Önemli değil mi tradutor Português
999 parallel translation
Bir hayvan gibi kovalamak senin için önemli değil mi?
A ti não te interessa, que nos persigam como a animais?
- Benim ne düşündüğüm önemli değil mi?
- Não importa o que eu pense.
Onun benim için aynı şeyi düşünmesi daha önemli değil mi?
O mais importante é que eIe goste de mim, não é?
Önemli değil mi?
Não tem importância?
Max, para senin için çok önemli değil mi?
Max, o dinheiro é assim tão importante para ti?
Önemli değil mi? Seni sınavda çakmış piliç yerine koydu.
Acabam de depená-lo como a um frango.
Motor artık önemli değil mi?
O motor já não é importante?
Ama Francis, şu anda Çin'de olup bitenler hiç önemli değil mi sence?
Mas não achas que é importante o que se passa na China?
Ve bu "Hiç önemli değil" öyle mi?
E diz-me que não é nada de especial?
İlginç değil mi? Böylesine önemli iki olay aynı gün gerçekleşiyor.
Não é curioso que as duas coisas se dêem no mesmo dia?
- Önemli olan bu, değil mi?
- É isso que importa, não é?
- Bu çok önemli bir şey, değil mi?
- Sim, isso é importante, não é?
Kulağa daha önemli biriymiş gibi geliyor, sizce de öyle değil mi Bay Fisher?
- Parece mais importante, não acha?
Bence erkek ya da kadın, önce arkadaş olmak çok önemli, değil mi?
Acho que seríamos amigos quer fossemos homem ou mulher, não achas?
Önemli işkollarınızda ciddi grevler yapıldı size söylemediler, değil mi?
Já houve grandes revoltas nas vossas indústrias-chave e não vos contaram, pois não?
Önemli, değil mi?
- Significativo, não?
Bu sizin için önemli bir an olmalı, öyle değil mi? Öyle.
Isto deve ser uma grande ocasião para si.
Ölmek bile önemli değil mi?
Podemos morrer ali.
O kadar önemli sayılmaz, değil mi?
Não é assim tão importante, é?
Asıl önemli olan,... senin Miles ile olan kişisel savaşın,... benim kayıplarım değil,... öyle mi?
Está mais preocupado com a sua briga com o Miles, do que com a minha perda, não é?
Damat o kadar da önemli değil, değil mi, canım?
Esplêndido, esplêndido. Vejo-os amanhã.
Bu arada o bir Avustralyalı siz de İngilizsiniz, değil mi? İstihrabatım karargahınızdaki bu iki taraf arasında önemli bir sürtüşme olduğunu bildiriyor.
Os meus serviços de informação indicavam que havia uma certa fricção entre ambos.
40 sığırın ölmesi sizin için önemli, değil mi?
Imagino que a morte dessas 40 cabeças cabeças, era assunto importante para si.
Onları kimin kullandığı önemli. Tod bir tabanca taşıyor, değil mi?
- O Tod leva uma, não leva?
Önemli biri olmayacak kadar gösterişsiz, değil mi?
Para ser um grande homem tem um andar ligeiro, não tem?
Mükemmel olmaz belki, ama bu önemli değil, öyle değil mi?
Nós não vamos ser ricos, mas não importa.
Önemli olan sana karşı hissettiklerim, değil mi?
A única coisa que importa é como eu me sinto a teu respeito, agora, não é?
Bu çok önemli. Çünkü eğer bir sebep yoksa, dava nerede, değil mi?
É muito importante, porque, se não houver motivo, não há caso, certo?
Belki her şey iyiye gidecek ama hissettiklerinden farklı olarak... Her neyse, önemli olan sonuç, değil mi?
Pode ser que tudo acabe muito bem... mas não exactamente como você pensa, mas... o que vale é o resultado, não é?
Ne de olsa, zaman önemli, değil mi?
Além do mais, o tempo é crucial, não achas?
Demek istyorum ki, o denli önemli değil, değil mi?
Isso não é asim tão importante, pois não é?
Gerçekten o denli önemli değil, değil mi?
Não é assim tão importante, pois não?
- Önemli bir şey yok, değil mi?
Não é nada sério, é?
Bu senin için çok önemli, değil mi Warren?
É muito importante pra você, näo é, Warren?
Neyin önemli olduğuna dair düşüncenin değişmesi ne kadar tuhaf değil mi?
Tem piada como se pode mudar de ideias sobre o que é importante.
Erkeklik sağlıktan daha önemli, değil mi?
A virilidade é mais importante do que a saúde.
Hiç yoktan işin aile kısmı, ki bu da önemli bir kısım, değil mi?
Algo importante, não lhe parece Professor? Que se for importante?
Kimse söylemedi mi sana? Önemli olan kazanmak değil, oynamak, gerçek şampiyonlar gibi.
Nunca ouviu dizer que o importante não é ganhar, mas jogar?
Aklında daha önemli şeyler var. Değil mi?
Tem coisas mais importantes na cabeça.
Burada önemli olan onları daha önce asla görmemeniz, görmediniz değil mi?
Nunca as tinhas visto, não é?
O kadar da önemli değil, değil mi?
- Não é importante.
Ayrıca, bu önemli bir proje için, değil mi?
Além disso, é para um projecto meritório, não é?
- Önemli olan, eve dönmem değil mi?
Não é possível! - E, sim.
Bu tür terfiler evli erkekler için daha önemli, değil mi?
Estes assuntos de promoção são muito mais importantes para um homem casado, não são?
O zaman o kadar önemli görünmemişti, değil mi efendim?
Não parecia importante. Era, senhor?
Ama Paris önemli stratejik noktalardan biri değil mi? Şehri moloz yığınına dönüştürmenin bir anlamı var mı?
Exceto o facto de Paris ser de alguma importância estratégica há algum objetivo em transformar a cidade num monte de escombros?
Burada son derece önemli şeylerin olması mümkün değil mi?
Não é possível que haja cá coisas tão importantes...
- Beyefendi iyi değil mi? - Önemli değil.
- Não se sente bem?
Şu helikopterler burada çok önemli, değil mi?
Os helicópteros são muito importantes aqui, não?
- Bu senin için çok önemli, değil mi?
Isto significa muito para você ou não?
Bu senin için önemli, değil mi?
- Isso é que é importante? - O quê?
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
önemli degil 25
önemli değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33