Fazla tradutor Russo
84,141 parallel translation
- Birden fazla iz var.
— Вижу несколько следов.
Cassie, Ramse, benden daha fazla şey biliyorsun. Söyle bakalım gelecekten gelen yavşak!
Кэсси, Рамси, ты знаешь больше меня, так что выкладывай, придурок из будущего!
Artık Tanık güvende değil. Günlerinin geride kalanı fazla konforlu olmayacak.
Раз Очевидец больше не в безопасности, остаток ваших дней вы проведёте в менее... благоприятных условиях.
Önemli olan, daha fazla terörizm eylemini önlemek.
Предотвращение дальнейших актов терроризма почти все, что имеет значение, Таня.
Fazla zamanını almayacağım.
Я не буду занимать много времени.
Bize daha fazla takviye lazım. Alt katman gibi bir şey.
- ( чапман ) По-моему, нам надо что-нибудь вниз постелить.
Fazla cüretkârsın.
Это... очень самонадеянно.
Çok fazla para vermiyorlar ama ismim duyulacak. Bu da benim gibi biri için çok daha önemli.
Сумма небольшая, зато будет репутация, что в моём случае гораздо ценнее.
Masada 6 kişiden fazla var.
Нас больше шести человек.
- Çok teşekkürler. Lafı fazla uzatmadan size "Kiraz Kâsesi ve Sehpa" adlı resmi takdim ediyorum.
Без лишних слов, представляю вам...
En fazla ikinci sınıf bir ressamım.
Рисую максимум на четвёрку с плюсом.
O perdelerin maliyeti bütün bir afyon sevkiyatından daha fazla.
Эти занавески стоят больше, чем целый урожай опиума.
Bir miktar sıkıntı yaşarız o yüzden fazla kafa yormayalım.
- И? Нехорошо получится, давай об этом забудем.
Fazla acele etme ya.
А ты не торопилась.
- Daha fazla gübre.
Ещё больше компоста.
Onlarla iyi geçinseniz iyi olur zira sayıları inanılmaz fazla ve burada işlerin nasıl yürüdüğünü sadece onlar biliyor.
Советую с ними дружить, ведь их тут множество, и лишь они знают, как тут всё работает.
- Fazla kafanı yorma.
Не накручивай себя.
Filmlerde gösterdiklerinden daha fazla esmer var.
Чернее, чем показывают в фильмах.
Öğlene fazla kalmadı.
До полудня всего ничего.
- Dur, ben o kadar yaşlı- - - Kutuyu fazla kaldırmayacak kadar yaşlısın.
Погоди, я не так стар, чтобы держать коробку самому.
Dikkatimden kaçmış işte, siz insanların yaşam ömrü fazla değil, değil mi?
Я вечно забываю, что человеческая жизнь слишком коротка.
- Milano'da sokak lambalarına çok fazla talep var.
- Ну... в Милане большой спрос на уличные фонари.
Size daha fazla katılamazdım.
Не могу не согласиться.
Bu yabancı etsiki fazla uzun zamandır momentum kazanıyor.
Это иностранно влияние слишком долго набирало силу.
- Daha fazla patates yok.
- Картошки больше нет.
Bana göre biraz fazla Fransız ama haklıymışsın.
Слишком по-французски, но ты был прав.
İndüklenmiş geriliminiz fazla yüksek.
Напряжение слишком высокое.
Daha fazla kötü haberi kaldıramam.
С меня хватит плохих новостей.
Orada avlanmak için fazla yaşlıydı hatta.
Слишком старого, чтобы охотиться.
Bu kadarı senin için fazla oldu.
Да, вам тяжело приходится.
- Kesinlikle. Dudak ruju ve fazla sıkılmış traş sonrası losyonu gibi.
- Конечно, как двойная порция геля после бритья на лице.
Kendini biraz fazla kaptırmışsın bakıyorum?
Понял. А обет безбрачия вы не даёте?
Bu yaptığımız canını ağzına yiyeceği bir yumruktan çok daha fazla yakacak.
От этого ему будет куда больнее, чем от удара по морде.
Sanırım fazla kaçırdın Tom?
- Тому больше не наливать.
Sana ihtiyacım var. Steph Reed'e yol verdikten sonra daha da fazla.
Ты мне нужен, тем более, что я уволил Стеф Рид.
Ekonomileri neredeyse çökmek üzere. Petrol rezervlerine gereğinden fazla değer biçilmiş durumda. Lafın kısası döviz birimleri risk altında.
Их экономика - на грани коллапса, запасы нефти запредельно переоценены, а валюте угрожает опасность.
Seni Bayan Maric'le birden fazla kez yakın sohbet ederken gördüm.
- Я не слепой. Видел вас в близком разговоре с мисс Марич и не один раз.
Saygıdeğer Bayan Maric bu yaz düşüncelerimde birden fazla kez yer aldınız.
Моя уважаемая мисс Марич. Я далеко не один раз думал о вас этим летом.
Şimdi onları büyük bir balo salonuna koyalım. Aynı insanlar, ne daha fazla ne daha az.
Те же люди, не больше и не меньше.
Çalışmalarım, bütün zamanımı ve düşüncelerimi tüketiyor ve korkarım ki zavallı çocuğa şimdiden çok fazla acı yaşattım.
Моя наука поглощает всё мое время и мысли. И боюсь, я уже причинил милому ребёнку слишком много боли.
Üstelik gereğinden fazla sözle ifade edilmiş.
Не говоря уже о многословном стиле.
Söylemek istediğim şey, Sayın Profesör,... maalesef, daha önce üzerinde düşünmediğim çok fazla gözlemde bulundunuz.
Я хочу сказать, герр профессор... Вы заметили многое, чего я не учёл, к сожалению.
Ve çok fazla yetenekli adayın olduğu bir alan olmasına rağmen, şu ana kadar görüştüklerimiz içinde siz nasıl olduysa en kalifiye olansınız.
И несмотря на большое количество одарённых кандидатов, вы всё же самый квалифицированный, которого мы встречали.
Cevap arayışı içinde çok fazla talepte bulundum,... ancak sessizlikle karşılandım.
Я искал ответы на многие вопросы, но меня ждало лишь молчание.
Şimdi en fazla haftada bir.
Теперь разве что раз в неделю.
- İyi bir koca olabilmek için çok fazla bencilsin. - Neymiş o?
В чём же?
Bu sabah küvetimdeydim,... ve kafamı suya daldırırken aynı zamanda....... ayak parmağımla saç fırçamı içeri düşürdüm ve fırça dökme demire çarptı, ve... suyun içinde oldukça fazla ses çıkardı.
Сегодня я был в ванной, окунул голову и одновременно моя расчёска ударила мне по пальцу. Она упала на чугун, и под водой звук был очень громким.
Tahmin edebileceğinden çok daha fazla keyif veriyorlar.
Оказывается, они намного милее, чем можно представить.
Bütün bu maskaralık, bunlar tedirgin edici bir eğilim için daha fazla kanıt. Peki neymiş o? Para ve alkış için olan bu paragöz açlık.
Весь этот фарс... новое доказательство тревожного течения.
Daha yoğun ışığın daha fazla enerjiye sahip emisyonlar üretmediğini.
более интенсивный свет не продуцирует больше энергии.
- Fazla mesai mi?
- Заработался?