English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ S ] / Sen ve sen

Sen ve sen tradutor Português

62,058 parallel translation
Sen ve Raoul sevgili miydiniz?
O Lito e o Raoul eram amantes?
Sen ve hayali arkadaşların.
Tu e os teus amigos imaginários.
Ve sen de yok oluyorsun.
E tu também.
Ve sen onlarla bir daha görüşmedin mi?
E não te encontraste com eles outra vez?
Ben, sen ve Kibera'da yaşayanların elektriğe ve suya ödediğinizin çok cüzi bir miktarını ödüyorum.
Eu pago uma fração do que te custa a ti e a toda a gente em Kibera pagar água e eletricidade.
Ona, sen ve ben bir sikişebilir miyiz sorsana.
Pergunta-lhe se eu e tu podemos dar uma queca rápida.
Dün gece hakkında... Sana... İhtiyacım vardı ve sen oradaydın.
Na noite passada eu... precisei de ti e estiveste lá para mim.
Yardıma ihtiyacım var ve sen yardım edeceksin.
Eu preciso de ajuda e tens de me ajudar.
Peki Bayan Blue, eğer sen ve delikanlı birer kelle avcısı değilseniz, o şovu yapmak müthiş bir riskti.
Então, se a menina Blue e o seu rapaz não são caçadores, dar o espetáculo foi um risco terrível.
Ve sen de, seni çok sevdiği için korktuğunu biliyorsun.
E sabes que ele só se está a passar por te amar tanto.
Ama kaybettim ve sen buna üzüldün.
Mas perdi e tu ficaste triste.
Bir bakıma, sen ve kümen benim sayemde var.
De certa forma, tu e o teu grupo existem por minha causa.
Kendimi geçmişte yaptığım bir hata yüzünden şüpheyle felç etmektense konuya sen ve Sun gibi daha proaktif bir şekilde yaklaşacağım ve Rajan'a her şeyi söyleyeceğim.
Em vez de me deixar paralisar pela dúvida, um erro que cometi no passado, estou a pensar numa abordagem mais proativa, como tu e a Sun, e simplesmente contar tudo ao Rajan.
- Sen ve annen dikkatli olmalısınız.
- Tu e a tua senhora deviam ter cuidado.
Sen ve ben.
Eu e tu.
Bekleyelim ve görelim, sen ve Rajan çocuk yapmaya başlayinca ne düşüneceksin.
Bem, vamos esperar e ver o que pensas quando tu e o Rajan tiverem filhos.
Sen "iyi değil" diyorsan, bu, bir şeyler havaya uçacak ve insanlar ölecek demektir.
Quando dizes "não é bom" quer dizer que vão começar a explodir coisas e a morrer pessoas.
Sen ve Rajan arasinda her şey yolunda mi?
Está tudo bem entre ti e o Rajan?
Ürpertici bir eve giriyoruz ve sen adi Fisiltilar demek olan bir adamdan mi bahsediyorsun?
Vamos entrar numa casa sinistra e tu falas de um tipo chamado Whispers? A sério?
Sen ve Hernando.
És tu e o Hernando.
Ablana iftira attığını, babanı öldürenin sen olduğunu itiraf et, ve biz de gitmene izin verelim.
Confessa que incriminaste a tua irmã e assassinaste o teu pai, depois podes ir.
Sen ve ben gittikçe daha da yakınlaşıyoruz.
Eu e tu? Estamos cada vez mais próximos, Will.
Mandiba, sen ve benim gibi Kibera'dan değil.
O Mandiba não é de Kibera como tu e eu.
Ben o şirkette seninle evlenmeden önce ve sen savcı değilken de çalışıyordum.
Já lá trabalhava quando nos casámos...
Sen kapattın. Restoranı ve çiftliği.
- Fechaste o restaurante, a quinta.
Her neyse, sen diğer seçeneklere karşı açık fikirli ol ve yakında tekrar çalışmak için bir şey bulalım, tamam mı?
Bem, porque não mantém a mente aberta e arranjamos algo para trabalharmos juntos?
