Ne şans ama tradutor Português
215 parallel translation
Ne şans ama.
Que sorte.
Ne şans ama!
Era o que faltava!
- Elveda güzel kızlar! - Ne şans ama!
Adeus Mimosas...
Ne şans ama, değil mi Fawlty?
- É preciso ter sorte, Fawlty.
Ne şans ama.
Não é possível ter mais sorte.
Ne şans ama. Sheila beni terk etti ve ben bir gezi kazandım.
- Minha irmã, tive azar, porque ganhei uma viagem, depois da Sheila me ter abandonado.
Ne şans ama!
Dawson... Que sorte!
- Ne şans ama!
Parece que nos estão a seguir.
Ne şans ama.
O meu dia de sorte!
Ne şans ama!
Oh, que sorte!
Ne şans ama.
Que boa sorte.
Ne şans ama!
Que sorte!
Ne şans ama?
- O que raio?
- Ne şans ama?
- Mas que raio?
Ne şans ama!
- Sim.
- Öyle mi? Ne şans! Çok iyi fikirlerim var, ama ifade edemiyorum.
Eu tenho ideias, não sei é desenvolvê-las.
Ama Rommel panzerlerini tam sizin söylediğiniz yere yollarsa şansımız ne olur efendim?
- Talvez. Mas quais seriam as possibilidades de Romper enviar uma divisão dele pelo sítio onde você disse?
Belki ama, ne kadar şansımız olabilir?
Talvez, mas que hipóteses teríamos?
Hoş bir kız, ama ne şans ki çok fazla konuşuyor.
É uma rapariga simpática, mas tem uma língua muito comprida.
Ne şans ama!
Seria ótimo!
Şansınızın ne olduğu konusunda yalan söyleyemem ama... Size acıyorum.
Não posso mentir sobre suas chances, mas... vocês têm meus pêsames.
Ama ona ne istediğini söyleme şansım olmadı.
Mas não pude dizer o que você queria.
Bende de ne şans var ama.
Que sorte eu tinha.
Ne aradığını biliyorum ama hiç şansın yok, tüm kutuları dün küçük Toby Whittislaw'a verdim.
Sei o que estás a procurar, Jane. Mas tiveste azar. O pequeno Toby Whittislaw esteve aqui ontem e já lhe dei tudo.
Bak, ne düşündüğünü biliyorum. Ama başka şansım yoktu.
Ouve, eu sei o que está a pensar, mas não tive alternativa.
Şirket. Ne şans ama!
A Corporação!
- Seni yenmek için hiç şansım olmayabilir ama dünyanın senin neyi temsil ettiğini ve aslında ne olduğunu öğrenmesini sağlayabilirim.
Talvez não tenha hipóteses de vencer mas, com um raio, todos ficarão a saber o que você representa.
Size şans dilemek isterdim ama siz onunla ne yapacağınızı bile bilmiyorsunuz.
Eu desejava-lhes sorte, mas não saberiam o que fazer com ela, se a tivessem.
Bunun için pek hevesli değilimdir ama canım ne zaman silahımı alıp çıkmak isterse Concrete, kendimi ispatlamam için bana bu şansı tanır.
Há animais por todo o lado. Modéstia à parte, sou um ás com a espingarda e Concrete dá-me todas as oportunidades para provar isso.
Zaten bizimkiler benim başaramıyacağımı umuyorlar. Ama bu o okula gitmem için tek şansım. Ne zaman...?
Não acho justo os meus pais só me darem uma hipótese, mas é boa, vou aproveitar.
Ne yaptığını biliyor ama şansını zorluyor.
Ele sabe o que faz, mas arrisca-se demasiado.
Ne parasından bahsediyorsunuz? Altın madeni buldunuz ; ama farkında değilsiniz! Büyük bir kariyer yapma şansınız var!
Mas vocês estão sentados sobre uma montanha de prata e não se dão conta!
Ve ona ne yaptığını bilmiyorum ama sana işi bitirme şansını vermeyeceğim.
Aquele é o cavalo da Xena. E eu não sei o que é que lhe fizeste, mas não te vou dar a oportunidade de acabares o trabalho.
Onlarla hoş olmayan tecrübeler yaşadığınızı anlıyorum, ama Crell'e gereken şansı verecek olursanız, onun ne kadar şefkatli ve arkadaş canlısı olduğunu göreceksiniz ki, bunun yanında hayatınızı kurtarmaya çabaladığından bahsetmiyorum bile.
