Önce para tradutor Português
21,934 parallel translation
Emekliye ayırmadan önce elinden geldiğince benden yaralanmak istedin.
Antes de me enviares para a "reforma", pensaste em extorquir-me tudo aquilo que pudesses.
İki gelişme var. İlk olarak, balistik raporu az önce geldi.
Para começar, a balística acabou de chegar.
Tehditle yüzleserek radikal dincileri hedef alarak ve yasalari sonuna kadar kullanip terör eylemlerinden önce onlari ele geçirerek.
Ao enfrentar a ameaça de frente, visando os indivíduos mais radicais, e usando toda a extensão da lei para evitar os actos de terror.
Evet, ben ayrılmadan yaklaşık bir yıl önce onun yanına taşındınız.
Mudou-se para casa dele um ano antes de eu sair de lá.
Şirketin üst yönetimi daha iki gün önce avukatlarına yedieminin arkasındaki kişileri tespit etmeleri talimatı vermiş.
Há dois dias, a gerência disse aos advogados para tentarem identificar quem estava por detrás do fundo.
Temel atmaya başlamadan önce temizlenmesi gereken on arsa daha var.
Tenho mais 10 talhões para deitar abaixo antes de poder alicerçar.
New York'a yaklaşık yedi ay önce dönmüş.
Voltaram para cá há cerca de sete meses.
Bir gün önce bunun, onu ikna edeceğinden emin değildim.
Há um dia, podia não ser suficiente para o convencer.
Marwan Hanano'yu Batı Broadway'de öğledensonra 3.57'de gözetim kamerasından, mitingin yapılacağı parkın karşısındaki binaya girmeden 17 dakika önce teşhis ettik.
Identificamos o Marwan Hanano através das câmaras... na West Broadway às 15h57. 17 minutos antes, conseguiu acesso ao prédio, com vista para o parque onde ia ocorrer o comício.
Bak, biraz önce iki polis buradaydı.
- Trá-lo para mim. Há dois polícias...
Kızımıza henüz bir isim vermedim çünkü önce onun nasıl biri olduğunu öğrenmem gerek ancak onu, senden korumakla çok meşgul olduğum için henüz bunu yapamadım!
Ainda não dei um nome a nossa filha porque quero conhecê-la primeiro para descobrir quem ela é de verdade. O que não tenho conseguido fazer porque estou muito ocupado em protegê-la de ti.
Pentagon gecikme problemini halletmemiz için durmadan sıkıştırıyordu ama dediklerini yapsaydık on seneden önce ürünü piyasaya sunamazdık.
O Pentágono tem insistido connosco para que se resolva o problema do atraso, mas se seguíssemos as regras deles, iriamos necessitar de dez anos para chegarmos ao mercado.
Korsanların verdiği sürenin sonundan önce rehineleri bulamazlarsa geriye dönmeye yetecek zamanları olmaz.
Mas, não terão tempo suficiente para voltar para trás no caso de não encontrarem os reféns - antes do fim do prazo dado pelos piratas.
Önce tekrar yakıt doldurmamız gerekir yoksa bu büyüklükteki bir bölgeyi aramaya yetecek kadar yakıtımız olmaz.
Teremos que reabastecer antes, caso contrário não teremos o suficiente para procurar numa zona tão grande.
St. Louis'e inmeden önce yaptığı ilk şey Amerika halkına yayın yapmak oldu.
A primeira coisa que ele fez antes sequer de termos aterrado em Saint Louis, foi começar as emissões para o povo americano.
4,5 ay önce bu masada oturmuş yeni bir ulusal hükümet oluşturuyorduk.
Estivemos todos sentados a esta mesa há apenas 4 meses e meio, para a formação de um novo governo nacional.
Çünkü 10 dakika önce içeri kimsenin girmemesini söyledi.
Porque à 10 minutos ele disse-me para não deixar ninguém entrar.
Beni alması için Clive'ı aramadan önce uyanmanı beklemeyi tercih ettim.
Esperei que acordasses antes de chamar o Clive para me prender.
