English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ B ] / Bılıyorum

Bılıyorum tradutor Russo

153 parallel translation
Seni iki yıl boyunca tek başına bırakıyorum.
Два годя я оставлял тебя в покое.
Mücevherleri sana bırakıyorum belli olmaz, yatılı okula göndermek isteyebilirsin.
Возьмите эти драгоценности... на тот случай если решите отправить его в интернат
Niçin böyle göze batan bir şekilde hayatta bırakılıyorum?
Почему мне настолько явно дарована жизнь?
Bu işleri becerebildiğimi pek sanmıyorum ama... bazı eşyalarımı burada seninle bıraksam nasıl olur?
Не знаю как ты посмотришь на это но может быть я оставлю часть вещей у тебя?
Çok para bıraktığını sanmıyorum çünkü kocası altı yıl önce ölmüştü ve ondan kalan parayla yaşıyordu.
Её муж умер шесть лет назад, она жила на то, что он ей оставил. В этом случае наследником станет её сын.
Bırak üç yıl öncesini, ben dün geceyi bile hatırlamıyorum ki patron.
Черт, шеф, я не помню что было Вчера, не то что три года назад.
L. Angeles'a döndükten sonra bırakıyorum.
Я вернусь с тобой в Лос-Анджелес, и с меня хватит.
Sana tamamen katılıyorum. Anneniz bana Bıçak Yarası'ndan bahsetti. Büyük bir savaşçıymış galiba.
Я слышала от твоей мамы, что Удар был великим воином.
Tamamdır, Size iyi geceler... ve sizi hemşire Graves'in başarılı ellerine bırakıyorum.
" то ж, теперь пожелаю ¬ ам спокойной ночи и оставлю ¬ ас в надЄжных руках сестры √ рейвс.
Sanmıyorum ama öylelerse serbest bırakılırlar.
Я в этом сомневаюсь, но если так, то их выпустят на свободу.
Seni şartlı olarak serbest bırakıyorum. 18.yaşına girene dek bilgisayar kullanmayacaksın ve herhangi bir telefona dokunmayacaksın
l приговаривают Вас испытанию. Вам запрещают использовать компьютер или touchtone телефонируют until the дню вашего 18-ого дня рождения.
Bu b.ka bayılıyorum, sen de öyle değil mi?
Неужели тебе действительно нравится это дерьмо?
Siz ve ekibinizin bu operasyona harcadığı parayı takdirle karşılıyorum. Ama bu bir operasyon işte, askeri bir operasyon, ve bunun hakkında bir b.k bilmiyorsunuz.
Я ценю деньги, которые ты и твои партнеры... вложили в эту операцию, но... это - военная операция, и ты ничего в этом не смыслишь.
Bu uçağı ve yolcuları rehin alıyorum Abu Jaffa serbest bırakılıncaya dek.
Пассажиры будут моими заложниками пока Абу Яффа не окажется на свободе.
Hayır, kılıbık olduğumu sanmıyorum.
Нет, не думаю, что я размазня.
Katılıyorum ama şu anda B'Elanna'yı bırakamam.
Обязательно.
Tehlikeyi göze alıyorum. 65 milyon yıl önce ölmüş hayvanların... yavrularını büyütme alışkanlıkları hakkında varsayımlarda bulunmak için... kemikleri taşlardan ayırmaya çabalamaktan bıktım.
Мне надоело... копаться в окаменелостях и безрезультатно... пытаться выяснить... чем питались эти несчастные животные до того, как умерли 65 миллионов лет назад.
Seni anlamıyorum Eddie, yani... Nasıl oldu da beni öyle manyak birinin merhametine bırakabildin?
Эдди, как ты мог бросить меня с этим уродом?
Daima öyle narindin ki... ~ Nasıl yapabildin... ~ Nasıl yapabildin... Bunu bana... ~ İnanamıyorum beni bıraktığına... ~ İnanmıyorum, bu bir veda olamaz.
You were the one so tender, ўЬ How could you do that to me... ўЬ I can't believe you're going, ўЬ I don't believe good-bye.
Bu adam gürültücü ve terbiyesiz. Son kez burada kaldığında alt komşunun balkondaki Benjamin incirini öldürdü. Bunu nasıl yaptığını senin hayal gücüne bırakıyorum.
Этот человек шумный, невоспитанный и в прошлый раз, когда здесь жил, он угробил фикусовое дерево на балконе соседей снизу способом, который лучше оставить на долю воображения.
Mızıkçılık yapmıyorum. Beni biraz rahat bırak, tamam mı?
Просто дай мне немного пространства, ОК?
21. yüzyılın başyapıtları olan, dört boyutlu kadınları da içeren tüm kolleksiyonumu... en çok takdir eden kişiye bırakıyorum - -
Тем самым, я завещаю всю мою коллекцию, включая шедевр 21 века "Женщина в четырёх измерениях"... человеку, который ценил это больше всех - я... полагаю, что это был бы, также, Редж Баркли.
Sadık uşağıma, yıllarca hizmetine karşılık çok az miktarda nakiti, her 20'de 1'i 20 taksitle ödenecek şekilde bırakıyorum.
Моему верному дворецкому, "Эй, ты!", за десятилетия верной службы... я завещаю жалкие гроши, двадцатью выплатами... по 1 / 20'ой доле жалких грошей каждый месяц.