Sen ve takımdakiler haklısınız.
Tu e a equipa estavam certos.
Umarım sen ölürsün ve karın başkan olur.
Espero que morra e que ela se torne Presidente.
- Hey ne oldu Sen ve Jen?
O que houve contigo e com a Jen?
Oh, onlar zaten gitti. Artık sadece sen ve ben varız.
Somos só nós agora.
Ve sen de iş için en mükemmel kişi çıkıyorsun.
E acontece você ser o homem perfeito para o trabalho.
Sen kocası ve çocukları olan bir kadınsın.
Tu és uma mulher com marido e filhos.
Burası artık görkemli yeni bir dünya Alan ve sen de Hollywood'un en güçlü adamı olmak üzeresin.
É um admirável mundo novo, Alan, e está prestes a ser um dos homens mais poderosos de Hollywood.
Sen ve Sho çıkış noktalarını tarayıp her bir kompartmanı kilitleyin.
Tu e o Sho vão verificar os pólos, e fechar todos os compartimentos.
Yani hayatımızın en güzel yılı olması gerekiyor. Sen de hala lakros takımının kaptanısın ve bu yüzden...
Este deverá ser o melhor ano das nossas vidas e que tu ainda és o capitão da equipa.
Ve orada sevgide var. Ama açık konuşalım hayatım. Sen bir daha sevmektense kendini köprüden atmayı tercih edersin.
E sim, ela também está lá para o amor, mas, aqui para nós, querida, atiravas-te de uma ponte mas não amarias novamente.
Ama şu tek buluşmada öğrendim ki sen kendinden çok emin, bağımsız birisin ve bence bu harika bir şey.
Mas. Neste encontro aprendi que você é muito confiante e independente e eu acho que isso é realmente incrível.
Sen ve ben, güçsüz kişiler değiliz.
Nós não somos fracos você e eu.
Sen ve...
Você e
Sen, ben ve baban eskiden buraya gelir, kano kiralar ve Niagara Şelalesi'ne bakmaya giderdik.
Não. Nós costumavamos vir aqui com o papá para passear de canoa. E fomos ver as cataratas do Niágara.
Sen ve fahişe annen çenenizi kapatsanız iyi olur. Anladın mı beni?
A puta da tua mãe, e tu, deviam calar-se, estás a ouvir?
Sen, Casey ve De Lucca park yerinde birlikte?
Foi coincidência, que tu e ele tenham estacionado juntos?
Ama herhangi bir şekilde garipleşirse, daha doğrusu sen garipleşirsen kulaklığımı takıp bir podcast açacağım ve yemeğimi yiyeceğim.
Mas se isto se tornar estranho, ou seja, se você se tornar estranho, vou ouvir um podcast e apenas comer.
Ve işte burada devreye sen giriyorsun.
E é aqui que entra.
Sen ve Donny bundan çok daha iyisini hak ediyorsunuz.
Tu e o Donny merecem coisa melhor.
O zaman ben, Scott, Dave ve Rem, sen değil, Içeri gir ve rehineyi al.
Depois eu, o Scott, o Dave e o Rem, não tu, avançamos e resgatamos a refém.
- Sen radyoya mı bakıyorsun? Motoru çalıştırmak, izlemek ve öğrenmek.
- Tratas do rádio, manténs o motor ligado, observas e aprendes.
Fakat gerçekte ne oldu, sen bilirsin, Şarabında bir zehir mi tüketmiş? Sahip olduğu ve işlettiği özel askeri şirketin
Mas o que realmente aconteceu, para que saiba, é que ele consumiu um veneno no vinho, que a empresa militar privada dele desenvolveu como arma contra os seus inimigos, em todo o mundo, e que foi usado para matar o senador Wilkes.
Ve sen de daha iyisini hak ediyorsun.
E mereces melhor.
Ve açıkçası Frankie, sen biraz bayatladın.
Francamente, Frankie, estás a tornar-te chato.
Sen ve Lianne yola çıktınız mı?
Tu e a Lianne ainda estão na estrada?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]