English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ G ] / Güzel

Güzel tradutor Português

207,993 parallel translation
Tam da küçük bir eve güzel bir peşinat verecek kadar.
Dava para a entrada para comprar uma casa.
Orası güzel bir yer.
Aí fica bem.
Çok güzel.
Tão belo.
Birlikte olmak demişken, şu gelen senin popoya hasta olan güzel hatun değil mi?
Por falar em ficar com alguém, não é com ela que estás gamado?
Güzel.
Encantador.
Güzel, çünkü programın önündeyiz.
Óptimo, porque estamos adiantados.
- Güzel ve yapışkan görünüyor.
Parece bom e pegajoso.
Sen de kesi hattının... -... üstüne güzel, ince bir tabaka sür.
Eu empurro as pontas, tu espalhas sobre o corte.
Ayrıca da Cabe'e güzel dumanlı bir çeşni katar. Sıcak.
E dar ao Cabe um aroma bom e esfumado.
- Ne güzel bir isim.
É um nome bonito.
Evlenmek için güzel bir yer olabilir.
Pode ser um bom local para fazer o casamento.
- Güzel. Tamam.
Está bem.
Benim kafam güzel!
Estou tonto!
Güzel.
- Ainda bem.
Tamam, çok güzel. Dediklerimi yap ve hızlı ol.
Faz o que eu disser e fá-lo depressa.
Ben de güzel bir fro-yo'yu herkes kadar severim ama Güney California zehirlenirken tatlı istemek biraz münasebetsizlik.
Adoro um bom iogurte como qualquer um, mas não é educado pedir sobremesa se a Califórnia vai ser envenenada. Não.
Güzel tişörtmüş dostum.
Esta sim é uma boa t-shirt.
Güzel araba senden, havalı bekar evi benden.
Tu tratas do carrão e eu do apartamento brutal.
Kendime güzel bir kadın bulmalı ve çıkıp dans etmeliyim.
Sabes o que eu devia fazer, Dave? Encontrar uma mulher bonita, e sair para dançar.
Evet. Eskiden Londra'da gittiğim benzer partilerle ilgili güzel anılarım var.
Tenho muitas boas memórias de festas iguais em Londres quando era criança.
Evde olmak çok güzel.
É bom estar em casa.
Orası yemyeşil ve çok güzel... ve birlikte oynayıp büyüyeceğin bir erkek kardeşin de var.
É verde e bonita e... Terias um irmão para brincar e crescerem juntos.
Bana çok güzel şiirler yazıyor.
Escreve-me poemas tão belos.
Ama elektrikli araç kullanman güzel.
Céus! Pare! Mas obrigado por ter um carro elétrico!
Güzel filan olduğunun farkındasın, değil mi?
Tu sabes que és bonita e tal, certo?
Kimberly, Wendy uzuvları koparılmış ve bağlantı yerleri evin köpekleri tarafından çiğnenmiş güzel ve nadide bir Barbie gibi.
Kimberly, a Wendy é como uma Barbie linda e rara à qual uns rapazes arrancaram os braços e as pernas e o cão da família está a roer os encaixes.
Güzel.
Porreiro.
Seni hayatta görmek çok güzel, eski dostum.
É bom ver-te vivo, meu velho amigo.
Güzel noktaya değindin.
De certeza...
Geri dönmek çok güzel yahu.
Sabe bem estar de volta.
Bu güzel bir şey değil mi?
Isso é uma coisa boa, certo?
İhtiyaç duyulunması güzel hissettiriyor.
É bom sermos necessitados.
- Güzel.
Óptimo.
Ajan Keen, bu çok güzel.
Agente Keen, isso é tão fixe.
Güzel kokuyor.
Cheira muito bom.
Belki de sağlıklı ve güzel bir hayat yaşayınca yas bu şekilde tutuluyordur.
Talvez seja assim o luto quando se vive uma vida plena e saudável.
Güzel.
Boa.
Evet, ağaçlar için güzel.
Sim é porreiro... para as árvores.
Güzel, sonra?
Bom... E em seguida?
Gerçekten seksi güzel ve zekisin.
És muito sexy... e bonita e esperta.
Güzel.
Bom!
Güzel bir şey.
Isto é bom.
Neden güzel biliyor musun?
É bom, sabes por quê?
Son uçuşumda gayet güzel sığmıştı.
No último voo a mala entrou. - Vou repetir :
Çok güzel.
- Que maravilha.
Ne güzel.
- Óptimo.
- Gördün işte, gayet güzel oluyor.
Vês?
Güzel konuşmaydı.
Foi bom conversar contigo.
Güzel.
Legal.
Güzel.
- Legal.
- Bu iyi, güzel.
- Isso é bom.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]