Kolay değil tradutor Russo
3,024 parallel translation
Evet James, inan bana söyleyeceklerim... şey... kabullenmesi hiç kolay değil.
Да, Джеймс, и поверь мне, что я собираюсь сказать... это... это нелегко признать.
Bebek sahibi olmak kolay değil, Kelly.
Ребёнок таких отговорок не поймёт, Келли.
Kabul etmeliyim, burada olmak benim için kolay değil.
Должна признать, нелегко быть здесь.
O kadar kolay değil.
Это не так просто.
O kadar kolay değil.
Не всё так просто.
Bir senedir buralardayım, sahneye çıkacak yer bulmak kolay değil.
Я здесь уже год, хорошее шоу найти трудно
Örnek biri olmak kolay değil.
Да. Очень сложно быть образцом для подражания.
Hiç kolay değil, değil mi?
Не легко, правда?
Benim için de kolay değil.
Это не легко для меня тоже, знаешь ли.
Kararlarını, zihnini değiştirmek o kadar kolay değil, değil mi?
Не так-то это просто, верно?
Yıllara meydan okumak kolay değil.
Он выдерживал повреждения на протяжении долгих лет.
Söylemesi çok kolay değil mi?
Проще всего советовать такое, правда?
- Hayır, hiçde kolay değil.
- Нет, всё не так легко.
Sanatın patronu olmak kolay değil.
Нелегко быть покровителем искусств.
Benim için hiç kolay değil.
Это не просто для меня.
Kabullenmesi kolay değil. İnan bana biliyorum.
Такое нелегко принять, поверь, я-то знаю.
Bu benim için hiç kolay değil, bilmelisin.
Знай, это не легко для меня.
Durumum hiç kolay değil.
Моя ситуация не из легких.
Hiç bişeyi paketlemek kolay değil.
Ничего нельзя легко обернуть.
Hey, bu o kadar kolay değil, değil mi?
Это нелегко, понимаешь?
O evdeyken ben eve yeni girmiş oluyorum ve bu hiç kolay değil.
Мне приходится приходить домой после того, как она приходит домой, а это непросто.
İspanya'daki hesabına 5.000 yatırmak da kolay değil ama hallediyoruz.
Это не просто класть пять штук в месяц на счета в испанском банке, но мы справимся с этим.
- Bu pek de kolay değil.
- Этого нелегко добиться
İsim değiştirmek kolay değil.
Не так просто поменять имя.
Bazen... güveni inşa etmek için ne kadar ileri gideceğini bilmek hiç kolay değil.
Иногда нелегко понять, как далеко нужно зайти, чтобы построить доверие.
- Kolay değil ki.
- Это не просто.
Güven oluşturmak için ne kadar ileri gitmen gerektiğini tahmin etmek kolay değil.
Нелегко узнать, как далеко нужно зайти Чтобы построить доверие.
- O kadar kolay değil. Atla, partner.
– Не так легко, залезай, напарник.
O kadar kolay olacağını sanmadın, değil mi?
Ты ведь не думал, что всё будет так просто, правда?
Bak, burada rahat gibi hissetmenin kolay olduğunu biliyorum ama burası bizim evimiz değil.
Слушай, я понимаю, что здесь легко почувствовать себя уютно, но это не наш дом.
Yani, zihnim tamamen değişmişti. Kolay bir şey değil.
И мой разум полностью изменился, а это не так уж просто.
Umuyorum hızlıca bir karar verirsiniz, ancak siz hiçbir şeyi kolay yoldan yapmazsınız değil mi?
Я надеялся решить этот вопрос гораздо быстрее, но ты любишь всё усложнять, не так ли?
O kadar, kolay oğlu değil.
Это не так просто, сын мой.
- Sevinirsin tabii. Şunu bil ki bu kolay kolay başına gelecek bir şey değil.
О да, я в этом уверена, потому что я хотела, чтобы ты знал каково это.
Adını değiştirmek kolay, Kendini değiştirmek o kadar basit değil.
Легко сменить имя, но не так легко измениться самой.
Çok sağlam bir markayla bile giriş yapsan, kolay iş değil.
Даже при поддержке сильного брэнда, это не очень легко.
Bu hiç kolay olmayacak değil mi?
Это будет не легко, так ведь?
Dediğim gibi, bulması kolay biri değil.
Как я уже говорил, его не легко найти.
Kolay bir iş değil.
Это не просто.
Bu kolay değil.
Это не просто.
Bu parayla ilgili detayları takip etmek kolay bir iş değil çünkü işin içinde üçüncü bir kişi daha var biz de şu anda o kişiye yaklaşmış durumdayız.
Проследить эту связь было непросто, так как деньги тщательно отмывались через ключевого посредника, на которого мы выходим буквально в данный момент.
Bu kolay bir soru değil.
Это непростой вопрос.
Ben kolay giden biri değilim, değil mi?
От меня так просто не избавишься.
Hiç de kolay iş değil.
Это было не легко.
Bu benim için kolay bir şey değil ama bir şekilde ikimiz kavga etmeye devam edersek ben yalnız kalacağım.
Слушай, мне непросто это говорить, но по какой-то причине мы продолжаем враждовать, и я чувствую себя чужой.
Onun gibi saklanmadan yaşamak kolay bir şey değil. Babası da onu desteklediği için takdiri hak ediyor.
Нужна огромная выдержка, чтобы жить вот так в открытую, и её отец заслуживает уважения за то, что поддерживал её.
Plan yapmak kolay değil.
Запланированное убийство.
Bunun bir lanet değil de senin yararına olduğunu düşünsen her şey daha kolay olacak.
И будет проще для всех, если ты смиришься, что это благо, а не проклятие.
Çifte cinayete tanıklık etmek, kolay bir şey değil.
Стать свидетелем двойного убийства не так уж легко.
İnsan hayatına sırtını dönmek kolay bir şey değil. Aynen.
Отказаться от своей жизни непросто.
Hiçbir şeyi takmadığında hayatın ne kadar kolay göründüğü inanılmaz değil mi?
Разве не чудно, как жизнь сразу становится проще, когда тебе на всё плевать?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56