O da ne öyle tradutor Português
487 parallel translation
- Joe, o da ne öyle?
- Joe, o que tem aí?
O da ne öyle?
O que tens aí, rapaz?
O da ne öyle?
Que raio é aquilo?
O da ne öyle, Ralph?
- O que é, Ralph?
O da ne öyle?
O que é isso?
- O da ne öyle?
O que tens aí?
O da ne öyle?
Que diabos foi isso?
Aman Allah'ım, o da ne öyle?
- Meu Deus, o que é isso? - Um dos bichos de estimação do Frank.
O da ne öyle?
Quem é aquele?
- O da ne öyle?
- Que merda é essa?
O da ne öyle...
Mas que...
Allah aşkına, o da ne öyle?
Que é isso?
Jenny, o bakış da ne öyle?
Jenny, porque estás com essa cara?
Genç efendimin ölümüyle ben ne kadar bedbaht olduysam bir gün onun da karısı olursa, o da kocasının ölümüyle o kadar bedbaht olsun. Evet, öyle olsun.
Que se tivesse esposa, a deixaria mais destruída por sua morte... do que eu ficaria... pela morte do meu jovem senhor... sim, a sua!
Öyle mi? O da ne demek?
- Que é isso de'bomba'?
Hey, File, gömleğinden sarkan şey ne öyle?
Hey, File, o que é isso pendurado da sua camisa?
Bu püskül ya da her ne ise, öyle görünüyor ki, bir kumaştan falan yırtılmış olabilir.
Esta borla, ou seja lá o que for, parece ter sido arrancada de um pano.
"Sanırım," diyor, "öyle ya da böyle, ne düşünürsek düşünelim,... bir şey değişmeyecek, belki de gösterişsiz bir mutluluk içinde oturuyoruzdur."
Eu acho. Em todo caso, nós não estamos preocupados de um jeito ou de outro com o que estamos pensando... sobre qualquer coisa em particular. Mas talvez nós nos sentamos em algum tipo de felicidade tranquila.
Dur bir dakika. O da ne öyle?
Espera um minuto.
Ama ona, devrim konusunda ne düşündüğünü sorarsanız devrim olmadığını ve her şeyin eskisi gibi olacağını söyleyecektir. - Keşke öyle olsa.
Mas se lhe perguntarem o que ele pensa da revolução, ele dirá que não há revolução alguma e que tudo continuará como dantes.
onu öyle severiz ki koşarak geri döneriz... o parayı verir, biz de düdüğü çalarız... şimdilik hoşçakal çok geçmeden döneriz... güle güle, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum güle güle diyorum, elveda değil... fazla oyalanmayın, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın hemen dönün... gidin, ama çabuk dönün gidin ve çok şeyle dönün... para dolu cüzdanlar getirin boş şeylerle uğraşmayın... işi çabuk bitirip hemen geri dönün dolgun cüzdanları alın, boşları değil... bugün zengin olalım, çabuk dönün... cebimize altın bir saat girecek saat başı bizi uyaracak...
gostamos tanto dele que voltaremos depressa ele paga ao gaiteiro e a música é nossa adeusinho, até mais ver, não nos vamos demorar adeusinho e não demorem já sinto saudades vossas como gosto de vocês digo adeusinho e não adeus não demorem, voltem depressa quero vê-los outra vez recordem esta canção e voltem depressa vão e voltem depressa voltem com os bolsos cheios carteiras recheadas, não queremos lixarada façam o trabalho depressa e tragam carteiras cheias enriqueçam esta tarde e voltem depressa temos um relógio de ouro que nos dá as horas certas
Her zaman ne yapılıyorsa ya da sen nasıl istiyorsan öyle olsun.
O que é costume e o que achares mais correcto.
O da ne demek öyle?
Que é que isso quer dizer?
Ve, bana öyle gelirdi, çatışmanın ortasındaysak ne olursa olsun, bir domuzu gözetler birden dışarı fırlar, tankı durduran büyük çekicin vidalarını gevşetir aniden saldırarak domuzun kafasına vurur onu geri sürükleyerek tankın yanında bulunan kapının önüne getirir su bidonlarını alıp ocağı yakar suyu kaynatır ve domuzu temizlerdi.
E se, mesmo estando no meio de um combate, independentemente do que estivesse acontecendo, se ele visse um porco, pegava o martelo das lagartas, e corria para o porco acertando-lhe na cabeça, arrastava-o e trazia para dentro pela porta lateral, pegava nos bujões da água, acendia o fogão, fervia a água, esfolava o porco e tínhamos costeletas deliciosas, a qualquer hora do dia ou da noite.
- Öyle değil mi? Kendini savunma dedikleri Amerikan geleneğine ne oldu?
E o velho costume americano da legítima defesa?
Son görüşmemizde... ahlaksızca onurumu lekelemiştiniz. Hem de öyle bir şekilde ve o derecede ki, bir centilmen bu acıya göğüs germişse... mutlaka onurunu temizlemesi gerekir. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin.
Da última vez que nos encontrámos... submeteste-me a injúria e vergonha tais... que homem algum pode de bom grado sofrer... sem exigir uma satisfação... por muito tempo que tenha decorrido.
Öyle mi? İstiridye sosuna ne yapılacağı kararını da beni veriyorum.
Significa que eu o tenho para fazer isto!
