Şansın varmış tradutor Português
168 parallel translation
- Şansın varmış ki ben Kontes değilim.
- Ainda bem que não sou a condessa.
Kötü şansın varmış.
Você não teve muita sorte.
- Şansın varmış.
- Tem sorte.
Şansın varmış.
Vamos ver se tem sorte.
- Şansın varmış.
- Sorte a sua.
Yeterince şansın varmış, Donaldson yaralanmadan kurtulmuşsun.
Teve sorte, escapou de boa, Donaldson. Dou-lhe os parabens.
Şansın varmış Jason. Seni öldürmeyi çok istiyordum.
Tens sorte, Jason, porque eu queria muito matar-te.
Şansın varmış ki seni burada buldum.
Tiveste sorte eu ia deixar-te aqui.
Şansın varmış.
Tiveste sorte.
- Şansın varmış.
Isso foi sorte.
Şansın varmış.
É disso que eu gosto.
Şansın varmış evlat, sana yeni bir görev buldum.
Estás com sorte, rapaz. Arranjei-te outra "missão".
Şansın varmış.
Parece que tiveste sorte.
Neyse, biraz da şansın varmış. Son hikayeni kabul etmeye karar verdik.
Decidimos aceitar o seu último artigo.
Bak, şansın varmış, bu kara adam yufka yürekli.
Sorte que tenho coração de ouro.
Şansın varmış, ben haktanır bir kara adamım!
Sorte sua que sou bonzinho.
Şansın varmış beyaz çocuk.
Estás com sorte, branquelo. Anda!
- Şansın varmış ki ben biliyordum.
- Bem, sorte que eu sabia.
Şansın varmış ki baban seni kurtardı, değil mi?
Tiveste sorte pelo teu paizinho te ter salvo, não foi?
Şansın varmış, derinde değil.
Por sorte, é apenas superficial.
Eh, şansın varmış.
Está com sorte.
Şansın varmış.
Estás com sorte.
Şansın varmış ki Marguerite güzel bir performansla günü kurtardı.
Para sorte sua, Marguerite fingiu muito bem.
Şansın varmış.
Tiveste muita sorte!
- Şansın varmış.
- O que foi uma sorte.
Güzel, şansın varmış, bir slayt makinemiz var.
Estás cheia de sorte, porque tenho uma ajuda visual.
Sanki bir seçme şansın varmış gibi söylemen çok güzel.
Pela maneira como falas, parece que tens outra hipótese.
Şansın varmış ki ben vicdanlı biriyim.
- Tens sorte de eu ter consciência.
Şansın varmış.
Sorte a tua.
Kendine doğru teşhis koyduğun için şansın varmış.
Tiveste sorte com o diagnóstico que fizeste.
Bir şansın varmış, mahvetmişsin O artık benim karım.
Tiveste a tua oportunidade. Ela agora é minha mulher. - Não sei do que est...
Şansınız varmış ki, bu oyun tiyatroda oynanmıyor.
Têm sorte que isso não passe no teatro Gill.
- Şansınız varmış ki, Old Yeller yanınızdaydı.
Por sorte tinha o Old Yeller.
Şansınız varmış.
Vocês têm sorte.
Şansınız varmış!
Tiveram sorte!
Muhtemelen yarın San Pete'e varmış oluruz. Şansımız yaver giderse öbür gün de Delgado'nun yerine.
Chegaremos a San Pete amanhã de manhã... e com sorte, a Delgado na manhã seguinte.
Şansınız varmış.
Está com sorte.
Şansınız varmış yine Şans mı?
- Teve sorte. - Sorte? !
şansımız varmış, yarın sabah yola çıkacakmış.
Tivemos sorte, ele só parte amanhã de manhã.
Şansınız varmış, patron.
É uma sorte estar vivo, patrão.
Şansınız varmış.
Vocês tiveram sorte!
- Bence kralın şansı varmış.
- O rei teve sorte.
Şansınız varmış ki buradan geçiyorduk.
Teve muita sorte que conseguimos detectar a chamada.
Planın başarılı olma şansı varmış gibi görünüyor.
O plano dele parece ter boas hipóteses de êxito.
Şansınız varmış ki Pignon denen adam O'na : "Uzak dur!" dedi.
la entrar á força, mas tem a sorte de conhecer alguém chamado François Pignon que disse : "Por aqui ninguém passa!"
Adamın sadece şansı varmış. Bu Gizli Dosya değil.
Aqui não há nenhum Ficheiro Secreto.
Pepper'ın üvey kızı Moreen. Moreen ikinci bir şans yakaladı. ... bir sorunu varmış.
A enteada da Pepper, Maureen, isso mesmo, Maureen, teve uma segunda hipótese.
- Şansımız varmış ki Sparky'nın götü kocaman.
Nós tivemos sorte. Sparky tem um grande rabo.
Şansınız varmış ki kızınız, Bayan Quoyle ve erkek arkadaşı ile birlikte arabada değilmiş.
Felizmente, a sua filha já nao se encontrava em viajem com a Mrs. Quoyle e, uh, e o seu companheiro.
Şansınız varmış.
Tiveram sorte.
İlk bakışta şansı varmış gibi görünebilir... ama ağzını açana kadar bekleyin.
Meu Deus, a vantagem pode ser dele, mas esperem até abrir a boca.