Geç kaldın tradutor Português
3,204 parallel translation
Oh, sen geç kaldın.
Estás atrasado.
- Geç kaldın.
- Estás atrasado.
Geç kaldın ama en azından rezil bir halde değilsin.
Estás atrasado. Mas ao menos tens péssimo aspecto.
Geç kaldın.
Estás atrasada.
Geç kaldın.
Estás atrasado.
- Değerlendirme toplantısına geç kaldın.
- Estás atrasado para a reunião.
O SABAH. Geç kaldın.
Estás atrasada.
- Geç kaldın.
Estás atrasada.
Geç kaldın.
Teve seu tempo.
- Geç kaldınız.
Tarde demais.
Görev çizelgesine göre, ilk üç randevunuza geç kaldınız, ve son ikisini birlikte kaçırdınız!
O que o Zakir te fez foi obsceno, não teve nada de belo. Não devias falar dele, não devias pensar nele.
Hey, aşkım, geç kaldın.
Olá amor, chegaste tarde.
Temizliğe geldiyseniz geç kaldınız.
Se veio para a limpeza, está atrasado.
Çok geç kaldın.
- Já não pode fazer nada.
Sorun şu ki ; geç kaldın. Senin yüzünden şarap ısındı.
O que se passa, é que estás atrasada, e o vinho está a ficar quente.
Çok geç kaldın.
Chegaste tarde demais.
Geç kaldınız.
Chegaram tarde demais.
- Neden bu kadar geç kaldın?
Porque demoraste tanto? Deus.
Geç kaldın.
Está atrasado.
- Niye bu kadar geç kaldın?
Porque demorou tanto?
- Dorney, niye bu kadar geç kaldın?
Dorney, porque demoraste tanto?
Hadi, hadi, eğitime geç kaldınız.
Mexam-se! Estão atrasados para o treino.
Geç kaldınız Jedi'lar.
Até sempre, Jedi.
- Partiye biraz geç kaldın sanki, ne dersin?
Está um pouco atrasado, não está?
Çok geç kaldın.
Demoraste muito tempo.
Demek bu sabah işe geç kaldın.
Então chegou atrasado ao trabalho hoje.
Siz niye bayan Petrella ile olan duruşmanıza geç kaldınız?
Por que se atrasou para a audiência com a Sra. Petrella?
Niye geç kaldınız?
Por que se atrasou?
Biraz geç kaldın, değil mi?
Um pouco tarde, não achas?
- Geç kaldın.
Está atrasado.
Bu sabah yarım saat geç kaldın. Ona say.
Chegou meia-hora atrasado esta manhã, é assim que compensa.
Eğer keşfe çıkmakta bana yardım etmeye geldiysen çok geç kaldın.
Se me vens ajudar, chegaste tarde demais.
Zenci bebeği olan beyaz bir adama bakıp şaşırmak için 30 yıl kadar geç kaldınız!
Se fica chocada por ver um branco com uma bebé negra, está três décadas atrasada!
İlk dava gününde mahkemeye geç kaldığın için annen pek sevinmedi.
Ela não está feliz por estares atrasado para o primeiro dia do julgamento.
Geç kaldın.
Chegaste tarde.
Çok geç kaldın.
Tarde demais.
Yardım ederdim ama çalışma grubu için geç kaldım. - Yarın vizeler var.
Oferecia ajuda, mas estou atrasada para o grupo de estudos.
Dakik insanların geç kaldığını düşünmelerini istiyorum.
Quero que os pontuais achem que estão atrasados.
Geç kaldığım için kusura bakmayın, bir yere takıldım da.
Peço desculpa por estar atrasado, fiquei preso.
Çok geç kaldın!
Chegaste tarde demais.
İşe kasıtlı olarak geç kaldım çünkü işimden daha önemli olduğuna inanmasını istedim. - Buna mı âşık oldu?
Cheguei atrasado ao trabalho porque queria que ela acreditasse que era mais importante do que o meu emprego.
Geç kaldın.
Está atrasada.
Rebeccanın geç kaldığı hafta dışında çalışmadım, tamamen hazırlıksızım.
Além da semana em que a Rebecca se atrasou, eu não ensaiei, e estou sem preparação nenhuma.
- Kusura bakmayın, geç kaldım.
- Declan. - Peço desculpa, atrasei-me.
Geç kaldım, kusura bakmayın.
Desculpa estou um bocado atrasada
- Neden geç kaldın?
- Porque demoraste tanto?
Rachel, eski kocan sayesinde bu sabah mahkemeye geç kaldığını öğrendik.
Rachel, graças ao seu ex marido, sabemos que se atrasou para a audiência esta manhã.
Niye geç kaldın?
Por que se atrasou?
Kusura bakmayın biraz geç kaldık.
Desculpe o nosso atraso.
Geç kaldım, kusura bakmayın.
Lamento o atraso.
Geç kaldık, kusura bakmayın.
Desculpem o atraso.