Anlamsız tradutor Russo
2,118 parallel translation
Bu çok anlamsız.
Это бессмысленно.
Herkes yalan söylüyorsa güvenmek sadece boş ve anlamsız değil uydurmacadır da.
Если все лгут, то доверие не только беспочвенно, но и бессмысленно, это фикция.
Bahsettiğim tün bu anlamsız şeyler replikler, sahne amiri.
- Зачем вы так говорите? Все эти легкомысленные вещи, о которых я говорю... Роли, помощник режиссера.
Neyle kıyaslanınca anlamsız?
Легкомысленные по сравнению с чем?
Geçen hafta buradayken kardeşinle kıyaslayınca kendi sıkıntılarının anlamsız olduğundan endişeleniyordun.
Когда вы были здесь на прошлой неделе, вы переживали, что выглядите легкомысленно по сравнению с вашей сестрой.
Bu, bir emeklinin anlamsız cinayetlerinden başka bir şey değil.
Это просто бессмысленное убийство пенсионера.
Seni durdurmaya çalışmanın anlamsız olduğunu düşünüyorum. Ama, ben bu şekilde olmasını istemiyorum.
будет бессмысленно пытаться тебя остановить... чтобы так всё произошло.
Demeye çalıştığım şey, gelişebilir bir ilişkiyi, anlamsız bir sayıya dayandırarak fırlatıp atmak çok aptalca.
Я хочу сказать, что глупо так прекращать многообещающие отношения на основании случайного числа.
Anlamsız değil.
Никакой случайности.
Bağnazlığı, kendisini Andres Quintana'nın anlamsız cinayetine sürüklemiştir ve bu kurum, bütün gücünü kullanarak, adaletin yerini bulduğuna emin olacaktır.
Его фанатизм привел к бессмысленной смерти Андреса Кинтана, и управление сдеает все от него зависящее, чтобы привлечь его к ответсвенности.
Bu çok anlamsız, Uther'ın yemeğinin ve şarabının tadına bakılıyor.
Это не могло произойти, его еду и вино дегустируют.
Peş peşe anlamsız işler. David'in yaptığı her şey.
Это полоса абсурдов - одного за другим, и это проделки Дэвида.
Yani her şey senin kontrolünde, değil mi? İşte bu yüzden bu kadar boş ve anlamsız hissediyorsun. Tae Sung Üniversitesi'ne gitmek yerine Parang Üniversitesi'ne gittin...
Всегда один. быть наедине с собой. поступил в Паран.
Mi Ho, böyle anlamsız şeyler için endişelenmene gerek yok. Ben biraz kestireceğim.
нет смысла волноваться о таких глупостях.
Dr. Hamel'in yaptıklarının anlamsız olduğunu düşünüyorum.
Я думаю, то что делает доктор Хемель, лишено смысла.
Kızgın olmak, mutlu ya da hüzünlü olmak sevdiğim ve sevmediğim duygular....... hepsi anlamsız geliyor.
Злость, радость, грусть, всё хорошее и плохое теряют всякий смысл.
Büyük ve açık bir ovada Masahi kabilesini yürürken izlersen kızgın olmak mutlu veya üzgün olmak gibi iyi ve kötü duygular hepsi anlamsız geliyor.
Когда видишь, как масаи медленно идут по бескрайней пустыне, то злость, радость, грусть, всё хорошее и плохое теряют всякий смысл.
Anlamsız geliyor, tabii eğer onu aşağı atması için uçan bir banshee kiralamadıysan.
Эта бессмысленно, если только кто-то не нанял летающего баньши, чтобы столкнуть его.
Ama ne kadar boş ve anlamsız geldiğini anlatamam.
И вот я думаю : " Боже, как пусто!
Yıllarca anlamsız seksler yaptığın için seni kıskandım.
- Да. Все эти годы я завидовал, что у тебя пустой секс!
Ama sonunda ben de anlamsız seks yapıyordum ve fark ettim ki bunu yapmasaydım aslında yapmak istemediğimi asla fark etmeyecektim.
А теперь у меня был пустой секс, и я только сейчас понял, что если бы не испытал, то не узнал бы, настолько он мне не нужен!
Bu anlamsız.
Это не имеет значения.
Diane Sawyer ve Viking sadece bana değil herkese anlamsız gelir.
Я не знал, что фраза "Я подменил Дианой Сойер на викинга" что-то обозначает!
Kulağa anlamsız gelsin istemem efendim ama yer bulma veya artık neyse sizleri gecenin bu saatinde beni ziyaret etmeye iten neyim var?
Не хочу показаться рeзким, нo каким образом мoи способности, ищeйки или другиe, вынудили вас прийти посреди нoчи?
Ama bu çok anlamsız.
Но это же бессмыслица.
Çok anlamsız.
В этом нет смысла.
Çok anlamsız.
