English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ S ] / Sıze

Sıze tradutor Português

94 parallel translation
İki profesyonel katil küçük bir kasabaya geliyor ve bir benzin istasyonu çalışanını vuruyor, sıradan birini.
Dois assassinos profissionais aparecem numa pequena cidade e acabam com um empregado de uma estação de serviço, um Zé ninguém.
Geçmişi eskiye dayanan bir çiftçi soyundan geliyorum sıradan biri değilim.
Venho de uma antiga família de lavradores... e eu não sou um zé ninguém.
Bu sizin sorununuz. Herkesle aynı kafa yapısında değilim.
É esse o nosso problema... não posso confrontar-me com um "zé-ninguém".
yani Apollo Creed 1 Ocak'da sıradan yerel bir boksöre fırsat verecek.
Então o apollo Creed, no 1º de Janeiro, dá uma oportunidade a um zé-ninguém.
ya bilge bir kişisindir ya da sıradan bir "ademoğlu"
Ou é um tipo com classe ou é um Zé-ninguém como todos os outros palermas.
Benim için sen sıradan bir "ademoğlusun", o kadar. Hayır.
Tanto quanto sei, podia ser o Zé-ninguém.
Fidelio... okuma yazma bilmeyen bir insan, hayatını sıradan bir "ademoğlu" olarak geçirir, inan bana.
Fidelio... um homem que não sabe ler nem escrever passa o resto da vida a ser um Zé-ninguém, acredita em mim.
Benim gibi sıradan bir adam, buralarda nerede eğlenebilir merak ediyorum.
Onde é que um zé ninguém como eu... se consegue divertir?
Birden helâya kaybolması dışında bir farkı yok.
Não há nada de errado excepto que ela continua a desaparecer para o zé penico.
Sıradan bir insanım artık.
Sou um zé ninguém.
Artık sıradan bir vatandaşım.
Agora sou só o Zé Povinho.
Bir hödük tarafından reddedilme hastalığına yakalanmış.
A honra de uma dama enxovalhada pela rejeição de um zé-ninguém.
Yani bu şekilde kimliği belirsiz kişiye Juan Doe adını vererek onun İspanyol olduğunu mu belirtmeye çalışıyorsunuz?
O nome dele é Juan-Ninguém? É a sua maneira de sugerir que esse Zé-Ninguém, essa pessoa não-identificada, é de origem espanhola?
Yalan söylemez! Sıradan bir insandı.
Era um zé-ninguém Um zero rematado
Küçük çapta bahisçinin peşindesiniz morfin akışını artırdığı için doktor kovuşturuyorsunuz.
Vão atrás de um zé-ninguém, processam um médico por aumentar uma dose de morfina...
Ya burada komadaki John DoeJersey pezevengi gibi sırtüstü uzanırız...
Podemos todos relaxar como o Zé-Ninguém de Jersey...
O ağzında altın bir kaşık olan bir kontes... bense sıradan, dürüst Joe.
Ela, uma condessa, nasceu num berço de ouro, e eu, que não passo de um Zé-ninguém.
Onun ölümü karşısında bu kadar metanetli olmak zorunda değilsin.
Ouve, não tens que ser o Zé Estóico sobre a morte dele.
Sıradan biryurttaşsın.
É um Zé Ninguém.
Başına gelen büyük şanssızlıklara rağmen bu küçük, sıradan adam daima hayata olumlu bakışını koruyarak bizlere şunu öğretti :
O zé-ninguém, a pessoa comum que passou por enormes adversidades mas que manteve o seu optimismo quanto á vida ensinando-nos que...
Geleli bir hafta olmadı, adsız birini yakalamış.
Ele ainda não está aqui há uma semana, e já arranjou um Zé Ninguém.
Benim gibi biri var mı diye hep merak ederdim ve sen çıktın Jimmy Kırık Mısır, çiftlikten taze çıkma.
Sempre me perguntei se haveria mais alguém como eu, e és logo tu, o Zé Pacóvio, acabadinho de sair da quinta.
Hukuken, sıkıyönetim ilan ettim ve bu durumda sen bir hiçsin.
Legalmente, decretei lei marcial, o que faz de si um zé-ninguém.
Iki bulundu, benim çocuklar iki ile gelmiş John Doe yanı sıra.
Além do Zé-Ninguém que encontraram, os meus homens encontraram mais dois.
Onun gibi bir kadın senin gibi bir sıçanla nedensiz yere birlikte olur mu sanıyorsun?
