English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ S ] / Silahı al

Silahı al tradutor Português

1,708 parallel translation
Silahı al!
Agarra a arma!
Silahı al
Toma.
Şimdi, silahı al.
Agora, pega na arma.
Bu silahı al.
Pega na arma.
Arka koltuktan silahı al!
A arma está no banco de trás.
Silahı al Max.
Vai buscar a arma, Max.
Silahı al. Gidelim hadi.
Pega na tua arma, vamos.
Silahı al!
Apanha a arma!
Silahı al!
Vai lá! ¡ Leva uma arma!
Silahı al ve kapıyı kolla.
Pega na 47 e vigia a porta.
Katerina, silahı al.
Katerina, toma a arma.
- Silahı al.
- Pega a arma.
JT, silahı al.
JT, pega na arma, meu.
Şu lanet silahı al.
Pega na maldita arma.
Silah kaçakçısının kokusunu alırım.
Reconheço um traficante de armas.
Uyuşturucu satıcısı komşunuzdan kurtulmak için,... hırdavatçı dükkanından silah kadar etkili şeyler alırım.
Para um trabalho como livrar-nos do traficante do lado, prefiro sempre a loja de ferragens em vez da arma.
O zaman bir silah alırım. Bu sonraki ikinci... ölüdür.
Depois terei uma arma, são mais dois... mortos
- Al şu lanet silahı!
- Tira-lhe a arma!
* "Silahı bırak, Cannoliyi al" * denildiğini duydum ama "Silahı bırak, mermileri al" denildiğini hiç duymadım.
Eu já ouvi a expressão "deixar a arma e levar as cápsulas" mas nunca ouvi "deixar a arma e levar as balas"
Cinayet silahını neden bir olay yerinden alıp, onunla bir günden fazla dolaşıp, tekrar birini öldürmekte kullanıp, sonra da arkasında bırakasın ki?
Por que tirar a arma do crime de uma cena, andar com ela por aí mais de um dia, usá-la para matar novamente, mas, desta vez, deixá-la para trás?
- Al şu silahı.
- Segura aqui.
Al şu silahı.
Pegue esta pistola.
Şu anda silahımı alıp, seni vurmalıyım.
Devia sacar a minha arma dar-lhe um tiro.
Silahını al ve ona yardımcı ol.
Pega na arma e apoia-o.
Bak, silah zulalarını ele geçireceğiz ve sen de delilini alıcaksın.
Vamos encontrar o esconderijo deles. Terá as suas provas.
Al sana şiddet! - Carter, indir silahını.
- Baixa a arma Carter.
- Tucker, silahını al.
- Tucker, tira-lhe a arma.
Sonra ortağımın parayı alıp kaçtığını gördüm. Silah elimdeydi.
Depois vi o meu parceiro a correr com o dinheiro, e a arma estava na minha mão.
SİLAH AL
ARRANJAR UMA ARMA
Polisin silahını al.
Pega na arma do polícia.
Öldürücü mikroplarla dolu bir postal aracını kıyamet gününden önce.. .. yok edeceğim ya da terörist bir grubun.. .. ellerine silah alıp tüm dünyayı yok etmelerinden önce.
Tive que destruir uma carrinha cheia de micróbios letais antes que um culto ou um grupo terrorista os agarrasseme destruíssem o mundo.
Silahını alın!
Desarmem-no!
Yön belirleme alıcısı sinyal gönderiyor, silah hedefi bulup kilitleniyor, devre tamamlanıyor. Heder bulundu.
O sensor de correcção de rumo envia um sinal... a arma encontra-o, o circuito fecha-se, o destino exacto.
Telefonun silahı ateşlemek için kullanıldıysa tetik mekanizmasındaki kablosuz alıcıyla bağlantısı vardır.
Se seu telefone foi usado para disparar a arma, ainda está à procura do receptor sem fios que activa o mecanismo de gatilho.
Hong Kong pasaportu ama silah ruhsatı Tokyo'dan alınmış.
Passaporte de Hong-Kong. E licença de porte de arma emitida em Tóquio.
Bu da, eline bir çekiç al ve bir ses duyana kadar tam dizinin üzerine indir demek oluyor ve o ses de aynen patlayan bir silah sesine benzer -
Isso significa que agarras num martelo e dá-lhe entre os joelhos até ouvires um som... E o som é igual a uma pistola : "crak".
Al şu silahı ve ikimizi de öldür.
Pega nessa pistola. Tu ao matares-me, matas a ele.
Silahını ve rozetini alın.
Tirem-lhe a arma e o distintivo.
Kermit'in silahını al!
Agarra na espingarda do Kermit!
Onlar için silah alıyorum, tabii onlarda bana iyilik borçlu, Komutan.
Isso porque lhes comprei muitas armas sempre que precisaram. Posso muito bem pedir-lhes um favor de tempos a tempos. Não é, meu Comandante?
Eline silah alıp oraya gidemezsin.
Não pode ir lá de armas na mão.
Başpiskopos'tan alınan mermi benim silahımdan ateşlendi, ama olaydan bir hafta önce atış talimindeyken.
A bala que tiraram do Arcebispo, foi disparada do meu rifle, uma semana antes, para um guisado.
Vahşi Batı'da değiliz. Eline bir silah alıp sokakları kötülerden temizleyemezsin.
Não é o Oeste Selvagem, onde se pode limpar as ruas com armas.
Çavuş, silahımı alıp bana bir kalem verin. Sen ateş et, ben de yazayım.
Sargento, segure minha arma e me dê uma caneta.
Kalemle nişan alıp, onu düşmanlarımıza karşı bir silah olarak kullanabilir miydin?
Podias aprender a fazer pontaria e usar isso como arma contra os teus inimigos?
Gerilla savaşında uzman olan, her türlü silah, bıçak ve ellerini çok iyi kullanan, doğa şartlarına ve acıya dayanıklı vahşi doğada hayatta kalmak için eğitilmiş bir keçinin bile midesini kaldıracak şeyleri yemeye alışmış birisiyle karşı karşıya kaldığınızı kabullenmek istemiyorsunuz.
Não quer aceitar o facto que está a lidar com um perito no combate guerrilheiro, com um homem que é o melhor com armas, com facas e com as próprias mãos. Um homem que foi treinado para ignorar a dor, ignorar o clima, para viver da natureza, para comer coisas que fariam um bode vomitar.
Bu silahı çıkartıp, şu bölmeye koyacağım ve sen de onu alıp kendi beynini uçuracaksın.
Sylar. Vou passar-te esta arma e vais estourar os miolos.
Babanın her şeyini alıp silah programına dahil edişini hatırlıyor musun?
Lembras-te quando o teu pai agarrou na tua investigação e a meteu no seu programa de armamento?
Silahını alın!
Afasta a arma.
O zaman, silahımı ondan al.
Então, tira-lhe a minha arma.
Bak, iri yarı, dağ gibi bir beyaz herif birden ortaya çıktı kung fu hareketleriyle bizi dövdü ve onun silahını alıp kulağını vurdu.
Um tipo grande, branquela, alto como a merda, saiu do nada e deu-nos uma coça com umas merdas de kung-fu. Arrancou-Ihe a orelha com um tiro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]