Paramız yok tradutor Português
674 parallel translation
Ama hiç paramız yok, biz de sandığa saklandık.
Como não temos dinheiro, escondemo-nos aqui.
Hayır, paramız yok, ama kalabalığız ve hepimiz iyi çalışabiliriz.
Não temos dinheiro, mas somos muitos para trabalhar e todos bons homens.
Ama doğrusu, o kadar paramız yok.
Mas acontece que só temos 10 cêntimos.
- Paramız yok.
Não minta.
Ama fazla paramız yok. Yolculuk çok pahalı ve zor.
Mas não temos muito dinheiro, e viajar é tão caro e difícil.
Aramızda kalsın, Bay Carter, beş paramız yok.
Aqui entre nós, Sr. Carter, nós estamos falidos.
Caddeden arabayla geçerdik Ama paramız yok gezinirdik
Podíamos ir de carro pela avenida Mas não temos tostão
Tramvayla giderdik Ama yeterli paramız yok
Podíamos ir de eléctrico Mas bilhetes já não há
Böyle histeriler yüzünden sokağa atacak kadar paramız yok.
Somos pobres e não podemos permitir-nos ter despesas de natureza emocional.
Ama paramız yok.
Mas não temos dinheiro.
- Bundan başka paramız yok.
Não temos mais.
Öyleyse hiç paramız yok, değil mi? Şu anda var.
Não tínhamos dinheiro e agora temos.
Paramız yok, beşparasısız.
Estamos sem nada, tesos.
Zira hemen hemen hiç paramız yok.
Temos muito pouco dinheiro, quase nenhum.
- Biliyorsun, paramız yok.
- Sabe que não temos massa.
Şimdilik yeterli paramız yok.
Nós não teremos dinheiro suficiente agora.
Hiç paramız yok, gazetemiz fakir insanlar için çıkıyor.
Ora, nós não temos dinheiro. Somos um jornal pobre.
Çıldırmak üzereyim çünkü borçlarımızı ödeyip buradan gidecek kadar paramız yok.
Estou a enlouquecer... porque não temos... o suficiente para... pagar as nossas dívidas... e sair daqui.
Bırak arizona, Phoneix'i Londra'ya bile dönecek... paramız yok.
Não temos dinheiro para voltar a Londres, e muito menos a Phoenix, Arizona.
Bu yemeği ödeyecek paramız yok.
Não temos dinheiro para pagar o jantar!
Paramız yok.
Estou com um filho doente.
Paramız yok diye de sakın endişelenme.
E não te preocupes por ele não ter nenhum dinheiro.
- Hiç paramız yok!
- Não temos dinheiro!
Bunlar deli saçması, alacak paramız yok. Hikâye yazacak halim de yok.
Não tenho uma ideia para uma boa história
Çok teşekkür ederiz, Bay Perks. Üzgünüm ama size verecek hiç paramız yok, ama...
Lamento, não lhe posso dar gorgeta como o Pai faz, mas...
Ama paramız yok.
Nós somos maioritariamente estudantes.
- Hiç paramız yok, bebeğim.
Bobby, nós não temos dinheiro.
Tonla para kazanıyorsun ama hâlâ paramız yok.
- Tu ganhas dinheiro mas nunca temos nenhum.
Paramız yok diye evliliğimiz hata sayılamaz ve sonumuz olacak!
Não somos um erro só por não termos dinheiro. E vamos durar. Sabes como sei isso?
Ama sana borcumuzu ödemek için paramız yok.
Mas não temos dinheiro para pagar o que devemos.
Ama nasıl? Paramız yok ki.
- Não te preocupes com isso.
Fakat bunu yapmayacağız, çünkü paramız yok!
Não podemos movimentá-los onde todos os conhecem.
Kendi evladımızı alacak kadar paramız yok.
Não temos o suficiente nem para pagar o nosso próprio bebé.
Paramız yok Tom.
Não temos dinheiro, Tom.
Eğer hasta olursan,... seni doktora götürebilecek paramız yok.
Se adoecer não tenho dinheiro para levá-la ao médico.
Evet ama tüm o adamların peşine düşecek paramız yok.
Sim, sim, mas faIta-nos tempo para investigar tantas mortes.
Bizim o kadar paramız yok.
Nós não temos isto um tanto quanto dinheiro.
Hiç paramız yok.
Não temos dinheiro.
Ama size kar verecek paramız yok.
Mas não temos dinheiro para lhe darmos lucro.
Bizim paramız yok.
Acho que não percebe.
Çok paramız da yok.
Mas não temos muito dinheiro.
Ah baba, paramız ve yiyecek hiçbir şeyimiz yok. Ne yapacağız?
Que vamos fazer sem dinheiro e sem nada que comer?
Ama bizim paramız yok.
Mas não temos dinheiro.
Yiyecek almaya paramız yok, ama o daima kitap almak zorunda.
O toque de recolher é em 20 minutos.
Bir çek olmayacak, çünkü bir çek yazmam olanaksız, beş param yok.
Não vão haver mais cheques, porque não podem haver mais cheques, porque eu estou falido.
- Paramız yok.
Não temos.
300 olsun, bu işi kapatalım! Yok paramız.
Trezentos e não se fala mais nisso.
Yeterli bozuk param yok, bu konuşmayı ödemeli yapar mısınız?
Não tenho trocos que cheguem. Pode fazer a pagar no destino?
- Ve bahis için benim sıram ama anlayacağınız, param yok...
- E é minha vez de apostar... mas, veja, eu não tenho...
Harcayacak bir sürü paramız var ve endişelenecek hiçbir şey yok.
Temos dinheiro suficiente para gastar e nenhuma preocupação.
Başka seçeneğimiz yok, paramız bitti.
Não temos outra opção.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73