Küçük çocuk tradutor Português
1,808 parallel translation
Ama kalbi eksik olan küçük çocuk Abner Newsome ile dengini bulmuştu.
Mas conheceu um adversário à altura em Abner Newsome, o rapaz sem coração.
En küçük çocuk, Hayley gerçekten hasta.
A mais nova, a Hayley, está muito doente.
Küçük çocuk şeytan ve.
A criança é o diabo.
Küçük çocuk ve aydaki adam da
Ai ele é pequenino!
Küçük çocukların oyun oynadığını, yanda da çocuk olmayanların silahla oynadığını görmek tuhaf.
É estranho ver crianças pequenas a brincar, e, ao mesmo tempo crianças não tão pequenas, a brincar com armas, mesmo ao lado.
Küçük çocuk nerede?
Cadê o garoto?
Küçük çocuk korkuyordur ama babasına güvendiği için ne diyorsa yapar ve kollarına atlar.
O menino teve medo, mas confiou no pai, e fez o que ele disse e pulou para os seus braços.
Küçük çocuk ona güvenir ve atlar.
Então o menino confiou e saltou.
Seni küçük çocuk. Başını büyük bir derde soktun.
Meteste-te em sarilhos miúdo.
Artık o küçük çocuk değilsin, ha?
Já não és um rapazinho, eh?
Ya o küçük çocuk?
E o menino?
Peki sizce bu küçük çocuk ne yapıyor?
O que está o menino, ou menina, a fazer?
Didier'le film çeken küçük çocuk sen misin?
És o rapazinho que está a fazer o filme com o Didier?
Zavallı küçük çocuk.
Pobre rapaz.
Bana aptal küçük çocuk muamelesi yapıyorsunuz.
Tratam-me como se eu fosse um miúdo estúpido.
- Alt katta, yanında küçük bir çocuk vardı.
- Lá em baixo, com um rapaz pequeno.
Küçük bir çocuk mu?
Um rapazinho moreno?
Şimdi de yuvamıza küçük bir çocuk alıyoruz.
- Porreiro! Agora, temos uma pensão.
* O küçük bir çocuk, oyuncak değil sallama, sallama, bebeği sallama *
Ele é um menino, ele não é um brinquedinho. Não sacudas, sacudas, sacudas o bebé!
Küçük bir çocuk gibi davranmaya çalışıyordu.
Foi a julgamente enquanto menor!
Aynı şeyi catolik rahiplere yapmak istersen aralarına küçük bir çocuk atarım.
Só que atirei um rapazinho.
Küçük bir çocuk onca insanı doğradı.
Um rapazinho daqueles a matar todas aquelas pessoas.
Tabii ama artık küçük bir çocuk değilim.
Claro, mas não é que eu ainda seja um miúdo.
O hala küçük bir çocuk.
E ela ainda é apenas uma criança.
Bu esnada, uslu çocuk ol ve küçük ceylana uyku vaktini geçirtme.
Entretanto, tenta ser um bom menino e não mantenhas acordada a pequena gazela depois da hora de dormir.
Ama artık, küçük bir çocuk olmadığını, adam olduğunu kanıtlama zamanın.
Mas agora é a tua oportunidade de provares que és um homem, e não um miúdo.
Bu küçük kız, Loren, ikinci çocuk ve eğer bu tarikatın bir parçasıysa neden hala kurban edilmedi?
Esta menina, a Loren, é segunda filha e se faz parte deste culto, então, porque não foi ainda sacrificada?
- Ben, küçük düşürülmenin hem bir çocuk, hem de bir yetişkin için bile... kötü bir hoca olduğunu bilen biriyim.
Alguém que sabe ser a humilhação pobre mestre, para homens ou rapazes.
Ain'in Fransız bölgesi olan Isieux'daki küçük bir çocuk merkezi.
Um pequeno centro para crianças em Isieux na província Francesa de Ain.
Küçük bir çocuk varmış ve 14 üncü yaş gününde bir at hediye edilmiş.
Havia um rapazito que, ao completar 14 anos, recebeu um cavalo de prenda.
Küçük bir kasabanın ayak işlerine bakan bir çocuk. Dar görüşlü olmayalım.
Era roupa de um moço de recados duma pequena aldeia.
O daha küçük bir çocuk.
Ele é só um rapaz.
Vilnius yakınlarında küçük bir çiftliğe yerleştiler ve fabrika gibi çocuk yapmaya başladılar.
Mudaram-se para uma pequena quinta perto de Virna... e começaram a produzir filhos em série.
Küçük ve sümüklü bir çocuk olduğundan beri,
Desde que ele era um rapazinho traquinas,
Küçük bir çocuk havuza düşmüştü.
Um miudinho caiu numa piscina.
Ben küçük bir çocuk değilim.
Não sou um miudinho.
Sanırım o çok korkmuş küçük bir çocuk.
Eu acho que ele é um rapazinho que se assusta facilmente.
Ben, "Meri'nin Küçük Kuzusu." Kusmuk. Çığlık çığlığa otuz çocuk.
Eu, a Meridith mais nova, com mais 32 crianças, a gritar?
Hadi ama, o bozulmuş küçük bir çocuk.
Vá lá, ele é um pirralho mimado.
Baksana, sabırsızlıkla bekleyen küçük bir çocuk gibi.
Olhe para ele, parece um menino, mal pode esperar.
Küçük hain dedikleri çocuk sen misin?
Então, és tu o pequeno traidor, não és?
Bir kadın ve küçük bir çocuk söz konusu olduğunda karışık.
Não quando há uma mulher e uma criança envolvidos.
Çocuk da değilim, küçük kız da değilim.
Sou um homem!
Bir mecaz kullanmak istiyorum. Bu mecaz yeni bir yerde ve merakla dolu olmak. Bir de karikatür, küçük bir çocuk onun hayali, kaçışı.
Quero usar uma metáfora sobre estar num local novo, cheio de magia, e existe um desenho animado.
Bu film Nick Rubenstein Arthur Gatoff'un tapınağına bu öğleden sonra küçük bir şımarık çocuk gibi ikinci defa dalınca kayboldu.
O filme perdeu-se quando o Nick Rubenstein entrou adentro do templo do Arthur Gatoff, pela segunda vez, esta tarde, por ser um bebezinho mimado.
O sadece küçük bir çocuk.
Ela é apenas uma criança.
Küçük kız ölümün kıyısından döndü Çocuk Hastanesi cerrahlarına teşekkürler.
Uma rapariga tem a oportunidade de melhorar a sua vida graças ao Hospital para Crianças Doentes.
Astım nöbeti geçiren küçük bir çocuk.
Um rapazinho com um ataque de asma.
- Nesiniz siz, küçük bir çocuk mu?
- Não seja criança.
- Ne kadar küçük bir çocuk. Elleri de küçük.
Ele é muito pequeno e tem mãos pequenas.
Jordan, çocuk zaten tamponlarına karaoke yapıyor, küçük eşcinsel tabutuna son çiviyi de çakmalı mıyız?
Jordan, o rapaz já conhece de cor o anúncio dos teus tampões. Temos mesmo que pôr o último prego no seu pequeno caixão gay?
çocuklar 5285
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocuklara 23
çocukları severim 21
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocuklara 23
çocukları severim 21
çocukken 158
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar iyi mi 22
çocuklar nerede 87
çocuklarım var 24
çocuklarla evde 16
çocuk yok 22
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar iyi mi 22
çocuklar nerede 87
çocuklarım var 24
çocuklarla evde 16
çocuk yok 22
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47