Haklıyım tradutor Português
1,693 parallel translation
Haklıyım, değil mi?
Estou certo, não estou?
Çünkü ben daha yaşIıyım, bu da ben hep haklıyım demek.
Porque sou o mais velho, ou seja, tenho sempre razão.
Haklıyım.
Tenho razão.
Ama haklıyım.
- Mas tenho razão.
Tabii ki haklıyım tatlım.
- Claro que tenho, querida.
Fakat tıbben ben haklıyım.
Mas eu estou certo sobre a medicina.
Haklıyım ama çok geç.
Certo, mas tardio.
Ama haklıyım.
Mas tenho razão.
Ve kesinlikle haklıyım sanki...
É óbvio que ele gosta dela, não é?
Tabii ki haklıyım.
Está bem.
Haklıyım!
Tenho direito.
Ya haklıyım ve o sorunun ne olduğunu biliyor ve bunu kabul edemeyecek kadar inatçı. Ya da ben haklıydım, ve bu Pickwick. Tedavi etkisini geç gösteriyor.
Tenho razão, e sabe o que se passa, mas é teimoso e não o admite, ou eu tinha razão, é Pickwick, e o tratamento teve um efeito tardio.
Ama kıskanmakta haklıyım çünkü başka erkeklerin küloduna dokunmasını istemiyorum.
Tenho direito a estar com ciúmes porque não quero que outros tipos toquem nas tuas cuecas.
Yani, bunu söylemekte haklıyım, değil mi?
Eu... Digo... estou certo em dizer isso, não?
Haklıyım biliyorsun! Evet haklıyım biliyorum, ve eğer bu...
Sabes que tenho razão e eu também sei!
Uyuşturucu testi isteme konusunda haklıyım.
- Tenho razão em querer um?
O kadar çok şey hakkında o kadar haklıyım ki, başını sallamaktan yorulursun.
Tenho razão sobre tantas coisas, que até ficas a bater mal.
- Haklıyım.
- Eu sei que tenho razão.
Kulağa haklıyım gibi gelmiyor mu?
Não foi assim?
Ya ben haklıyım, ya da bu test çok kötüye gitmek üzere.
Ou estou certo ou este exame está prestes a correr muito mal.
Haklıyım, değil mi?
Tenho razão, não tenho?
Haklıyım... falan.
Tenho razão... e isso.
Veya kurusıkı bir silahı. Haklımıyım?
Ou uma arma com pólvora seca.
Haklısın, 3 yıldır seks yapmamıştım, tamam mı?
Tens razão. Não fazia sexo há três anos.
Sanırım, belki Packey haklıydı - Belki Wallace o falcıyı öldürdü.
Se calhar o Packey tinha razão, se calhar foi o Wallace que matou a vidente.
Haklı mıyım?
- Sim.
- Emirlere karşı gelerek. Haklı mıyım?
Contra ordens, não tenho razão?
- Haklıyım.
Eu tenho razão.
- Haklıyım ama.
- Estou certo!
Tamam, haklısın. Kesinlikle yarım saat önceden orada olmalıyız.
Tens razão, é melhor chegarmos meia hora mais cedo.
Haklı mıyım?
Acertei? - Não!
- Haklı mıyım?
- Tenho?
Haklı mıyım, değil miyim?
Não tenho razão?
Hey, haklı mıyım?
Não tenho razão?
Eğer sıvı çekerseniz, haklıyım ve bir şey cevaplamadık demektir.
Se retirarem líquido, tenho razão e não avançámos nada.
- Haklıyım, değil mi? - Evet.
Tenho razão, certo?
Haklısın, o kadar dar kafalıyım ki beni haklı çıkarsın diye ölmesini umut ediyorum.
Pois, sou tão mesquinha que espero que ela morra para me darem razão.
Bilim manyağı arkadaşım şırıngadaki sıvıyı analiz etti ve haklıymışsın.
O meu cientista maluco analisou o que estava nesta seringa e tinhas razão.
Şuan ki halim ve sahip olduğum yetenekler için minnet duymalıyım, haklısın.
Devia estar agradecido por quem sou, pois, e pelas capacidades que tenho.
Everglades'te. ve düşündüm ki amaaan, madem buralara geldim, göğüslerimi de biraz büyüttürebilirim, haklı mıyım?
No Everglades. E quero estar bem, num lugar com tantos homens seria bom dar aos meus seios tamanhos maiores, certo?
Ayrıca o haklı, sınırları zorlamalıyız. Ah, Tanrım.
Ela tem razão, devíamos esticar a corda.
Ve Tom haklısın, sen bir ortaksın, sana ortağım gibi davranmaya başlamalıyım.
E, Tom. Tens razão. És um sócio.
Açık unutmuş olmalıyım. Haklısın.
- Devo-me ter esquecido de a trancar.
Ayrıca bir adamın sığır işinden yüksek kârlı bir seviyeye bir şeyler öğrenmeden geçmeyeceğini de biliyorum. Haklı mıyım? Risk sever biri olmadığınız belli.
Eu sei que você é novo no ramo de cassinos, mas escuta... eu também sei que um homem não sai de um rancho de gados para uma série de coisas boas na administração, sem... sem aprender uma coisa ou duas, estou certa?
Haklı mıyım, Jemaine?
Não é, Jemaine?
Dostum dockerlar, bir bir, yeni kariyerim için yardım ettiler. Kendini geliştirmek konusunda haklı olmalıyım, çünkü çok iyi hissediyordum.
Então, um a um, os meus colegas carregadores ajudaram-me a começar a minha nova carreira, e estava certo em pensar que ir para vendedor era uma coisa boa, porque sentia-me mesmo bem.
Bu konuda haklıyım.
Olha, eu estou certo acerca disto.
Bu çatının altındaki bir durum sanırım, haklı mıyım?
Uma situação sob este tecto, estou certa?
"Şehre yeni gelen oyuncu adayı bayanların" yanında oluyor, haklı mıyım?
Fica ao lado da ala das jovens actrizes recém-chegadas à cidade, certo?
Haklı mıyım?
Não é verdade?
* Bu yüzden ortağı ölmeliydi * * beni duydun, hedef uzun zamandan beri sendin * * haklı mıyım, haksız mıyım *
Ouviste-me, afinal tu eras o alvo Estou certo ou errado?
haklısın 4682
haklisin 34
haklı 645
haklısınız 730
haklıydım 99
haklıymış 45
haklı değil miyim 37
haklıydın 287
haklıydı 59
haklısın galiba 26
haklisin 34
haklı 645
haklısınız 730
haklıydım 99
haklıymış 45
haklı değil miyim 37
haklıydın 287
haklıydı 59
haklısın galiba 26