Ne şanssızlık tradutor Português
38 parallel translation
Siyah bir kedi yolumu kesti, ne şanssızlık.
Um gato no caminho.
Ne şanssızlık.
Que pena.
Ne şanssızlık.
Não tivemos sorte.
Ne şanssızlık, çünkü savaş esiri oldunuz.
É uma pena, porque vocês são prisioneiros de guerra.
Sizin için ne şanssızlık.
Que infelicidade a sua.
Ne şanssızlık!
Raio de azar.
Ne şanssızlık!
Definitivamente...
- Evet. Ne şanssızlık.
Que azar.
Ne şanssızlık, değil mi?
Que azar!
Aman ne şanssızlık. Botswana'da insanlar ölüyor.
Isso é triste, mas há gente a morrer no Botswana.
Ne şanssızlık!
Olhem só a nossa sorte.
Ne şanssızlık.
- Que tristeza.
- Ne şanssızlık.
- Que chatice.
Ne şanssızlık.
Que fardo...
Ne şanssızlık.
Que azar.
- Kız. Yargıç Park'a düşmeniz ne şanssızlık değil mi?
Tiveram o azar de ficar com o Juiz Parks.
Aman Tanrım. Ne şanssızlık.
Meu Deus, que tragédia!
Ne şanssızlık ki, Jessica bir yerlerde başında külotlu çorapla bekliyor, dolayısıyla artık kavalyeye ihtiyacı yok.
Mas a Jessica anda por aí com uma meia-calça na cabeça e não irá precisar mais de acompanhante.
- Ne şanssızlık, Goody.
Que falta de sorte, Goody.
- Tanrım, ne şanssızlık.
Meu Deus, que hipóteses é que ela tinha?
Ne şanssızlık ama!
Isso é muito azar.
Ne şanssızlık.
Que bando de inúteis.
Oh, tatlım, ne büyük şanssızlık.
Carinho, é terrível.
Ne şanssızlık!
Tenho algo aqui.
Ne şanssızlık.
É uma pena.
- Bu ne şanssızlık.
- Vou ter um colapso.
Ne şanssızlık!
Que azar!
Ne gibi şanssızlık?
O quê? Má sorte?
Bu ne inanılmaz bir şanssızlık.
Mas que azar incrível!
Yerinin dar olması ne büyük şanssızlık.
Não tiveste sorte? Havia um espaço vazio.
Senin için şanssızlık ama kızım hamile. Ve sen o tetiği çekerken, tam o anda o hikayenin sonunu görmeyi ne kadar istediğimi farkettim.
Infelizmente para si, a minha filha está grávida e, mesmo antes de você puxar esse gatilho, percebi como gostaria de ver o fim desse acontecimento.
Ne büyük şanssızlık.
Que pena.
Bu şanssızlık değil de ne?
Não é azar?
Ne kadar büyük şanssızlık.
Que desgraça.
Marie'nin ölmesi ne büyük şanssızlık.
O falecimento da Marie... Mas que duro golpe, para uma família perfeita.
Ne şanssızlık, değil mi?
Boa noite, vá embora.