Nın annesi tradutor Português
3,109 parallel translation
Çocuklarının annesi.
Eu sei. Ela é a mãe dos teus filhos.
Dört yıl önce yağmurlu bir akşamda....... Lv Xia'nın annesi o kavşaktaki bir araba kazasında ölmüş.
Há quatro anos atrás, numa noite de chuva, a mãe do Lv Xia's morreu num acidente de carro naquele cruzamento.
Emma'nın annesi Emma'yı evlatlık vermek için Ben'in babalık haklarını elinden almak istiyor.
A mãe da Emma quer dá-la para adopção e quer que o Ben renuncie aos seus direitos.
Elyda'nın annesi yine hasta.
A mãe da Elyda está outra vez doente.
- Juliette'i zehirleyen kadının annesi mi?
A mãe da mulher que envenenou Juliette?
Bu oğlanın annesi, eski kocasının suç girişimleri hakkında oldukça değerli bilgilere sahip ama kocasından ödü kopuyor ve bunda haklı da. Oğlunu geri alana kadar bize hiçbir şey söylemeyecektir ve ikisi de Amerika'da güvende olurlar.
A mãe do rapaz tinha informações valiosas sobre as actividades criminosas do ex-marido, mas ela está aterrorizada, e por isso não diz nada, enquanto ela e o filho não estiverem a salvo nos Estados Unidos.
Ayrıca Sabrina'nın annesi de bana yavaş yavaş ısınıyordu.
E a mãe da Sabrina parecia estar a gostar de mim.
Onun Sabrina'nın annesi olduğunu bilmiyordun ki.
Não sabias que era a mãe da Sabrina quando aconteceu.
Tricia Yamada'nın annesi.. Mike Acklin'nin de kardeşi buradalar.
A mãe de Tricia Yamada está aqui, assim como o irmão de Mike Acklin.
Sen Regina'nın annesi misin?
A Regina. É a mãe da Regina?
Hiddetinin kaynağının annesi değil de büyükannesi olduğunu bu noktada anladık.
Naquele momento percebemos que não era a mãe, mas a avó, que era o objecto da sua raiva.
Zola'nın annesi de babası da hayatta.
A Zola ainda tem os seus pais.
Charlotte, bu Amanda'nın annesi Kara Clarke.
Charlotte, esta e a mãe da Amanda, Kara Clarke.
Mike'ın annesi Adele'den gelmiş.
São da mãe do Mike, Adele.
Owen'ın annesi olmalısınız siz.
Deve ser a mãe do Owen.
Bence Owen'ın annesi ben değilim.
Eu não creio que seja mãe do Owen.
Gerzekler! Mars'ın Annesi'ne iyon topu mu atıyorsunuz?
A disparar um canhão de iões contra a futura Mãe de Marte?
Belki Spencer'ın annesi mahkeme kararını engelleyebilir.
Talvez a mãe da Spencer possa anular o mandado do tribunal.
Spencer'ın annesi ilgileniyor. Bana iyi olacağına dair güvence verdi.
A mãe da Spencer está a tratar disso e garantiu-me que vai ficar tudo bem.
Babası kılını kıpırdatmayınca annesi gizlice müzik çalışmasına izin vermiş.
Quando o pai dele não queria saber disso, a mãe dele secretamente deixava-o estudar música.
Bir eş ve güzel bir kızın annesi olarak hatırlanmak istedi.
Queria ser lembrada como... como esposa e mãe da sua filha linda.
Çocuklarımın annesi, hanımlar beyler.
A mãe dos meus filhos, senhoras e senhores.
Yılın annesi olacak kadar iyi değilim.
Não sou um bom exemplo de mãe.
Şimdi de en iyi arkadaşımın oğlunun annesi tekrar hastaneye düştü. Yani...
E a mãe do filho do meu melhor amigo voltou para o hospital.
Sam Dolan'ın annesi çevrimiçi bir destek grubundaysa intihar ettikten sonra birisi acısına ortak olmuştur.
Se a mãe de Sam Dolan estava num grupo de apoio online, talvez após se ter suicidado, alguém se tornou obcecado pela sua dor.
Ertesi sabah Robert'ın annesi kayıp ihbarında bulunmuş.
Na manhã seguinte, a mãe do Robert relatou o seu desaparecimento.
Casey McManus'ın annesi onu evlilik dışı peydahlamış.
A mãe de Casey McManus teve-o fora do casamento.
Anna Webster'ın annesi ise 2008'de kanserden ölmüş.
Anna Webster morreu de cancro em 2008.
Scott'un annesi geldiğinde içeri almalarını söyle.