Eğer kaldıramayacak olursan bunu da anlarım. Ne zaman istersen, bugün yaptığın gibi sahneyi terk edebilirsin ama öyle birdenbire kalkıp gidemezsin. Şu an gidemezsin.
Se você não aguentar, pode deitar-se, como agora, mas o que não pode é largar tudo de repente.
- Kütüphanenin değerini izah edin... ne istiyorlarmış bir bakın... öyle şeyler işte.
Explique-lhes o valor da biblioteca e veja o que querem.
O ceketin içinde ne kadar da büyümüş gözüküyorsun. Öyle ama.
Oh, parece tão adulto nesse casaco novo.
Kodesten dışarıda ne arıyorsun sen, Dal? Öyle mi?
O que fazes fora da prisão, Dal?
Bu da ne demek oluyor? Öyle bir şey işte.
- O que quer isso dizer?
O zırıltı da ne öyle?
Que barulho horrível é esse que estás a fazer?
- Şu da ne öyle?
- O que é aquilo? - O quê?
Yarin ne olacaği o kadar da fark etmiyor çünkü insaniz. Öyle değil mi?
Não importa o que vai acontecer amanhã porque somos homens.
O aşağıdaki ışık da ne öyle?
Que luz é aquela ali ao fundo?
Sayın Hâkim, kızını öyle kaybetmenin ne demek olduğunu bir Leland bilir.
Excelência, sabe o que é perder uma filha da forma como o Leland perdeu.
O bakış da ne öyle?
O que vem a ser esse olhar?
Babam da ne iş yaptığımı ilk öğrendiğinde öyle demişti.
- Disse-o o meu pai, quando soube qual a minha profissão.
O surat da ne öyle?
Que cara é essa?
Bir yanım neyle karşılaşacağımdan ve karşılaştıktan sonra ne yapacağımdan korkuyor. Risklerin farkındayım, ya da öyle sanıyorum. Ama korkudan çok daha yoğun yaşadığım his onunla yüzleşme arzusuydu.
Parte de mim tinha medo do que iria encontrar e do faria quando lá chegasse. ou imaginava que conhecia. era o desejo de o confrontar.
- öyle gibi durmuyor - çok bilinenlerden değil 1796'da bir hafta kullandı Sardinya'lıları yenmeden önce fiyatı ne kadar?
- Não se parece nada com ele. - Não é o chapéu famoso. Ele usou este durante uma semana, em 1796.
Hep ne yapıyorsam onu yapacağım. Önceden hangi şekilde yapıyorduysam, şimdi de öyle yapacağım.
Estou a fazer o que faço, da forma como sempre fiz e sempre farei.
Sanık Trill, şu anki görünümü ne olursa olsun, gezegenimizde suç işlemiş bir Federasyon subayıydı ve şu anda öyle.
O Trill acusado, seja qual for o seu aspeto atual, era e é um oficial da Federação que cometeu crimes no nosso planeta.
Bu da öyle. Ne bulduğumu görene kadar bekle.
Espera até veres o que encontrei.
Ne komik, cinayeti araştırdığımızda o da önce öyle dedi.
Foi o que ele disse quando comecei a investigar sobre o crime.
Ama işbirliği yapmak istemezseniz... sizi hemen şimdi bu silahla öyle bir deşerim ki... bütün çeteniz kahvaltıda ne yediğinizi görür.
Mas se não quiser cooperar, faço-lhe já um buraco tão grande, com esta caçadeira, que todos verão o que comeu ao pequeno-almoço.
Öyle ki çoğunlukla olduğu gibi bu düşünceler hayatının dramında önemli bir yere sahip olacak Lyndon Kontesi'ne ilk görüşte tutulmasıyla aynı zamana denk gelmişti.
E, como acontece freqüentemente, estes pensamentos coincidiram com o ter visto pela primeira vez uma senhora que a partir de agora terá um papel considerável no drama da sua vida. A Condessa de Lyndon, Viscondessa Boulingham de Inglaterra
Ne yani? Onun aletini o kadar güzel yaladın ki, o da sana para saçmaya başladı, öyle mi?
Chupas-lhe tão bem a pila que ele começou a dar-te dinheiro, não é?
O surat da ne öyle?
Que cara é essa, meu? Isso é para mim?
Ben bu salak için çalışıyordum, öyle değil mi? O fahişeyi öldürmem için bana yüklü miktarda ödeme yapacağını söyledi... aynı zamanda sürtük kız arkadaşını da gözetleyecektim. Çünkü o sonucun ne olduğunu biliyor, ve kontrol dışındaydı.
Trabalho para este pulha que me paga para matar a prostituta, e matar ainda a cabra da namorada que sabe tudo, mas está descontrolada.
o da ne 669
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da yok 16
o da var 56
o da ne demek 78
o da iyi 30
o da burada 16
o da nedir 79
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da yok 16
o da var 56
o da ne demek 78
o da iyi 30
o da burada 16
o da nedir 79
o da dedi ki 42
o da beni seviyor 25
o da 410
o da bana 49
o da nesi 25
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o daha bir çocuk 37
o da kimdi 18
o da beni seviyor 25
o da 410
o da bana 49
o da nesi 25
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o daha bir çocuk 37
o da kimdi 18
o da doğru 23
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da neydi 223
o da nereden çıktı 18
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da neydi 223
o da nereden çıktı 18
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16