English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Y ] / Yemekte

Yemekte tradutor Português

2,226 parallel translation
Peki yemekte ne oldu?
- O que aconteceu ao jantar?
Geçen akşam yemekte, bana söylediklerini yaptım. Her şeyi yavaştan aldım, mesafemi korudum ve iki şişe şarap sonra, arabamda sevişiyorduk. Şarap mı?
Ontem à noite, ao jantar, fiz o que me disseste, fui bem devagar, mantive a distância e, duas garrafas de vinho mais tarde, estávamos a curtir no meu carro.
Dün geceki yemekte konuştuğunu duydum.
Ouvi-a a falar ao jantar ontem á noite.
Muhtemelen yemekte bira içmeye son vereceğim Pardon.
Acabarei provavelmente a beber cerveja com o jantar.
Yalnızca... Bu akşam yemekte anlatabilirim.
Ia contar-lhe hoje ao jantar.
Ve şimdiye kadar da o yemekte neler olduğuna dair gerçekleri hiç kimseye anlatmamıştım.
E até agora, nunca contei a verdade sobre o que aconteceu naquele jantar.
Akşam yemekte görüşürüz.
Vejo-te no jantar hoje a noite.
Yemekte kendimden çok bahsediyorum.
Falo demais ao jantar.
Tommy yemekte olacak mı?
O Tommy estará no jantar?
- Yemekte görüşürüz, tamam mı?
- Vemo-nos ao jantar, está bem?
Yemekte yanıma otur.
Senta-te ao meu lado no velório.
Yemekte ne var?
O que é o jantar?
Geçen gece, yemekte beni öptü ve masumane bir öpücük değildi.
Na noite passada, durante o jantar, ela beijou-me e foi tudo menos inocente, e claro que parei de seguida.
Bu gece yemekte konuşmaya ne dersin?
O que pensa de jantarmos hoje?
Bu gece, yemekte.
Logo à noite, então, ao jantar.
Asıl soru, yemekte ne yiyeceğimiz?
A questão é, o que vamos ter para o jantar?
Yemekte ne olduğuna baktım.
Eu queria ver o que era o jantar.
Yemekte oldumu dayanamam.
Não temos dinheiro para isso.
Yemekte yardım ediyordu.
Ela ajudava-nos a fazer o jantar.
Tamam, yemekte konuşuruz.
Bom, conversamos no jantar.
Yemekte oku.
Leia durante o almoço.
Çok güzeller! Umarım kızmazsın ama onları dünkü yemekte, arkadaşım Maurice Fuhrman'a gösterdim.
E espero que não te vá incomodar... mas eu mostrei-as ao meu amigo Maurice Fuhrman... num jantar que tive aqui certa noite.
Bazıları bu suyu içmek için, yemekte ve çamaşır yıkamak için kullanıyor.
Alguns deles costumavam beber, cozinhar, lavar roupas.
"Hey, naber?" "İyi işte ya" "Yemekte ne var?" gibi.
- "Olá, como vai isso?" - "Bem, na boa." "O que há para jantar?"
Daniel, başarını yemekte kutlayabiliriz diye düşündüm.
Daniel, pensei em comemorar o seu feito com um almoço.
Afedersiniz. Yemekte görüşürüz.
Vêmo-nos ao jantar.
Dünkü yemekte iyice samimileştik sanıyordum.
Sim, pensei que nos tinhamos ligado mesmo ontem ao jantar.
Bu işten sen sorumlusun. - Yemekte ne var?
Sage, vem cá, tu é que vais tratar disto.
- Seni eve bırakayım sonra yemekte görüşürüz, tamam mı?
Posso deixar-te em casa e depois vemo-nos ao jantar?
Yemekte.
Ceando.
Yemekte mi?
Ceando!
Nerede yemekte?
Onde?
Farklılıkları bir yemekte halletmek her zaman daha kolaydır.
É sempre mais fácil resolver as diferenças a apreciar uma boa refeição.
Eğer dün akşam yemekte enfes bir Şili usulü levrek yediğimi söyleseydim "bu konuda ne hissediyorsun?" der miydin?
Se eu tivesse dito que tinha comido um robalo chileno delicioso no jantar de ontem, diria "e como se sente em relação a isso?"
Yemekte ne vardı?
O que há para o jantar?
Ve Lizzie seninle yemekte biraz daha konuşuruz.
Lizzie, porque não vamos almoçar para conversarmos melhor? É uma ideia excelente.
Bebeğim, yemekte konuşalım bunu.
Amor, vamos jantar fora e falamos sobre isso.
Ee yemekte ne var?
O que temos para o jantar?
İçtiğimiz suda, yediğimiz yemekte.
A água que bebemos, os alimentos que comemos.
Geç saate kadar çalışmıştım ve yemekte yememiştim ve.. Acele ediyordum. Peki bu ne zaman oldu?
Trabalhei até tarde, não tinha jantado e estava com pressa.
Biraz yavaştan almak isteyebilirsin. Kaybettiğin bütün kiloları bir yemekte almaya çalışma.
Vai com calma e não tentes recuperar o peso perdido numa só refeição.
Yemekte bize katılmak ister misin?
Gostavas de te juntar a nós ao almoço?
Artık yemekte gevrek yiyorum ve karımın telefonunu yabancı biri açıyor.
Agora como cereais no jantar e um estranho atende o telefone da minha esposa.
- Yemekte pastırma mı var?
- Cheira-lhe a bacon? - O Rico!
Hey, yemekte ne var?
O que há para o jantar?
Her ne kadar bu akşam yemekte Helene ve Pam'e söyleyerek ayrılacak olsam da.
Embora eu possa ter de o romper esta noite quando a Helene e eu contármos à Pam no jantar.
Baba, yemekte saçma şakalar yapmayacaksın değil mi?
O Taio não é fantástico?
İkisini de severim ama aynı yemekte ikisini birden içemem. Çünkü karıştırıImamalılar.
Adoro os dois, mas não posso bebe-los à mesma refeição, porque não se misturam.
Yemekte ne var?
- O que é o jantar?
Jolly, yemekte ne var?
- De que tratava afinal, Alex?
Yemekte ne var?
Pausa para o almoço?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]