English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ I ] / Im

Im tradutor Português

3,707,007 parallel translation
Karım ve oğlum.
Mulher e um filho.
Bu, çözmekte yardımını istediğimiz bir gizem
É um mistério. Um que gostaríamos que nos ajudasse a solucionar.
bebeğimi kurtaracaksa yapacağım.
Se salvar o meu bebé, eu faço-o.
sende ihtiyacım olan birşey var.
Tens algo que eu preciso.
Bana melezleri nasıl durduracağımı söyle, bende sana yardım edeyim.
Diz-me como parar os híbridos e irei ajudar-te.
Yaptığım hataları.. gösteresin diyemi?
Para que me pudesses convencer... dos meus erros?
sanırım bazı cevapları hakediyorum.
Acho que mereço algumas respostas.
eğer ekip neler yaptığımı öğrenirse herşeyi kaybederim.
Se a equipa descobrir aquilo que eu fiz, irei perder tudo.
başlayalım mı? iyi seyirler dilerim.
ZOO [ S03E08 - "Stakes on a Plane" ] ARREDORES DE BOULDER COLORADO
ben Jamie yi bulacağım.
Vou procurar a Jamie.
sorun büyük ihtimalle hatalı kablodan.. ama bana yardım et olurmu?
Provavelmente, devem ser alguns cabos defeituosos... mas, dá-me uma ajuda, está bem?
sesli doğrulamaya ihtiyacım var max tamam
Vou precisar de confirmação verbal, Max. Está bem.
başka bataryadan güç sağladım.
Desviei energia de outra bateria.
uçağın kontrolünü yeniden kazanmak için.. bütün sistemi yeniden başlatmam lazım. ve bu yaratık bataryanın etrafına..
Para recuperar o controlo do avião, terei que reiniciar o sistema todo, e não posso fazer isso com uma criatura enrolada na bateria.
birinin burada kalıp.. sistemi yeniden başlatmak iiçin hazırlaması lazım.
Alguém terá que ficar aqui e preparar o sistema para a reinicialização.
Abe, son adım..
Abe, última etapa.
bu anakolu çevirmen lazım.
Tens que ligar este interruptor principal.
Portlandda bir çok arkadaşımı öldürdün.
Mataste muitos amigos meus em Portland.
buradayım.
Estou mesmo aqui.
son on yılımı.. yeni melez türler yaratarak.. ve onları dünyaya yayarak geçirdim.
Passei os últimos dez anos... a criar novas espécies de híbridos... e a espalhá-los pelo mundo.
sadece jamei teyzene uçağı tamir etmesinde yardım ediyoruz.
Estamos, apenas, a ajudar a tia Jamie a arranjar o avião.
bunu geldiğimde konuşalım tamam mı?
Falaremos sobre isso quando eu voltar. Está bem?
- bütün bu yaptığımız - ne?
- É tudo aquilo que temos.
bütün yaptığımız tehlikeden, daha çok tehlikeye atlamak.
Sempre que estamos neste avião, tudo aquilo que fazemos é passar de um perigo para outro pior.
onun büyümesini istediğim yer burasımı?
É aqui que quero que ele cresça?
en azından tam olarak anlayamadım.
Pelo menos, não exactamente. Não estou a perceber.
katil bakteri sporlarından botuliuım zehiri kullanıyordu..
O assassino utilizou toxina botulínica oriunda de esporos bacterianos.
onları bu melez izlerinin yapısına kıyaslarsak.. sanırım dağcılarımız nefes alırken spor çektikleri için öldüler..
Comparando-os com a estrutura destes vestígios de híbridos, acho que os nossos caminheiros morreram por inalação de esporos.
gerçekten bu kadar kolay olacağınımı düşündün?
Pensaste mesmo que seria assim tão fácil?
daha fazlasına ihtiyacım var.
Preciso de mais.
öfkene ihtiyacım var.
Preciso da tua raiva.
açık bir kapımı?
Uma porta aberta?
tek seferde yut bbakalım.
Bebe isto.
ama neyi seçersen seç.. ve burada s kelimesini bırakacağım..
Mas, independentemente daquilo que escolheres... vou utilizar a palavra com "A" aqui...
daha önce kulaklıklarımızı kızarmış olabilir.
Deve ter fritado os nossos auriculares hoje mais cedo.
harikayım.
- Óptimas.
neredeydin. sana ihtiyacımız vardı.
Onde é que estavas? Precisávamos de ti.
kulaklığım bozulduğundan seni duyamadım ve..
Não te consegui ouvir porque o meu auricular estragou-se.
bazı baba oğul sorunlarımız vardı.
Estávamos a ter alguns... problemas entre pai e filho.
bu acil durum A.I sistemi eskiden beraberken onun sesinin olmasının komik olacağını... düşünmüştük. onu uzun zaman önce devre dışı bırakmıştım..
É o sistema de I.A. de emergência. Quando estávamos juntos, pensamos que seria engraçado que tivesse a voz dele. Desactivei-a há séculos.
tamam mı?
Está bem?
bundan daha fazlası var max tamam mı?
Há mais coisas para além disso, Max, está bem?
barda mı ders vereceksin?
Educá-lo em casa num bar?
tamam mı devammı?
Diz "misericórdia", diz "misericórdia".
M-M-Max, hiç birşey göremiyorum.
Max, não consigo. Eu... não consigo ver nada.
orada ego'm kontrolü almıştı.
Isso foi a minha vaidade a levar a melhor.
buna tezgah mı diyosun?
Chamas àquilo estratagema?
kan damarları sıkışmış mı?
Os vasos sanguíneos estão obstruídos?
uçak eskisi gibi olduğunda.. anne ve baba hemen dönecekler tamam mı?
Quando o avião estiver outra vez operacional, a mamã e eu voltaremos, está bem?
beyin frekansı mı?
Frequência cerebral?
bu Logan mı?
É o Logan?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]