Unuttu tradutor Português
876 parallel translation
O şimdi mutlu ve sizin varlığınızı bile unuttu.
Ela está feliz e esqueceu-se que você já alguma vez existiu.
Diğer elindeki baltayı kullanmak istedi, ama sonra hangi elinde ne olduğunu unuttu.
Queria usar o machado que tinha na outra mão, mas baralhou-se.
Sana söyledim, Ahmad seni unuttu.
Eu digo-te, Ahmad te esqueceu.
Kuzey ve Güney düşmanlıklarını unuttu.
O Norte e o Sul esqueceram as dificuldades.
Shawn Regan'la ilgili ne unuttu sizce?
Que esqueceu sobre o Shawn Regan?
- Belki Bay Dowd onu unuttu.
Talvez o Sr. Dowd o tenha deixado aqui.
- Hayır, bekle! Tina şapkasını unuttu!
- Vamos, depressa.
Hayashi-san eve giderken kapıyı kilitlemeyi unuttu mu?
Hayashi-San esqueceu-se de trancar quando foi para casa?
Bay bana yarım kron verdi, üstünü almayı unuttu.
"O senhor deu-me meia coroa e esquecia-se do troco."
O, Aline de Gavrillac ile tanıştığını çoktan unuttu.
Ele já esqueceu que conheceu Aline de Gavrillac.
Geçen gece, evlilik yıl dönümümüzü bile unuttu.
Engracado... Há duas noites, até se esqueceu do nosso aniversário.
Birisi diğerine söylemeyi unuttu.
Conhece o exército. Alguém não o informou.
Çünkü onlar özgür olmayı unuttu.
Porque se esqueceram do que é ser livre.
- Oğlum küreğini unuttu.
- O meu filho esqueceu-se do remo.
Ama nedense hanımefendi bunu unuttu.
Maravilhado estou que Sua Graça a tenha deixado fora.
- Ama Krell bir şeyi unuttu.
- Mas os Krell esqueceram uma coisa.
Ama senin gibi Krell halkı da ölümcül bir tehlikeyi unuttu.
Tal como o senhor, os Krell esqueceram um perigo mortal.
Annem unuttu mu? Bir köleyi ancak Firavun özgür kılabilir.
A minha mãe esquece-se que apenas o Faraó pode libertar um escravo.
Oh, eminim Bay Campbell onu uzun zaman önce tamamen unuttu.
De certeza que o Sr. Campbell esqueceu isso há muito tempo.
Fakat çok önceydi ve nasıl olduğunu unuttu.
Sim, mas há muito tempo. Já se esqueceu que não gostava.
İlk olarak, doğum günümü kutlamayı unuttu.
Para começar, esqueceu-se de dizer : "Feliz Aniversário."
Bir kez, işini unuttu diye azarladım.
Uma vez censurei-o por isso.
Ve Karen, hayatı severdi ve onu bir alev gibi saf yaşardı. Tanrı onu neden unuttu öyleyse?
E Karen, que amou a vida... e viveu pura como uma chama, porque Deus a esqueceu?
Kendi lisanını unuttu.
Já não sabe a nossa língua.
Ama Simone hepsini unuttu ve kendi sonunu hazırladı kendi kötü sonunu.
E sem se esquecerem dos seus próprios deveres. Mas o Simone esqueceu-se disso. Assim, acabou deste modo.
Köpekleri unuttu.
Esqueceste-te dos cães.
Buraya niçin geldiğimizi unuttu.
Esqueceu-se do que viemos cá fazer.
İngilizce'yi unuttu.
Já não sabe falar inglês.
Jim pijamanın rolü ne olacak diye merak etti. Sonra unuttu gitti. Gezmeye gittiler.
Jim perguntou a si mesmo para que seria o pijama e depois esqueceu o assunto.
Buraya hanımlar pek gelmez. O yüzden Charlie bardak getirmeyi unuttu.
Não recebem muitas senhoras aqui, é por isso que o Charlie se esqueceu de trazer o copo.
Oh, çoktan unuttu bile.
Ah, ele já se esqueceu disso.
McLintock unuttu mu?
O Grande McLintock Esqueceu?
Bize söylemeyi unuttu.
Esqueceu-se de nos dizer.
- Bisikletini mi unuttu? - Cavor nerede?
- Esqueceu a bicicleta de novo?
Sanırım sonra ütü yaptı ve kapatmayı unuttu.
Acho que passou a roupa depois e esqueceu - se de desligar o ferro.
Tom Morrison, bir dakika olsun iki oğlunu öldürdüğünü unuttu mu sanıyorsun?
Por acaso achas que o Tom Morrison já se esqueceu que lhe mataste os dois filhos.
Nejim, onu Jena'yı taklit etmesi için aldı ama işinin bir kısmının öldürülmek olduğunu söylemeyi unuttu.
Nejim contratou-o para se passar por Jena. Apenas esqueceu de dizer que parte do trabalho era ser morto.
Önce bir iddiada bulundu sonra unuttu, sonra başka bir şey söyledi.
Alegava uma coisa, esquecia-se, e alegava outra coisa.
Hangi trenle geleceğini söylemeyi unuttu.
Esqueceu de nos dizer em que trem.
Ben... Galiba imzaladığını unuttu.
Eu... acho que ele se esqueceu que tinha assinado.
- İmzaladığını unuttu.
Ele esqueceu-se que tinha assinado.
Ama sadece, üstüne ne yazdırmak istediğini söylemeyi unuttu.
Mas parece que se esqueceu de dizer o que queria escrito.
Külkedisi balodan o kadar aceleyle ayrıldı ki, cam gözünü unuttu...
A Gata Borralheira saiu do baile täo à pressa, que se esqueceu do olho...
Madam bu gece için ortak olduğumuzu unuttu sanırım.
A senhora esqueceu-se de que combinámos ser parceiros esta noite.
Bir gece perdesini kapatmayı unuttu.
Uma noite, esqueceu-se de fechar as persianas.
- Hanımefendi olabilmekle o kadar meşguldü ki eş olmayı unuttu.
Estava tão ocupada em ser uma dama, que esqueceu de ser mulher.
Simon, garsonu aşağılaması gerektiğini unuttu.
À frente, vai o Simon, que deveria insultar o empregado e esqueceu-se.
İkimizi de unuttu.
Esqueceu-nos a ambas.
Bütün parayı unuttu.
Todo o dinheiro.
Ayakkabılarını unuttu.
Esqueceria suas luvas.
Çıldırmıştı ve unuttu gitti.
Estava perturbada e esqueceu-se.