Peng ortaya çıkmadan önce en çok zarar gören bölgeleri bulması için bağlantılarımı kullanıp ona yardım ediyordum.
Antes da chegada do Peng, utilizei os meus contactos para a ajudar a chegar às áreas mais duramente atingidas.
Konuşmasın diye ona bizden önce ulaşmak istedin.
Querias falar com ela primeiro para a manter calada.
Radyasyon bizi öldürmeden önce 11 dakikamız olacak.
11 minutos para colocá-lo no ar antes que a radiação nos mate.
Hayatımın en önemli ön duruşmasına gitmeden önce gerçekten sinirimi bozmak mı istiyorsun?
Estás realmente a tentar enervar-me mesmo agora antes de eu ir para o maior depoimento da minha vida?
Bir an önce uyuşmazlıkları çözüm yöntemimize başvursak iyi olacak.
Eu penso que o melhor que temos a fazer é ficarmos mais agressivos na metodologia para a resolução da nosso disputa.
Bırakmadan önce Emily'den özür dilemem için bir fırsat daha tanıyın.
Antes de fazerem isso, por favor, dêem-me mais uma oportunidade para pedir desculpas a Emily.
Yolun dağlık alanına girmeden önce Stanley, arızalı Highlander'ı takip etti ve geçti.
Pouco antes de se dirigir para a secção montanhosa do percurso,
Salınmadan önce Meeks'in psikoloğu demiş ki "Meeks gizli öfkeyle dolu ve her an patlamaya hazır bir bomba."
Antes de sair em condicional, o psicólogo do Meeks disse : "O Meeks está cheio de raiva latente, para todos os efeitos uma bomba-relógio."
Birkaç yıl önce askerlerimiz Irak'ta beyaz fosforla karşılaşınca Reid kendini tedavi bulmaya adamıştı.
Há uns anos atrás, quando as nossas tropas encontraram fósforo branco no Iraque, o Reid testou nele próprio para encontrar uma cura.
Ama tekrar onlara ulaşmanın bir yolunu bulabileceğimize inanıyorum verecekleri türden bir yardımı almanın daha önce verdikleri gibi.
Acho que podemos voltar a contactá-los para termos a ajuda que nos davam.
UMD muhbiri olmadan önce bizimle çalışmış.
Antes de ser um informador da DEA, ele trabalhava para nós.
Daha önce hiç başka biri için böyle bir şey yaptın mı?
Já tinha feito isto antes para outra pessoa?
Bu adam vurulmadan önce telefonuna dokuz ve bir yazmış.
Este homem tentou ligar para o 112 antes de ser alvejado.
Silahlarını bir an önce piyasaya sürmek için yasa dışı şekilde testler yapıp tonla yasa ihlal ettiğinde Federal yasalardan ve düzenlemelerden kıçını kurtaran kimdi!
Quando vocês ilegalmente testaram e desenvolveram itens para darem o salto no mercado, eu protegi-te de claras e massivas violações das regras e regulamentos Federais!
Daha önce ifade edildi Sayın Yargıç.
Nenhuma oferta para a verdade, Meritíssimo.
İki ay önce canlı yayınıma bağlanıp bazı düzeltmeler yaptı.
- Há dois meses atrás, ele ligou num dos podcasts ao vivo para corrigir alguns fatos.
Seni internette bulmadan önce, omurgasız, mızmız kendini odasına kilitleyip duygularını açan bir karmaşadan başka bir şey değildin.
Antes de encontrar-te online, não eras nada além de um cobarde, choramingas, que se trancava no quarto, a deitar para fora os seus sentimentos.
Bu ekipten önce ben sürünen bir garsondum Sly bir bankadan zimmetine para geçirmişti ve senin de şehirdeki her kumarbaza borcun vardı.
Antes, era uma empregada de mesa com problemas, O Sly desfalcou um banco e tu devias dinheiro a todos os apostadores da cidade.
Tamam, önce köprücük kemiğinin ortasını bul ve hafif bir pat sesi duyana kadar üstten hafifçe vur.
