmak gerekirse onu iyi tanımıyorum.
Honestamente eu não o conheço muito bem.
Bugün buraya gelmemdeki ve sizlere bu konuda açık ve dürüst konuşmamdaki umudum bir bütün olarak kalabilmemizdir.
A minha esperança ao vir cá hoje, e ao falar abertamente e sinceramente sobre isto, é que possamos permanecer unidos.
Yine de dürüst olmak gerekirse, bize biraz sürpriz olmadı değil.
Mas confesso que foi uma surpresa.
Dürüst olmak gerekirse, yataktaki sıkıcı, tatlı, o yanık pankekleri tercih ederim.
Prefiro mesmo o costume : panquecas queimadas e deslavadas na cama.
Kendra uyanınca ki uyanacak da... -... ruh ikizine doğru dürüst veda edebilir.
E quando a Kendra acordar, e vai acordar, ela vai poder despedir-se da alma gémea.
- Dürüst olayım mı?
Queres uma resposta honesta?
- Dürüst olayım mı?
- Quer a verdade? - Quero.