Gidip bir bakacağım tradutor Português
164 parallel translation
Yok, ama dairesinde bir tane olduğunu düşünüyorum. - Pekala, gidip bir bakacağım.
Não, mas creio que há uma no seu apartamento.
Gidip bir bakacağım Benimle kim gelir?
Eu vou ver. Quem quer vir?
Gidip bir bakacağım.
Vou dar uma olhadela.
Gidip bir bakacağım.
Ah, sim, vou ver.
Bunkerlere gidip bir bakacağım.
Vou para a minha casamata, ver o que se passa.
Gidip bir bakacağım.
Eu vou lá espreitar.
Eğer rahat bırakırsanız, gidip bir bakacağım.
Deixava-vos mais tranquilos se eu entrasse e verificasse?
Gidip bir bakacağım.
Vou procurá-lo.
- Bilmiyorum. Sen burada bekle. Ben gidip bir bakacağım.
Fica aqui, eu vou dar uma olhadela.
Ama önce önce eski karıma gidip bir bakacağım.
Mas primeiro... Vou dar uma vista de olhos à minha ex-mulher.
Gidip bir bakacağım.
Vou investigar.
Gidip bir bakacağım.
O aspecto geral não me agrada.
Gidip bir bakacağım.
Vou até lá dentro, dar uma olhada.
Gidip bir bakacağım.
Vou procurá-la.
Gidip bir bakacağım.
Vou verificar.
- Ben gidip bir bakacağım?
- Eu vou dar uma vista de olhos.
Ben gidip bir daha bakacağım.
Acho que vou espreitar de novo.
Gece mahkemesine gidip bir şey var mı diye bakacağım.
Vou até ao tribunal nocturno ver se apanho algo por lá.
Gidip Angie ve çocuklar ne yapıyor, bir bakacağım.
Acho que vou ver o que os outros vão fazer.
Ridley ile çabucak gidip, bir kaç resim çekip ve ne bulacağıma bakacağım.
Vou até lá com o Ridley, tiro algumas fotos, para ver o que consigo descobrir.
Ben gidip bir bakacağım.
Vou ver.
Sanırım gidip o portreye bir bakacağım. Hoşçakal.
Acho que vou ver aquele retrato.
- Ben gidip şu atlara bir bakacağım.
- Eu vou ver os cavalos.
Bir gidip bakacağım.
Vou dar uma vista de olhos.
Gidip bir bakacağım.
Vou ver.
Londra'ya gidip, galerilere bir bakacağım.
Irei até Londres dar uma olhada nas galerias.
Köprüye gidip tarayıcıda bir şey bulmuşlar mı bakacağım.
Vou para a ponte, ver se apanharam alguma coisa.
Sadece oraya gidip etrafa bir bakacağım.
Eu apenas vou até lá e dar uma olhada.
Sanırım, gidip Hattie'nin odasına dönüp dönmediğine bir bakacağım.
Vou ver se Hattie voltou ao seu quarto.
Ne ismi vereceğim biliyor musun? The Al Bundy. Sanırım şimdi bodruma gidip hemen ona bir bakacağım.
Podemos consolar-nos em sabermos que embora ele só tenha vivido um ano na contagem dos cães, ele viveu sete anos na contagem das pessoas.
Sanırım üst katta bir pencereyi açık unuttum. Gidip bakacağım.
Acho que deixei uma janela aberta lá em cima Eu vou ver
Gidip senin saatinle nasıl bir araba bulabileceğime bakacağım.
Vou ver que tipo de carro consigo arranjar com o teu relógio.
Gidip yapabileceğim bir şey var mı bakacağım.
Vou ver se posso ajudá-lo.
Ben gidip bir şeylere bakacağım.
Vou ali ver a Michi Moon.
Peki, gidip duruma bir bakacağım.
Vou ver o que preciso.
Dinle, Meleatus nehrinin oraya gidip, yürüyerek geçilir mi bir bakacağım.
Olha, vou à frente para ver se podemos passar pelo Rio Meleatus.
Sınıra gidip etrafa bakacağım. Carlos'u arayacağım. Randevu gibi bir şey ayarlamaya çalışacağım.
Vou até à fronteira estudar o terreno e telefonar ao Carlos para combinar o encontro.
Ben gidip bir şeylere bakacağım.
Vou ali à montra.
Bir bakar mısın? Tamam gidip bakacağım, ne olmuş.
Já lá vou ver!
- Fox! Ben gidip başka giriş yolu var mı bir bakacağım.
Fox, vou ver se há outra entrada!
Gidip genç bir kızın kafasına delik açmalarını engelleyip engelleyemeyeceğime bakacağım.
Vou ver se consigo evitar que esta gente faça um buraco na cabeça de uma rapariga.
Ben gidip annenin yardıma ihtiyacı var mı diye bir bakacağım, tamam mı?
Vou ver se sua mãe precisa de ajuda. Certo.
Gidip ona bir bakacağım
Eu vou procurar por ele
Ben bir gidip bakacağım.
Vou dar uma olhada.
Yarın Güneydoğu Limanına gidip bir tekneye bakacağım.
Vou à Doca Sudeste amanhã, procurar um barco.
O her şeyi kontrol altına aldığına göre ben gidip bir şeye bakacağım.
Como ele está coberto por todos os lados, vou verificar uma coisa.
Aşağıda büyük bir su lekesi var, gidip borulara bakacağım.
Temos uma fuga de água lá em baixo, por isso tenho de ir ver os canos.
Ben gidip, kasete bir daha bakacağım.
eu vou ver outra vez aquela cassete de video.
Ben gidip bir Sinematek'e bakacağım.
Vou dar uma olhada na Cinemateca, só por acaso.
Ban laboratuara gidip işe yarar bir şeyler var mı diye bakacağım.
Tinha de estar aqui alguém... - Vou procurar no laboratório.
Yarın gidip, eve tekrar bir bakacağım.
Amanhã vou verificar aquela casa.