O que te faz pensar que alguém como ela teria algo que ver com um zé-ninguém como tu sem ter uma razão?
Korkarım John Doe'nun ölümüne ilaç karışmış olabilir.
Receio que haja drogas envolvidas na morte do nosso Zé Ninguém.
CIA'de aynı eski, sıkıcı işte çalışıyorum.
E voltei a ser um zé-ninguém, com o mesmo emprego chato na CIA.
- Küreği uzatır mısın, Ze-kelime Jim?
Podes passar-me o remo, Palavra "N" Jim?
Geçen haftadan beri Jeffersonian'daymış ve John Doe olarak biliniyormuş.
Ele tem sido um "Zé-ninguém" aqui no Jeffersonian desde a semana passada.
Sıkıcı, korunmasız biri olduğumu düşünüyorsun.
que me achas um zé-ninguém aborrecido e protegido.
Yıldızlarla, sıradan insanları birbirinden ayıran ince kırmızı hattın ötesine geçebilmek için, ünlü biri olman gerekir.
Ultrapassar a corda vermelha que separa um "Zé Ninguén", das estrelas. Tinhas de ser famoso.
Sırf onlara daha yakın olabilmek için Londra'nın bu en pahalı otelinde, sıradan insanların oda tutamayacağından emin olmanın kendilerine verdiği güvenle, tüm birinci sınıf oyuncular burada keyiflerine bakar.
Aqui os VIP's podiam finalmente relaxar. Com a garantia que nenhum "Zé Ninguém", iria alugar um quarto num dos mais caros hotéis de Londres, só para estar perto deles.
Sıradan insanlar, bu dünyanın dışında oldukları için bizi okur.
O "Zé Ninguém" lê-nos porque... não chegaram até lá.
Başarısız ezik, yani bir hiç, bir hiç kimse.
um perdedor, um zero, um zé ninguém.
Aşağılık olmaktan sıkıldım.
E eu estou cansado de ser um zé ninguém.
O zaman araba sürdük kilometrelerce, kamışımıza su yürüyünce.
Então, percorremos muito metro para espetarmos o Zé Alberto.
Hastane kayıtlarında kimliği yazmıyor. Masada kalmış.
Entrou como um "Zé Ninguém", e morreu na cirurgia.
Sıradan bir vatandaşın malını çalmıyoruz.
Não estamos a roubar um "Zé" qualquer.
Yogi, orada mısın?
Zé Colmeia, estás aí?
Ayı Yogi, Kuzey Amerika ve Alaska'da sıkça rastlanan bir boz ayı türü.
Zé Colmeia, um urso castanho comum na América do Norte e no Alasca.
- Sıkı tutun, Yogi.
- Aguenta, Zé Colmeia!
Yogi, beynini iyilik yapmak için kullanmalısın.
Zé Colmeia, tens de usar a tua inteligência para o bem.
Bu kez haklısın, Yogi.
Tens razão, Zé Colmeia.
Sıkı tutunsan iyi olur, Yogi.
É melhor agarrares-te, Zé Colmeia.
Yanılmışım, Yogi.
Eu estava enganado, Zé Colmeia.
Sonra da kalkmış bana bir hiç olduğumu mu söylüyorsun?
E ainda te atreves a dizer que sou um zé-ninguém?
Yani sence o kadar özelsin ki benim gibi sıradan birinin, yerinde olmanın ne zor olduğunu anlaması mümkün değil, öyle mi?
Então, julgas-te tão especial que uma zé-ninguém como eu não compreenderia quão difícil é ser quem és?
Bir kaç hasta..... devamlı olarak bu ot karışımını kullanmakta, sadece içlerinde biri maktûlün tanımına uyuyor.
Vários dos pacientes compravam frequentemente quer marijuana e Salvia, mas um em especial encaixa na descrição do nosso Zé Ninguém.
Devletin parası bitti ve bunun acısı da benim gibi sade vatandaştan çıkarmak için saçma sapan yasalar çıkardı.
O governo ficou sem dinheiro, por isso aprovaram um monte de leis idiotas para roubar ao Zé Povinho.
Ben bu sıradan kraliyet işlerine bakarım sen de bir günlüğüne normal birisi olabilirsin.
Eu poderia assumir a monotonia das coisas reais, e você poderia ser um simples Zé-ninguém por um dia.
Sen sıradan bir vatandaşsın. Sana özel güçler kazandıran bir obje buluyorsun.
Você é um Zé Ninguém e encontrar um artefato..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]