Diye bağırdı tradutor Russo
379 parallel translation
Biri uykuda güldü, öteki "Adam öldürüyorlar" diye bağırdı. Birbirlerini uyandırdılar : çivilendim olduğum yerde, kulak verdim.
Один захохотал во сне ; другой Вскричал : "Убийство!" — и проснулись.
O da "vur onu, Willie" diye bağırdı.
Он все время кричал : "Уходи, Уилли!"
Konuşması bittiğinde, benim birkaç adamım salonun alt ucundan başlıklarını havaya fırlattılar ve on kişi kadar, "Tanrı Kral Richard'ı korusun!" diye bağırdı.
Как кончил он, тут молодцы мои вверх шапки кинули, поодаль стоя, и жидко крикнули : "Король наш Ричард!"
"Şövalye" diye bağırdı. " Şövalye aç ve susuz kalmışsın.
"'Рыцарь,'позвала она'Рыцарь, подойди, поешь...
Çocuğun "Seni öldüreceğim." diye bağırdığını duydu.
И наш парень крикнул "Я убью тебя".
Alt katta oturan yaşlı adam çocuğun "Seni öldüreceğim." diye bağırdığını duymuş. Bir saniye sonra da adamın yere düştüğünü duymuş.
Старик, который живет внизу, слышал, как парень крикнул : "Я убью тебя", и через секунду упало тело.
Sağ olun Yaşlı adamın, çocuğun "Seni öldüreceğim." diye bağırdığını duyamayacağını kanıtladık.
Мы доказали, что старик не мог слышать крик.
Bize "hainler" diye bağırdılar.
Они называли нас предателями...
"Örtülerini çıkart" diye bağırdı biri emreder bir şekilde.
"Долой маски", - приказала она.
"Yaşasın Şili!" diye bağırdılar.
"Да здравствует Чили!"
Son nefesinde, Helen diye bağırdı.
Лифт остановился, он вскрикнул : "Мадмуазель Элен", а затем умер.
Pazar gecesi diye bağırdı :
- В воскресенье ночью он кричал :
Gitmek istemiyordum, bu yüzden bana bağırdın bana "Seni domuz, bin şu tramvaya!" diye bağırdın.
И я отказалась. А ты стал кричать на меня...
"İğrenç pislik, çürümüş orospu", diye bağırdı, bana yaklaşırken.
"Презренная дрянь, вонючая сука" - кричал он, приближаясь ко мне
"Dinle!" diye bağırdım.
я орала "ѕослушай мен €!"
O zaman neden "Ira" diye bağırdın?
Зачем же ты кричала "Айра"?
Yıllarca "Yaşasın erdem" diye bağırdım.
Годами я кричал со всеми "Да здравствует добродетель!" А потом дал себя схватить.
Yaşasın adalet! Ben de yaşasın adalet diye bağırdım!
Он сказал, что я свободен, и я крикнул'Да здравствует правосудие!
Sırf'Çok yaşa Stalin'diye bağırdığım için mi hapsedildim?
Так, да? Меня посадили за то, что я кричал : Да здравствует Сталин и Мировая революция!
"Sen ne yapıyorsun?" "Ben burada yaşıyorum." diye bağırdım.
Я говорю, что ж ты делаешь? Я ж здесь живу.
O ise "daha çok, daha çok, daha çok!" diye bağırdı.
- Ты кричала : "Еще, еще, еще!"
Birlikte olduğum ilk erkek "mamma" diye bağırdığında sandım ki annesi içeri girdi.
- Первый раз, когда парень закричал "мама", "мама", "мама миа".. Я думала, его мама пришла.
Ve kapıya tekmeyi vurup içeri daldık. Ve "Pis aynasızlar gelin ve bizi yakalyın" diye bağırdık.
Как насчет того что бы взять парочку пулеметов, разбить окна и начать стрельбу, приговария "идите сюда грязные копы"?
1968'de birisi ona : "Yahudiler İsrail'e!" diye bağırdı.
