Güneş parlıyor tradutor Português
115 parallel translation
Güneş parlıyor, tencere fokurduyor ve kirayı ödedik.
O sol brilha e o aluguer está pago.
Bugün ayni patikalarda, güneş parlıyor.
Hoje, sobre os mesmo carris, o sol brilha.
Güneş parlıyor...
O sol está a cegar-me...
Güneş parlıyor!
O sol brilha!
- Tamam. Güneş parlıyor.
- De nada, O sol está a brilhar,
Gökyüzü mavi, güneş parlıyor ama unutuyorsunuz güneş altında her yerde kötülük vardır.
E ainda se pode esquecer que, em toda a parte há mal debaixo do sol!
Güneş parlıyor, kuşlar şarkı söylüyor, çiçekler açıyor.
O sol brilha, os passarinhos cantam, as flores crescem.
Güneş parlıyor.
O sol brilha.
Dışarıda güneş parlıyor.
O sol està ¡ a brilhar Ià ¡ fora.
Bronx Gazi Hastanesi - 1968 lşıl ışıl güneş parlıyor içimde
hospital de Veteranos, Bronx - 1968 Tenho o brilho do sol
Güneş parlıyor!
O Sol brilha!
Güneş parlıyor. Güzel bir gün.
Vamos, o sol está a brilhar, é um dia lindo.
Güneş parlıyor, sımsıcak bir hava!
O sol está a brilhar... e está calor.
- Biliyorum ama güneş parlıyor.
Eu sei, mas está no meio do dia!
Hatırla bir yerde güneş parlıyor
Lembra-te que em qualquer lado O Sol está a brilhar
Ajanlarımdan biri sana "güneş parlıyor" derse... sen de "ama buz kaygandır" diye cevap vereceksin.
Quando ouvir um dos meus agentes dizer : "O sol está a brilhar", irá responder : "Mas o gelo está escorregadio."
"Güneş parlıyor."
"O sol está a brilhar."
Kuşlar cıvıldıyor, güneş parlıyor.
Os pássaros cantam, brilha o sol...
Güneş parlıyor, para akıyor.
Vê que dia tão bonito. O Sol brilha, o neon flameja, o dinheiro corre!
Bir meltem esiyor, güneş parlıyor.
A brisa está soprando, o sol está brilhando.
Adamın biri kumsalda yürüyormuş. Güzel bir kumsal, güneş parlıyor, gökyüzü hoş renklerle dolu ortalıkta kimse yok.
Um homem vai pela praia uma linda praia, pôr-do-sol, lindas cores, ninguém por perto.
Güneş parlıyor Ve çimen yemyeşil
O sol está brilhando E a grama é verde
Güneş parlıyor, kuşlar ötüyor... ... ve o Vicodin'den sonra hiç ağrı hissetmiyorum.
O sol brilha, os pássaros cantam e, depois do Vicodin, não tenho dores.
Güneş parlıyor, güzel bir gün.
O sol brilha, está um dia lindo.
Ajanlarımdan biri sana "güneş parlıyor" derse... sen de "ama buz kaygandır" diye cevap vereceksin.
Quando ouvir um dos meus agentes dizer : "O sol esta a brilhar", ira responder : "Mas o gelo esta escorregadio."
"Güneş parlıyor."
"O sol esta a brilhar."
Kuşlar ötüyor, güneş parlıyor, benim küçük iki meleğim.
Os pássaros a cantar, o sol a brilhar, os meus dois pequenos anjos.
Güneş parlıyor, kuşlar ötüyor...
Está um belo dia.
Güzel bir gün, güneş parlıyor, kuşlar şarkı söylüyor.
Está um dia lindo, o sol brilha, os pássaros cantando.
# Güneş parlıyor Her yer ışıldıyor #
Pinta o céu Raio de sol
Güneş parlıyor, akvaryum temiz ve çıkıyoruz...
O sol está a brilhar, o aquário está limpo e nós vamos sair...
- Günortası ve güneş parlıyor.
- E meio dia e está um dia de sol.
Güneş parlıyor, ve soğuk bir meltem esiyor.
O sol está a brilhar e há uma suave brisa.
Güzel bir sabah, güneş parlıyor, ve sen şu Musevilik hakkındaki fikrini değiştirdin.
Está uma bela manhã, o sol brilha, e tu mudaste de ideias sobre aquilo do Judaísmo.
Güneş parlıyor, kuşlar işte bilirsin.
O sol brilha, os pássaros estão... topas,
Güneş parlıyor.
O sol está a brilhar.
Kanım damarlarımda akıyor. Güneş tepemizde parlıyor ve ben, Antonius Block Ölüm'le satranç oynuyorum!
O sangue pulsa nas minhas veias o sol ainda está no seu zénite e eu, Antonius Block estou a jogar xadrez com a Morte!
Belki de, inayetiyle iki ülkenin kralını aydınlatan güneş çok fazla parlıyor.
O sol que agracia o governante das duas terras talvez esteja forte de mais.
Yıldızlar parlıyor ve güneş dört saat sonra yükselecek.
As estrelas brilham e o sol só nascerá em quatro horas.
* Su damlacıkları teninde parlıyor, saçlarında güneş ışığı... * ve tüm bunları düşünürken,
A água brilhando na sua pele, a luz do sol luzindo no seu cabelo... E todo o tempo fico pensando tantas coisas...
Güneş yalnız senin için parlıyor.
O Sol está a brilhar só para ti.
- Biz Hawaii'ye gitmek istiyorduk. - Hawaii'nin nesi o kadar güzel ki? - Güneş, burada da parlıyor.
Comprei um cão por querer um macho.
Güneş hala parlıyor. Bugün güzel bir gün.
O Sol continua a brilhar, hoje está um dia lindo...
Güneş gibi parlıyor.
Uma miúda perfeita como eu era depois de os meus pais se separarem.
Parlayan güneş sabahı selamlamıştı. Işınlar okyanusun içine yayılıyordu. Zodyak dört nala gidiyor,... yaldız gibi parlıyor ve emsalsiz tepelerden fark ediliyordu.
Tal como o Sol saúda a alvorada, depois de os mares dourar com os seus raios, e galopa no Zodíaco por sobre os montes mais altos...
Çok haklısınız yılın bu zamanlarında güneş her gün parlıyor.
Bem, nesta altura do ano, o sol brilha todos os dias.
- Burada da güneş her yerdeki kadar parlıyor.
- Aqui o sol também brilha.
Güzelliğin güneş gibi parlıyor
A tua beleza brilha resplandecente
Güneş senin sayende Parlıyor
O sol brilha Apenas graças a Ti
Orada lanet güneş sürekli parlıyor.
Sabias que lá o sol brilha o tempo todo?
Güneş hala parlıyor.
O sol ainda brilha no céu.