Где смысл?
"Bayan Dalrymple anlamsız hareketler yapmaya ve bağırmaya başladığında... "... meydandan ayrılması söylenmişti.
" Мисс Дэлримпл бьıло сказано покинуть площадь, но она вдрyг начала кричать и прьıгать на нас.
Anlamsız delik!
Бесполезная дыра!
Herşey anlamsız.
A всё oстальнoе еpунда.
Bu bir tek şeye bakış açın ve bana anlamsız geliyor.
Это взгляд на единственную сущность, и я считаю это абсурдным.
Bir tren, bir duvar bir dünya, bir insan... Uluyan bir boşluk içinde anlamsız bir ifade ile sallanan bir şey. Ne hayatının anlamı var, ne de kelimelerinin.
поезд, стена, мир, человек... нечто болтающееся, издавая бессмысленные звуки, в унылой пустоте, и нет никакого смысла в его жизни, в его словах.
Diyelim ki cılız ve anlamsızdı konumuz ama rüyada geçmedi mi oyunumuz? Sayın baylar bayanlar bizi bağışlarsanız.
И вот плохому представлению, как бы пустому сновидению вы окажите снисхождение.
Aksi halde, kuklalardan farkımız olmazdı. Hayat- - Hayat anlamsızlaşırdı.
Без неё мы были бы куклами, а жизнь не имела бы смысла.
İnkarlar, taşkınlık, anlamsız bir öfke.
Отвращение, неистовство, просто бессвязная ярость.
Ve bilirsin ki bu soğuk, vahşi ve anlamsız evrende... Paris diye bir yer var. Şu ışıklara bak.
А потом думаешь, как в этой холодной грубой, бессмысленной вселенной, в которой существует Париж, эти огни...
Savaşmak anlamsız.
Война - бесполезное дело.
- Böyle düşünmen anlamsız, daha çok gençsin.
- Тебе это не нужно. Ты молод.
Bu çok anlamsız.
- Это какая-то бессмыслица.
Bir anneye böyle bir tavsiye vermenin anlamsız olduğunun farkında mısın?
Ты же понимаешь, что это бессмысленный, для матери, совет?
Ne kadar anlamsız olursa olsun hatırlayacağınız herhangi bir şey bize yardımcı olabilir.
Любая деталь, которую вы можете вспомнить, даже незначительная, может помочь нам.
- Bak anlındaki anlamsız saç yığını kadar ahmak olduğunu biliyorum ama derinlerde sen de sana yalan söylediğini biliyorsun.
Да, я знаю, что ты тупее мешка мокрых волос, но в глубине души ты понимаешь, что она тебе лжет.
Bu makas harbi iyi kesiyormuş. Gün boyu aptal, anlamsız, sıkıcı şeyler anlatıyorlar ve hepsini yüzümde sahte bir gülümsemeyle dinlemek zorunda kalıyorum.
С утра до ночи они грузят меня тупыми, бесполезными, скучными разговорами, а мне приходится стоять и слушать, нацепив фальшивую улыбку.
Zavallı adam anlamsız işinde kendini daha iyi hissederdi.
Чтобы его работа не казалась ему такой бессмысленной.
Her Salı saat 6'da buraya gelip her seferinde aynı şeyi aldığımız ve saat de 6'yı 8 geçtiği için bence sorun kendisini yanıtlamakla kalmayıp "Köpekleri kim saldı?" ve "Ne yaptın müdür?" gibi anlamsız soruların yanında yer alıyor.
Думаю то, что мы приходим каждый вторник в 6 вечера и заказываем одно и тоже, и то что сейчас 6 : 08, заставит меня поверить что твой вопрос не отвечает сам на себя но в то же время стоит в одном ряду с такими вопросами как "Кто выпустил собак наружу?" и, м, "Как они повешены"
O yüzden, baskıya boyun eğmek ve o anlamsız akşam partisine gitmek yerine burada kaldım ve bir sürü beyaz yıkadım.
И вместо того, чтобы подчиниться давлению и пойти на этот бессмысленный вечер, я остался здесь и перестирал всё белое.
Ayrıca, kiraladığın şu anlamsız ev yüzünden bir sürü borcun var.
Плюс ты все еще должна оплачивать этот дурацкий дом, который ты сняла.
Bu çok anlamsız.
Это сумашествие.
- çünkü hepsi anlamsız.
- потому что это бессмысленно.
Bu anlamsız, aklımızı başımızdan alan seks döngüsüne sıkışıp kaldık.
Мы застряли в этом бессмысленном умопомрачительном сексуальном цикле.
"Yüzyıllarca süren katliamdan sonra bizi öldürmeden önce neden bu anlamsız inanç kavramını ne sikime defetmeye çalışmadık?"
... мы наконец-то задумаемся : как же так? После стольких лет кровопролития, мы не избавились..
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59