Paranın değerini hiç öğrenememiş, tembel, şımarık oğlum Tandy 10 milyon $'lık servetimi sana bırakıyorum.
Моему ленивому, избалованному сыну, Тэнди, который никогда не познает цену денег, я завещаю своё состояние в 10 миллионов долларов.
Misafirini burada bırakıp nasıl gidebildiğini anlamıyorum.
Я не понимаю этого - оставить своего гостя вот так...
Ama salonun ortasında kutularını bırakıyor ve ben de takılıyorum ve...
Но он оставляет коробки в проходе! Я чуть не споткнулся и...
O işi nasıl bıraktın, anlamıyorum.
Не могу поверить, что ты это бросил.
Biliyor musun Eddie, birini sevmenin, onu geride bırakıp gitmekle nasıl örtüştüğünü kesinlikle anlayamıyorum.
Потому что, знаешь что, Эдди? Я ни за что в жизни не могу понять, как любить кого-то означает оставлять их позади.
- Artık değil, ama işi şansa bırakmıyorum, ta ki biz bu insanların Dr Jackson'ın içine nasıl girdiğini belirleyene kadar.
- Мы уже исключили это, но я исключаю любые возможности контакта, пока мы не определим, как эти дополнительные индивидуальности вошли в доктора Джексона.
Onları nasıl deniyeceğini sana bırakıyorum
Как ты будешь их тренировать целиком зависит от тебя.
küçük kardeşime ilk bakıcılık yaptığım zamanı hatırlıyorum ve o her tarafını b.. ka batırmıştı, tamam mı?
Я помню первый раз, когда я присматривал за своим маленьким братом... и он весь обделался.
Ben sadece nasıl olduğunu değerlendirmeye çalışıyorum. Bu treni kapatın parça izi bırakıyor.
Я просто пытаюсь оценить, прочно ли этот поезд держится на рельсах.
Bu ilişkiye bakıyorum ve sende nasıl etkiler bıraktığını görüyorum.
Я смoтpю на ваши oтнoшения и пoнимаю, как oни на тебя пoвлияли.
Galiba bu karmaşada tek başıma bırakılıyorum.
Останусь запутанный в полном одиночестве.
"Bunları ve dekorasyon konusundaki tüm nihai kararları... " daha ileri bir yargı ve duyarlılığa sahip olan size bırakıyorum. "
Отделку я предоставлю вам, положившись на ваш вкус и решение. "
İsobel'i ve diğer olayları arkada bırakabilmemin tek yolu o üç taşı bulmakmış düşüncesine kapılıyorum.
Так или иначе, я думаю, что единственный способ избавиться от Изобэль и от всего... всего остального - найти все три кристалла.
Hatırlıyorum da, yaklaşık on yıl önce, Julie Dwyer'in cenazesine gittiğimiz gece, "ya yapmam lazım ya da bırakmam" triplerindeydin.
Помню, как 10 лет назад, в ночь на похоронах Джули Двайер, ты говорил, "Надо срать или слезть с горшка"
Bırakın 20 ya da 30 yıl sonrasını, Dünya'nın şu anki nüfusunu petrokimyasal kullanmadan devam ettirebileceğimizi sanmıyorum.
Я не думаю, что мы сможем поддерживать сегодняшнее количество население мира, намного меньше, чем оно будет через 20 или 30ть лет, без использования нефтепродуктов.
Babama ait olan tüm bölgeleri, kendi ailemin ve Simpsonların güvenliğine karşılık size bırakıyorum.
И я передаю вам всю территорию моего отца в обмен на безопасность моей семьи и Симпсонов.
- Ve düzelmeye çalışan benim. Onu nasıl dinlenmeye bırakacağımı bulmaya çalışıyorum.
- О.
Anlıyorum ama şuanda yapmamız gereken... L'nin bıraktığı mirası ve Kira karşıtı arama grubunu kullanalım.
но нам всё-таки следует... что завещал нам L...
Yaratıcılığı, profesyonel yaratıcılara bırakıyorum.
Я поручаю креативность креативным профессионалам.
Katil nasıl oldu da Garza'yı vuran silahta senin parmak izini bıraktı onu anlamaya çalışıyorum.
Просто гадаю тут, как убийце удалось оставить твои отпечатки пальцев на пистолете, из которого убили Гарзу.
Fotoğrafçılığı bırakıyorum ve ilaçlarımı da! Haklısın.
Ты права.
Kararı sana bırakıyorum. Nasıl istiyorsan öyle yap.
как считаешь нужным.
Kardeşini orada nasıl bıraktığını hiç anlamıyorum.
Я до сих пор не могу понять, как ты оставил там брата и ушел.
Yetkiyi servis asistanına bırakmanın kötü bir şey olduğuna katılıyorum ama bu benim suçum değil.
Конечно, это очень плохо, что гражданский служащий, ночью в одиночку несёт на себе всю ответственность. Но это не моя вина :
Ben ödül avcılığı işini bırakıyorum.
Счастливчик Джим, я решил закончить свою карьеру охотника за головами.
Çiçeklerin çay yapraklarına bıraktığı kokuya bayılıyorum.
Позволить аромату цветка полностью передаться в чае.
Ufacık, insancıl bir jest yapıyorum ve seni bırakacağıma dair bir ümit beliriyor içinde.
Немного участия — и уже появилась надежда : а вдруг я все же тебя отпущу.
Fotoğrafçılığı bırakıyorum.
Я бросила фотографировать.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]