Diz-lhes para deixarem a mãe do Scott entrar entrar assim que ela chegue.
Allison'ın annesi. Ve ben de ailsesini bir arada tutan kötü kalpli aile reisiyim.
E eu sou o patriarca de coração frio que mantem esta familia unida.
Abbott'un annesi bu apartmanın sahibi olarak görünüyor ama kadın altı ay önce ölmüş.
A mãe do Abbott está registada como proprietária do apartamento, mas ela morreu há seis meses.
- Evet ama kızın annesi öldü.
- Sim, e a mãe dela morreu!
Ne yaptın? Penceresine taş mı fırlattın? Annesi ve babası iyi geceler dileyene kadar yatağının altında mı saklandın?
Atiraste pedras na sua janela e escondeste-te debaixo da cama quando os pais dela foram dar-lhe as boas noite?
Korkarım oğlumun gözlerine ilk kez baktığım zaman. O anın mutluluğu benden... Tommy Lewis'in annesi ve babasının oğlunun nereye kaybolduğunu düşünceleriyle benden çalınacak.
Tenho medo de quando olhar nos olhos do meu filho pela primeira vez, a alegria deste momento ser tirada de mim pelos pensamentos do Tommy Lewis e os seus pais a imaginar que o seu filho desapareceu.
Yılın annesi miydin sen?
Foste a mãe do ano?
- Elbette duydum. Gerçek annesi olsaydım cevabını verirdim ama- -
Eu diria alguma coisa se fosse mãe de verdade dele.
Ayrılmışlar ve annesi kızı alacağını söylüyor.
Eles terminaram. E ela disse que ia levar a miudinha com ela.
Bayan Akmal'ın annesi onlarla yaşamaya geldi ve 104 yaşına kadar yaşadı.
A mãe da Sra. do Akmal veio morar com eles e viveu até aos 104.
Onu korumalıydık ama annesine karşı gelemeyeceğimi biliyordu ve annesi için en önemli kişi olmadığını da.
Nós devíamos... protegê-lo, mas ele sabia que eu... não podia enfrentar a mãe, e ele sabia que ela era incapaz de colocá-lo em primeiro lugar.
Leonard'ın annesi.
A mãe do Leonard.
Annesi söylediği için seninle oynuyordu. Ama şanslısın, sana özgü bir dürtü ile doğmuşsun.
Mas tu tens sorte, porque nasceste com o dom do impulso autêntico.
Paul'un annesi Portland'da yaşarken bu kliniği kullandığını onayladı.
A mãe do Paul confirmou que veio a esta clínica quando vivia em Portland.
Paul ve June Cogan. Colorado'lu çocuğun, James Cogan'ın annesi ve babası.
O Paul e a June Cogan eram os pais do Colorado Kid, o James Cogan.
Sarah'nın Colorado'lu çocuğun annesi olduğunu biliyorum.
Eu sei que a Sarah era a mãe do Colorado Kid.
Tyler'ın annesi neden o kadar şişman?
Porque é que a mãe do Tyler é tão gorda?
Aile doğal olarak bu durumdan rahatsız oldu. Talihsiz bir yüzleşmeyi önlemek için Sean'ın annesi onu, okuduğu özel İsviçre okulundan aldı ve babamın özel jetlerinden biriyle Amerika'ya götürdü.
A família, escusado dizer, ficou dececionada e, para evitar uma confrontação desagradável, a mãe do Sean, foi ela, tirou-o da escola privada na Suíça e fugiu com ele para a América num dos aviões particulares do meu pai.
- Annesi Dr. Higgins çocuk daha anne karnındayken genetiğini değiştirmeye çalıştığını söyledi.
A mãe dele, a Dra. Higgins, disse que tentou modificar os genes dele no útero.
Siz de Kevin'in annesi olmalısınız.
E a senhora deve ser a mãe do Kevin.
Annesi gibi davranın.
Seja sua mãe.
Ben Kara, Amanda'nın gerçek annesi.
Eu sou a Kara, a mãe da Amanda.
Babasının küçük bir tesisatçılık işi var annesi de okulda yemek dağıtıcı.
Ele tem um pequeno negócio de canalização e ela é cozinheira na escola.
nin annesi 42
nin annesiyim 16
annesi 120
annesini 19
annesi mi 18
annesi nerede 18
annesi öldü 18
nin arkadaşı 33
nın arkadaşı 19
nin arkadaşıyım 17
nin annesiyim 16
annesi 120
annesini 19
annesi mi 18
annesi nerede 18
annesi öldü 18
nin arkadaşı 33
nın arkadaşı 19
nin arkadaşıyım 17