Entendo que sua experiência com eles tenham sido desagradáveis, mas se der uma oportunidade ao Crell, creio que verás que é um homem agradável sem mencionar que é um gênio que tenta salvar sua vida.
Elbette erkekliğini göstermek yahut ne kadar havalı olduğunu kanıtlamak için bunu bir şans olarak düşünebilirsin. Ama bahsettiğimiz kişi Başkanımız.
Oh, claro, podem ver uma hipótese... para provar a vossa masculinidade ou para mostrar que são cool... mas este é o nosso Presidente.
Ama benim yanıldığımı ispatlama şansın hakkında ne düşünüyorsun?
Mas que tal uma oportunidade de me provares que estou errado?
Ama ne yazık ki, şansımız azalıyor her geçen saat...
Mas é triste ver as nossas hipóteses enfraquecer a cada momento.
Ama ne konuda şansın yok, söyleyeyim.
Eu digo-lhe o que não é ter sorte.
Ama ikinci bir şans için, ne kadar düşündüğümü bilemezsin.
Mas eu pensava, com qual frequência você consegue uma segunda hipótese.
- Hayır, ama Steven onların benden şüphelenmemelerini sağlayacak herhangi birşey yapmadı, yine de ne şans ki bazı önemli kişileri... tanıyorum.
- Não, não acham nada disso. Mas o Steven não fez nada para impedir que suspeitassem de mim. Felizmente, conheço umas pessoas.
Doktorun, şeyhi ne zaman muayene edeceğini bilmiyorduk ama bu, onu dışarı çıkartabilmek için tek şansımızdı.
Nós não sabíamos quando o médico examinaria o xeque... mas era a nossa única chance de eliminá-lo.
O gece Akademi ÖdüIIeri'ne gittiğimde... ... bir şansım oIduğunu, ama kazanmayacağımı sandım.
Fui para os Oscar naquela noite... achando que eu tinha hipóteses, mas que não ganharia.
Kendini ne kadar iyi idare ettiğini her şeyimi uyanıp seni gazete okurken görmek için verebileceğimi ama şimdi düşünüyorum da süpürgenden inip buraya ilk başladığında nasıl olduğunu hatırlamalı... ve Elliot'a bir şans vermelisin.
Como eu daria qualquer coisa só para acordar de manhã e ver-te ali a ler o jornal. Mas queria antes ver-te sair do teu pedestal por um segundo, e pedir-te para te recordares de como é que foi quando começaste aqui e dares uma oportunidade à Elliot, porque ela pode ser uma grande chata
Ama Mulder'ın şansı ne olursa olsun o mezarı açtırmama kararı yanlıştı.
Mas sejam quais forem as hipóteses do Mulder, a opção de não abrir aquela campa teria sido errada.
ama onlara bir şans vermek zorundasın. Ne kadar deli olursan ol. Her zaman seni elinde çevirebilecek biri vardır.
Você não pode terminar como um velho em um carro novo.
Ne olduğundan emin değilim, ama şans getiren birşeydi.
não sei bem o que é, mas boa sorte na mesma para isso.
- Yarı yarıya şansı varmış, ama başarsa bile konuşabilmesi ne kadar sürer bilmiyorlar.
Tem 50 % de possibilidades de sobreviver. Mesmo assim não sabemos quando falará.
Biliyorum, ama başka ne şansımız var?
Eu sei, mas que outra alternativa temos?
Sen ne dersin bilmiyorum, ama ben şansımı çölde denemek istiyorum.
Quanto a si, não sei, mas eu vou arriscar e enfrentar o deserto.
Ama kendine sor, Dozer olsaydı ve onu görmek için tek şansının girişi korumak olduğunu bilseydin sen ne yapardın?
Mas pensa lá, se fosse o Dozer e soubesses que só voltarias a vê-lo se defendesses o hangar que farias?
Ama tek bir aracın onların tüm savunma sistemlerine karşı ne şansı olabilir?
Mas que esperança tem uma única nave contra todo o sistema de defesa deles?
ne şans 59
ne şanssızlık 23
ne şanslısın 21
amazon 38
amalia 33
aman 633
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ne şanssızlık 23
ne şanslısın 21
amazon 38
amalia 33
aman 633
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
aman anne 20
aman be 76
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
ama neden ben 22
aman ya 22
ama o 292
ama bu 445
aman anne 20
aman be 76
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
ama neden ben 22
aman ya 22
ama o 292