Primeiro, encontra o meio da clavícula. Toque de cima para baixo até ouvires um som maciço.
Önce sen cezalıyken Ruiz için bilgi toplamamı istiyorsun.
Sabes, primeiro pedes-me informação sobre o Ruiz para ti. Enquanto estás suspenso.
Önce sahte tıbbi şirketleren sahte satın alma istekleri yapıyoruz böylece kağıt üzerinde her şey yasal oluyor.
Primeiro, fazemos pedidos falsos de empresas médicas de fachada para que tudo pareça legal no papel.
Abby Carroll, fotoğrafı Meksika şebekesine gönderildikten 24 saatten kısa bir süre önce kayıp bildirimi yapıldı.
Abby Carroll, dada como desaparecida há menos de 24 horas depois da fotografia dela ter sido enviada para o telemóvel da Coahuila.
Eğer başka bir saldırı olacaksa... ve oraya McCarthy'den önce varırsak, olarak bir istihbarat madeniyle karşı karşıya olacağız.
Se houver outro ataque e chegarmos lá antes do McCarthy, estamos a olhar para uma possível mina de ouro de informações.
Yıllar önce sistemi girmişim, yakalanırsan diye.
velha fotografia tua que enviei para o sistema há uns anos trás, caso fosses presa.
Onu altı buçuk saat önce aradım.
Eu telefonei para ele seis horas e meia atrás.
Unutmadan önce annenin kıçına bir baksana bir sıkıntı var mı diye.
Antes que me esqueça. Dá uma olhadela no rabo da tua mãe e vê se é motivo para pânico.
Nolan ne kadar önce kanalizasyona girdi?
Há quanto tempo o Nolan foi para o esgoto?
yaklaşık iki hafta önce tüm bunları yapmayı bıraktı yani diyorsunuz o bastı gitti ve sizi yalnız bıraktı niye böyle bir şey yaptı ki?
Porque não pedir uma ordem de restrição? Estava para o fazer, até que há 2 semanas, parou. Está a dizer que ele simplesmente parou.
Önce insanları borç batağına sürüklerken, sonra da o borcu buyruklarını yerine getirmeleri için koz olarak kullanırken.
Uma vez quando convence as pessoas a contraírem uma dívida e outra quando usa essa dívida para as levar a fazer o que quer.
İki yıl önce ne durumda olduğumuzu hatırlıyorsun. Daha da önceki on yıllardan bahsetmeye bile gerek yok.
E lembras-te de como estávamos há dois anos, já para não falar de há umas décadas.
Hatırlıyor musun "Good Morning America" programına çıkmıştım bir süre önce ve kanıt gösteren için ödül vaat etmiştim bana ne olduğunu bilen herhangi bir kimseye kaybolduğum o sekiz hafta süresince
Lembras-te quando fui a TV para oferecer uma recompensa por provas do que aconteceu comigo durante o tempo que estive desaparecido?
Kendisi... kayıt dışı mı? Kaybolmadan önce, Birisinin ona şantajla para ödettiğini eğer ödemezse..
Ela não está legal Antes de desaparecer, disse que alguém a estava a força-la a dar-lhe dinheiro.
Cennet, nesli tükenmekte olan hayvanlar için bir rehabilitasyon merkezi olarak elli yıldan uzun bir süre önce başladı.
Éden foi inaugurado há 50 anos atrás, como um abrigo de reabilitação para animais ameaçados de extinção.
para 1088
param 46
paramount 22
paraguay 35
parayı 47
param yok 109
paragraf 17
paraşüt 18
paran 31
para yok 73
param 46
paramount 22
paraguay 35
parayı 47
param yok 109
paragraf 17
paraşüt 18
paran 31
para yok 73
param var 112
paramı 23
paran var 16
parasız 29
parayla 16
paralar 28
para bende 17
paramı ver 38
param nerede 79
paraya ihtiyacın var mı 17
paramı 23
paran var 16
parasız 29
parayla 16
paralar 28
para bende 17
paramı ver 38
param nerede 79
paraya ihtiyacın var mı 17