Üstü tradutor Português
4,564 parallel translation
"Bizimle gelemezsin" demek için üstü kapalı yönteminiz bu mu?
Isto é a vossa maneira subtil de dizer que não posso entrar?
Seni yüz üstü bırakmayacağım, sahip.
Não te decepcionarei, sahib.
Hayes'in ev bilgisayarı ve diz üstü bilgisayarının her byte'ının üzerinden geçtik.
Verificamos cada byte do computador e laptop do Hayes.
İçgüvenlik Savunma Birliği diz üstü bilgisayarın geçmiş bilgilerinin her yerinde var.
A Agência de Segurança vasculhou todo o notebook dele.
Bizi yüz üstü bıraktın patron.
Abandonaste-nos, chefe.
Böbrek üstü bezleri şişmiş, potasyum seviyesi yükselmiş ve düşük glukoz... hormon bezleri yetersiz.
Glândulas adrenais inchadas. Muito potássio, glicose baixa. Insuficiência adrenal.
Bu gördüklerimiz gerçek üstü görüntüler...
Estamos a ver imagens surreais...
Çünkü bana üstü kapalı mesaj veriyormuşsun gibime geldi.
É que pareceu uma mensagem para mim.
- Olağan üstü lazer ışını gibiler kanalizasyonda sallanın kabuklu pizza krallarıyla -
* Em questão, jovens porreiros que são ninjas * * Tão extremos, que saem dos esgotos como um raio laser * * Eles são os maiores como reis da pizza *
Olağan üstü bir diş ağrım var ve bu kendimi daha iyi hissettiriyor.
Estou com uma dor de dentes danada, e isto está a fazer muito bem.
Onları yüz üstü bırakmışım ve başlarına kötü bir şeyin gelmesine göz yummuşum gibi gelirdi.
Sinto como se os tivesse abandonado e os deixasse nas garras da morte.
O operasyonda, Ajan Walker'a onun için olağan üstü uygulama izni verdiz mi?
Naquele momento, deu autorização à agente Walker para usar medidas extraordinárias contra ele?
GOP'un açılımını "Gözleme üstü Salça" sanıyor.
Ele pensa que PCM é a sigla para "Panquecas com Molho".
Böbrek üstü bezende bir enfeksiyon oluşmuş.
Tinhas uma infeção numa glândula endócrina...
Sorun değil yolumun üstü zaten.
Não há problema, fica a caminho.
Sabah aldığın kahvenin para üstü.
É o troco do seu pequeno-almoço.
Bu öldürmek üstü gibi görünüyor.
Isso parece ser um exagero.
Onu sırt üstü yatırabilir misin?
Podes deitá-la de costas?
Ona 500 papel ver, üstü ara ve bir taksiye bindir.
Dar-lhe 500 euros, revistá-la à procura de talheres e metê-la dentro de um táxi.
He, bizim de yolumuzun üstü.
Ok, vamos seguir caminho.
Altı üstü kaç basamak olabilir ki 95! Yukarıdan kazanlarla böyle kızgın yağ mı dökecek?
Panelas com água a ferver lá de cima?
Kafa üstü mü? Neden?
De cabeça, porquê?
Bence, bu kadar üstü kapalı olmak,
Para mim, ser tão eufemista...
"Jason'ı önemsiyorsan, yalvarırım... "... bir torba gümüş getir ve bizimle akşam üstü tapınakta buluş. "
"Se se importar com o Jason, imploro-lhe, que traga uma bolsa de prata e nos encontre no templo ao anoitecer".
- Akşam üstü bir yere gitmemiz gerekiyor.
Temos que estar num lugar.
Sizi yüz üstü bıraktım. Kirke hepimizi öldürecek.
Falhei-vos e agora Circe matar-nos-á a todos.
- Bugünlük ayak üstü tıkınacağız!
Parece-me que vai ser comida rápida para esta noite!
Tatlım, akşam üstü senin içeceğini gördüm. Tenis kulübündeki otomatın oradaydım.
Querido, acabei de ver a tua bebida está tarde na máquina das bebidas no clube de ténis.
Ama ünlü Kok'larına olan talep tırmanacak. Dünyanın en ünlü ünlülerinin üstü kapalı destekleri sayesinde.
Mas a procura pelos famosos irá disparar, impulsionado pelo aval implícito das maiores celebridades.
Napolyon'un maun renkli üstü mermer çalışma masasının açılış fiyatı 15.000 dolar.
Agora o destaque do leilão, esta escrivaninha Napoleão III de tampo de mármore e mogno, cuja licitação começa em 15 mil dólares.
Altı üstü kokain Mark.
Mark, é apenas cocaína.
Altı üstü devasa, korkunç canavarları öldürüyordum.
Só estava a matar esse enorme monstro assustador.
Ed, Jerome ve Jerome'un karısıyla yemek üstü görüştük öyle.
Houve apenas um almoço comigo, o Ed, o Jerome e a mulher do Jerome.
Yani, altı üstü San Jose Mercury News.
Eu quero dizer, é a notícia do S. José Mercury News
50 kalibre ve üstü zırhı delip öldürebilir.
Balas de calibre 50 ou mais conseguem penetrar e matar.
.50 kalibre ve üstü.
Calibre 50 ou mais.
Canım altı üstü bir gece, değil mi?
Querida, é só uma noite, certo?
Altıüstü birkaç gün, belki biraz daha fazla.
Serão só alguns dias. Talvez um pouco mais.
Altıüstü seçmelere katılacağım.
É apenas uma audição.
Her oda, merdivenlerin üstü.
Todos os quartos, de cima.
- Sırt üstü yatırın.
- Ponham-na de costas.
Altı üstü iki gün, baba.
São dois miseráveis dias, pai.
- Yaralandın mı? - Yok, altı üstü küçük bir sıyrık, o kadar.
Não, é só um arranhãozito.
Seni yüz üstü bıraktığım için özür dilerim Bird.
Lamento ter-te desiludido, Bird.
Yüz üstü düşene kadar senin koşucu olmak için yaratıldığını sanmıştım.
Por momentos, pensei que poderias vir a ser um explorador, até dares com o nariz no chão.
Onun bu doğa üstü anteni var ve ona sürekli
Ela tem uma antena que lhe diz :
Altı üstü bir kapı anahtarı.
É só a chave do nosso quarto.
Vince'in dediği gibi altı üstü bir daire.
É apenas um quarto, já lhe pus uma cerca.
Altı üstü bir karttı.
Era um cartão.
Denise bizi yüz üstü bırakmaz diyordum. Kızlar.
Sento-me com os meus amigos, se ninguém se importar.
Bunu bir düşün, altı üstü 3 şarkı...
Pensa nisso.