Günün sonunda tradutor Português
833 parallel translation
İyi bir günün sonunda : Hayatını ve ruhunu kurtarmış olacaksın.
Tiveste um bom dia de trabalho, salvaste a tua vida e a tua alma.
Uzun bir günün sonunda nasıl hâlâ böyle enerjik olabiliyorsun?
Vens por aí fora ao fim do dia com essa energia toda?
Günün sonunda, evsahibim hâlâ tek parça ve ben de plansızdım.
O dia chegou ao fim com o meu anfitrião Intacto e comigo sem um plano.
Günün sonunda biraz param kalsın isterim.
Gostaria de ter um pouco de lucro quando o dia acabar.
Günün sonunda burayı bana kiralayacağını düşünmüyorum.
Não suponho que pense alugá-lo ao dia.
Günün sonunda, insanlar dünyanın tuzudur.
Afinal, as pessoas são o sal da Terra.
Bir akşam her zamanki gibi yorucu bir günün sonunda Boksör ve Benjamin ilginç bir şey gördüler.
Uma noite depois de trabalhar duramente e até tarde como de costume... 'Boxer'e'Benjamim'fizeram uma descoberta curiosa.
Yorucu bir günün sonunda metroda evine dönmeye çalışan... bir eliyle tutunurken diğer elindeki gazeteyi okuyan adam... sıkıcı açıklamalara kafa yormak istemez...
Quem anda aos empurröes no metro, depois de um dia de trabalho, segura com uma mão numa correia e no jornal com a outra, não se quer chatear com explicaçöes...
Karar ikinci günün sonunda mı verildi?
O veredicto saiu no final do segundo dia?
Her günün sonunda, teksir ettiğim bu formları dolduracaksınız.
Já agora. No final de cada dia terão de preencher estes formulários que eu mimeografei.
Ve mutlu günün sonunda bıçakla neşeli bir kıyım olur.
E no fim do alegre dia a pessoa é morta, alegremente, com uma faca.
Bu filmde Bette Davis yorucu bir günün sonunda bakkaldan evine döner...
Neste filme, a Bette Davis chega de um dia cansativo na mercearia...
Günün sonunda onlar da senin gibi.
No fim de contas, são como tu.
İlk günün sonunda, iki adamını garnizona yolladı. Teğmene izlenecek yolu göstereceklerdi.
No final do primeiro dia, mandou dois homens de volta á companhia... para que pudessem guiar o tenente.
Üç günün sonunda, dayanamadım ve onu görmeye gittim.
Assim e tudo, ao terceiro dia não agüentei mais e fui ver a.
İnan bana, günün sonunda sen yaptığın işten daha fazla memnuniyet duyarsın.
Acredite em mim, no final do dia você tem de certeza mais satisfação do que eu.
Tellerin arkasında ise, SS'ler, günün sonunda eve gitmekte serbestti.
Do lado de lá dessa vedação, estavam os homens das SS livres para se reunirem às suas famílias após um dia de trabalho.
Günün sonunda Utah sahilinde, Amerikalılar iyi iş çıkarmıştı.
Em Utah, no fim do dia, os americanos estavam bem.
Şehir alevler içinde kalmıştı. Ancak, üç günün sonunda şehre girmek ve yıkıntıların altında kalan insanları bulup çıkarmak zorundaydık.
A cidade estava, é claro, em chamas, mas voltámos após três dias, para tentar encontrar pessoas e retirá-las dos escombros.
Günün sonunda hava muharebesini Amerikalılar kazanmıştı. Ancak Japon filosunun yerini tespit etmek üzere geri çekildiler.
No final do dia, os americanos tinham vencido a batalha aérea, mas tinham ainda de localizar a armada japonesa agora em retirada.
Bu geceye bakarak fikir yürütüyorum ama isinizi böyle yapyorsanz, bence günün sonunda hala yasyor olabilmeniz bir mucize.
Estou só a avaliar uma parte do dia, mas se é assim que trabalha, diria que tem sorte de sobreviver o dia inteiro.
Yani, altıncı günün sonunda... ve yedinci günün devamında, hepsi bana toplam beş günmüş gibi geldi.
Então, no fim do sexto dia... entrando no sétimo dia, parecia um total de cinco dias.
Pekala Bakanım, madem benden direkt bir cevap bekliyorsunuz o halde şöyle diyebilirim, gördüğümüz kadarıyla geniş perspektiften baktığımızda, birini alıp diğerinin üstüne koyduğumuzda bakanlıkların genel uygulamalarını düşündüğümüzde son bir analiz yaparak şöyle diyebilirim ki genel koşullarda, günün sonunda şuna ulaşmanız kuvvetle muhtemeldir ki o kadar açıkça üstüne gitmeden öyle ya da böyle içine dahil olmamalı.
Se pretende uma resposta directa, terei de dizer que, tanto quanto podemos ver e do nosso ponto de vista, comparando e analisando a maioria das departamentos, em análise final, provavelmente poderíamos dizer que no final de contas, em termos gerais, iríamos descobrir que, para sermos mais precisos, talvez não nos fosse possível dizer nem uma coisa, nem outra.
Günün sonunda, otopark doluyken... herkes dışarı çıkmaya uğraşırken... ilk çıkanlar da biz olacağız!