В шестьдесят восьмом году кто-то закричал ей :
Plötzensee'de bir tutuklu kafasını... duvara vurmadan önce "şimdi" diye bağırdı.
Прямо перед тем, как разбить свою голову о стену, узник сказал : "Сейчас".
Dalın diye bağırdı kaptan.
Погружение! " - кричал капитан в свою штуку...
"Jacek" diye bağırdınız.
Вы назвали меня по имени... Вы сказали : "Яцек!"
Sonra ben ve ortağım merdivenleri çıkarken biri cinayet var diye bağırdı...
И мы с партнёром прикрутили лестницу, кто-то кричит, как резаный...
- Zavallı! - - - Diye bağırdım
Ужель святое провиденье
"Aman Tanrım, bu oI" diye bağırdım.
Я закричала : "Боже мой, это он!"
Cartwright! " diye bağırdım.
Картрайт! " вот так.
Olacak olan bu, "diye bağırdı. " Bu bizim için bir son. "
Это конец нам ", - кричал он.
Aman Tanrım! " diye bağırdı.
"Джордж, что ты делаешь? Мой Бог!"
Evet, efendim. Bağırdığını duydum. Bir ses duydum ve Bay Leverson "Aman Tanrım!" diye bağırdı.
Да, сэр, я слышал, как он вскрикнул, затем послышался звук падающего тела, мистер Леверсон воскликнул "О, Боже!".
Ne diye bağırdı o öyle, "sic semper tyrannis" mi?
И что он там кричал - "sic semper tyrannis"?
Baba, Tom seni kurt kapanına aldığında "ben hemofiliyim" diye bağırdın sonra o seni bıraktı senin de ona arkadan saldırdığını hatırlıyor musun?
А помнишь Том зажал тебе голову, и ты начал кричать : "у меня гемофилия!" А когда он тебя отпустил, ты пнул его в спину?
Olmaz Jose! " diye bağırdı.
Нетушки! " как она говорит.
"'Aptal kız'diye bağırdı Cadı fırına doğru koşarken. "
"Глупая девчонка" прокричала ведьма и бросилась к печи. "
'diye bağırdı. "
Хэнсел "- плакала она."
Bir lidere ihtiyacımız vardı, birisi güvenli yolu bulmalıydı. Ama yolumdan çekilin diye bağırdın.
Я вот о чем, если он считает этого ребенка потрясающим то кто тогда вообще не потрясающий?
"Bak!" diye bağırdı, Ned.
"'Смотрите! '- вскричал Нед. "
Ben de, "Vuruldum!" diye bağırdım.
Я кричу, "В меня попали!"
Önce George diye bağırdı. " Ne yapıyorsun?
Сначала она закричала, " Джордж, что ты делаешь?
Sonra herkes "Hayalet! Hayalet!" Diye bağırdı ve...
Казалось, что весь мир кричал " Духи!
Sözünü kesmiştim. Sonra "anne" diye bağırdı ama ona ulaşamadım.
Потом связь оборвалась, и я не могла до неё дозвониться.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Diye bağırdı.
"Что ты делаешь? !" - закричал он.
"Bravo diye bağırdı Adam da burnuyla asılı kaldı, büyük numara"
И он тут же задрал кверху нос,
- Yoksunuz diye bütün öğlen bağırıp çağırdı.
Он весь день орёт ваше имя.
- Kutsal güçler aşkına! Bunu başka biri yapmış olsaydı suratına "cahil" diye bağırırdım.
Тысяча чертей, если бы не он, я бы ругался как сапожник.
Gölün kıyısında çömelip çamurun içine atlardı. "Vrak, vrak" diye bağırırdı. Diğer çocuklar gülmekten kırılırdı.
Она лезла в любой пруд, который ей попадался на пути и прыгала, квакая, в иле, пока все вокруг не валились на землю от хохота.
Çok pahalı. " diye bağırırdı.
Это очень дорого. "