Gidip bakayım tradutor Português
706 parallel translation
- Gidip bakayım patron ne diyecek.
- irei ver o que diz o chefe.
- Arabanı ödünç verirsen, gidip bakayım.
- Empreste-me o seu carro e vou ver.
- Ben gidip bakayım.
- Vou lá ver.
Hemen gidip bakayım.
Vou tratar já disso.
- Gidip bakayım mı?
- Devo ir procurá-los?
Ön tarafa gidip bakayım.
Vou ver se descubro algo.
Gidip bakayım.
- Vou ver.
Hayır bilmiyorum anne gidip bakayım mı?
Não, não sei, mãe. Mas vou ver do que se trata.
Kitap gelmiş mi gidip bakayım.
Tenho que ir ver se o livro já chegou.
Gidip bakayım.
Eu vou ver.
Gidip bakayım. İzninizle. Bir kitabım var.
Com licença, tenho um livro.
Şu yaşlı yelloz ne istiyor gidip bakayım.
É melhor ir ver o que essa vaca velha quer.
Ben gidip bakayım.
Vou ver.
Gidip bakayım.
Vou ver quem é.
Ne konuşuyorlar gidip bir bakayım.
Vou verificar o que estão dizendo.
En iyisi ben gidip bir bakayım ne alemdeler.
Não? Vou ver qué aconteceu.
Ben gidip ihtiyar Zeke'ye bir bakayım.
Iréi ver ónde está Zeke.
Gidip bir bakayım.
Bem, todos os ingleses estarão lá.
Gidip, doktorun neye ihtiyacı var, bir bakayım.
E agora vou ver o que precisa o Dr. Meade.
Gidip odada birşey unutmuş muyum bakayım.
Vou ver se não esquecemos nada no quarto.
Gidip bir bakayım.
Vou dar uma olhada.
Gidip uyuyup uyumadığına bakayım.
Eu vou ver se ele ainda está a dormir.
Gidip ona bir bakayım.
Deixa-me vê-la.
Gidip bir bakayım...
Verei o que posso achar...
Etrafta dolaşan bir hayvan olmalı gidip bir bakayım.
Deve ser um puma a escarafunchar. Vou dar uma olhadela.
- Gidip adama bir bakayım.
- É melhor ir espreitá-Io. - Mr.
- Bekle burada, gidip bir bakayım.
- espera aqui.
Pekala, gidip bununla nehirde ne yapabileceğime bakayım.
Vou ver o que posso fazer com isto no rio.
- Ben gidip Pearl'e bakayım.
- Vou ver como está a Pearl.
Gidip bir bakayım sana yiyecek bir şeyler bulabilecek miyim?
Vou ver se arranjo algo para comer.
Gidip bir bakayım.
Eu juro, diante de Deus, que nunca direi uma só palavra... sobre o que o Sr. Temple fez ontem. Pode deixar que vou procurá-lo.
Gidip katırlara bir bakayım, müzik çalıp biraz sakinleştireyim.
Será melhor ir ver as mulas e acalmá-las com música.
Ben gidip mahkûmlara ve atlara bakayım.
Bem, tenho de ir ver os prisioneiros e os cavalos.
Gidip evime bakayım.
Vou ver a minha casa.
Gidip bir bakayım. Sonra görüşürüz.
Acho melhor ir ver se os meus homens já trataram de tudo.
Herhalde mil yataklarındaki olukta çalışıyorlar, ben gidip George'a bakayım.
Devem estar nas mesas de lavar. irei procurar o George.
Evet, ben en iyisi gidip Bessie'ye bir bakayım.
Vou ver como a Bessie se está a sair.
Gidip polise yardımcı olabilir miyim bir bakayım.
Vou ver se posso ajudar a Policia,
Ben de gidip ne yaptıklarına bakayım.
Eu também vou, para ver como são eles.
Gidip Sue-Lin'e bakayım.
Tenho de ir ver a Sue-Lin.
Olduğun yerde kal! Gidip bir bakayım.
Vou ver se chegou.
Gidip bir bakayım.
Já deve ter terminado.
- Gidip barın oraya bakayım.
- Vou ver ao bar.
Şimdi gidip dengeleyicine bir bakayım.
Vou ver os teus estabilizadores.
- Ben gidip bir bakayım. - Ben de kutu arayayım.
- Vou ver o que consigo encontrar.
- Gidip bir bakayım.
- Vou ver.
Sen çantaları al, ben de gidip başka uçuş var mı, bir bakayım.
Recolhe tu as malas. Eu vou ver se há mais algum voo.
Ben gidip içeri bir bakayım.
É melhor ver a bancada de trabalho.
- Ben gidip çocuklara bir bakayım.
- Vou ver as crianças.
- Gidip kimmiş bakayım mı?
- Vou abrir, Sr. Aurelio?
Gidip kim olduğuna bir bakayım Sybil.
É melhor ir ver quem é, Sybil.