E, no fim do dia, quando o parque estiver cheio e todos a tentar sair também seremos os primeiros a sair!
Tüm hesaplar günün sonunda, ayrım yapılmaksızın değerlendirilir.
As contas têm de ser saldadas no fim da sessão. Todas.
" Günün sonunda ne olacağını bilen varsa çıksın ortaya.
" Se apenas soubéssemos o desfecho do dia pela frente.
Ve adamın biri günün sonunda işini nasıl yaptığını kontrol etmek için yanına gelecek ve sen onun gözlerinin içine bakamayacaksın.
E quando o teu superior vier ter contigo ao fim do dia para ver como te portaste, não o vais olhar nos olhos.
Üç günün sonunda... bir dövüşçü en iyi olduğunu kanıtlayacaktır.
Ao fim de três dias, um lutador provará ser o melhor.
90. günün sonunda zayıf ve solgun bir haldedir.
Ao fim... de 90 dias... ele tinha ficado... todo seco, todo branco.
Yani, günün sonunda bir adamın görmek isteyeceği en son şey bir kadındır.
Olha aquela! Al, sabes o que mais me chateia?
Özetini yaz ve günün sonunda bana teslim et. - Zevkle.
Escreva um relatório breve e entregue-mo até ao fim do dia.
Ama oradan ayrılıp günün sonunda evime gittiğimde karakterimden ayrılmam gerekiyordu ve bu da benim için zordu.
Mas quando eu saía de lá e voltava para casa todos os dias, eu tinha de esconder aquele personagem.
Yani tuhaf olan, daha 1. günün sonunda performans eksikliğim hakkında yapılan 2. konuşma.
Mas estou cá há um dia e já é a segunda conversa sobre o que falta na minha representação.
Günün sonunda yeni bir işin olacak.
Antes que acabe o dia, terá um novo trabalho.
Bilirsiniz, yolda geçen uzun bir günün sonunda sıcak bir Havai punchtan iyisi olamaz.
Sim, não nada melhor ao fim do dia do que um copo de ponche morno.
Her günün sonunda, Charleston şehrini geçiyorum. Beni eve götüren köprüden geçerken sözcüklerin içimde büyüdüğünü hissediyorum.
Ao final de cada dia, atravesso a cidade de Charleston e conforme atravesso a ponte que me conduz a casa sinto as palavras a germinarem dentro de mim.
Arılar evlerine dönüyorlar. Günün sonunda dinlenmek için.
As vespas voltam a casa, plácidas no final do dia.
Fakat günün sonunda aynaya baktığımda,... gerçekte iyi insan olmayı bilmediğim gerçeğiyle yüzleşmek zorundayım.
Mas... ao fim do dia... quando me olho ao espelho... tenho de encarar o facto de que não sei... - ser bom.
Yaptığımız işi yapmaya devam edip gösteri sahneleyeceğiz ama günün sonunda elimizde olan tek şey cinayetle suçlanan iki kişinin ifadesi.
Vamos continuar com isso, dar espectáculo, mas no final... só temos 2 testemunhas acusadas de assassinato.
Ama günün sonunda her şeyi unutuyorum.
Mas pelo final do dia, já estava recomposto.
İki tanesi çalışıyordu ve birini Woodbine'daki Manny'e verdim ki günün sonunda sana sağlam bir yemek versin diye.
E tenho dois que funcionam, e dei um deles ao Manny, assim no final do dia, aparece lá e ele dá-te um bom jantar.
Benim için, uzun bir günün sonunda sıcak bir küvete girmek gibi.
Para mim, é como entrar numa banheira quente no final de um dia longo.
İkinci günün sonunda, susuzluktan vadiye indik.
Por fim, a falta de comida e água forçou-nos a descer para o vale.
Günün sonunda Tuscaloosa'daki Alabama Üniversitesi artık ırk ayrımı uygulamıyor ve Jimmy Hood ile Vivian Malone adındaki öğrenciler yaz dönemi derslerine yazıldılar.
E assim, ao final do dia, a Universidade de Alabama, em Tuscaloosa, tornou-se integrada, e os estudantes Jimmy Hood e Vivian Malone já estão matriculados nos cursos de Verão.
Günün sonunda asıl mesele, Japonların Levu-Vana'ya sahip olmaları.
Resumindo :
Hey, oğlum, sonunda doğum günün için eve geldin demek!
Então, filhote, vieste para casa finalmente, para o teu aniversário!
" 16. günün akşamında, sonunda Denderah'a vardık.
'Na noite de 16 chegámos finalmente a Dendera.
Sonunda tekrar doğduğumuz günün muhteşem şafağında...
Gloriosa manhã De vivência mais sã E enfim
5 yil önce Donnie Azoff'la Stratton Oakmont'u açtigimda bu islerden çekilecegim günün eninde sonunda gelecegini biliyordum.
Sabem... há 5 anos atrás, quando inaugurei a Stratton Oakmont, com o Donnie Azoff, eu sabia que este dia chegaria e teria que seguir em frente.
Hiç istemeyerek de olsa, bugün sizlere o günün, sonunda geldigini söylemek durumundayim.
É com pesar no coração que estou aqui para dizer... que esse dia chegou finalmente.
Bu acı günün sonunda geleceğini biliyordum.
Sabiamos que este triste dia iria chegar.