Sadece bu değil tradutor Russo
2,271 parallel translation
Olay sadece bu değil.
Дело не только в этом.
Sadece bu değil.
Не только это.
- Sadece bir evliliğim olabilir ve istediğim artık bu değil.
Ты уверена в своём решении? Я могу состоять только в одном в браке, и уже не в этом.
Bu sadece koro değil, topluluk. yani, boş adamlar "serbest meslek grubu."
Хотя, если хочешь мое мнение, это все равно что мусорщиков называть "ответственными по чистоте".
Ölümüm sadece benim değil aynı zamanda dostumun da doğruyu söylediğinin kanıtı. Ama bu komplocular gerçeğin ortaya çıkmaması için her yola başvuracaklardır.
Моя смерть - доказательство... не только того, что я и мой друг говорим правду, но и того, что заговорщики не остановятся ни перед чем, чтобы эту правду скрыть!
Bu sadece bir aşk hikayesi değil.
Это не просто любовная история.
Bu sadece rezerv büyük demek değil..... aynı zamanda tortul kayaç üst kalitede demek.
Так что вам повезло не только с размером земли, но и с качеством шельфа.
Bu artık sadece para meselesi değil.
- Дело не только в деньгах.
Ve bu sadece bizim kaybımız değil.
И не только наше.
Bu çok üzücü. Nefret ettiğim halde, sevdiğin kahveyi almam ya da sadece senin ödünç alabileceğin süveterleri almam pek umrunda değil ama.
Ты что-то не возражала, когда я купила твой любимый кофе, хотя я его терпеть не могу, или когда я покупаю свитера, которые ты хочешь одолжить.
Bu sadece, saçmalıktan öte bir şey değil ve saçmalık sizin uzamanlığınız olduğundan İlk önce buraya gelmem gerektiğini düşündüm.
Это просто... какая-то глупость вероятно, и так как глупости ваша специальность я подумал, что мне сперва надо сюда.
Sadece davetlilere özel değil miydi bu?
Я думал, что выставка по приглашениям.
Bu kızgınlığını arkadaşlarına göstermen adil değil diyoruz sadece.
Только не честно вымещать зло на друзьях.
Bu sadece bir gözlük değil dostum.
Это не простые очки, друг мой.
Bu parti değil, bu sadece eğlence ortamı.
Это не вечеринке, а просто "междусобойчик".
Ve bence bu sadece bir tesadüf değil.
И мне не кажется, что это совпадение.
Bu sadece kaçaklarla ilgili değil, Shea.
Я не только о беглецах, Ши.
Bu sadece bir telefon değil.
Это не просто телефон. Это не просто телефон.
Bu kararlar... Sadece bizi değil, Başkalarını da etkiler, Ve...
Эти решения... они влияют на другие, не только на себя, и... не всегда приводят к хорошим целям.
Bu iş sadece seks değil ki.
Дело не только в сексе.
Şurası kesin ki, bu iş sadece telefon seksiyle ilgili değil.
Ясно, что это не просто секс по телефону.
Bunu söylememin sebebi sadece poponun bu kotta ne kadar harika görünmesi değil.
Ты самая лучшая жена на свете. И я говорю это не только потому, что твоя попа шикарно смотрится в этих джинсах.
Bu sadece bir röntgen değil.
Это серьёзнее обычного рентгена.
Ama bu sadece bir kolye değil Joe.
Но это не ожерелье, Джо.
Gerçek şu ki, Jimmy Philbrook sadece 1 litre kan kaybetmiş. Ki bu da, kalbini durdurmak için yeterli değil.
Факт в том, что Джимми Филбрук потерял только около литра крови, а это не могло заставить его сердце перестать биться.
Bu sadece bir insanın ne yaptığı ile ilgili değil.
Я не о том, что этот человек уже сделал.
Bu sadece benim dediğim bir şey değil.
Это не только моё слово.
Sonuçta bu Yüzyıl Savaşları değil. Sadece beş adamı var. Fransız değil.
Это не Столетняя война, и у него только 5 парней, а не Франция.
Aslında bütün Bennett'leri tanıyoruz, sadece bu zavallı bok çuvalını değil.
Мы знаем всех Беннетов, а не только эту кучу жалкого говна.
Bu çöplere bakmanı istemedim sadece. Sorun değil.
Да, конечно, я этим займусь.
Sadece bakınıyorum- - bu, yani, ciddi bir şey değil.
Просто присматриваюсь. Пока ничего серьёзного.
Bu öncü olabilmek için bir fırsat. Sadece Pan Am için yeni bir hat anlamında değil aynı zamanda Sovyetlerle olan ilişkilerimizde de geçerli.
Это большая возможность не только проложить новый маршрут для Пэн Американ, но и наладить отношения с Советами.
Sadece sonu değil, bunun yanında, merhaba, bu bir problem.
Не только концовка является проблемой.
Sadece bil diye söylüyorum, bu pişmanlık değil.
И ты знаешь - это не раскаяние.
Sadece bu senin bebeğin değil diye, böyle...
Только потому, что не ты придумал...
Babasına göre bekar. Hep kızların arasında, bu onun her zamanki hali. Herhangi bir kulübe üye değil.Sadece şampanya içiyor ve tercihi bollinger.
Ну, по словам его помощницы, он одинок, с подружками обычно долго не встречается, не входит ни в какие клубы, пьёт только шампанское, предпочитает Боллинджер, ненавидит собак, женщин в туфлях без каблуков и британский пуддинг.
Unutmayınki bu adamın dolandırıldığına değil de bunun sadece bir anlaşma olduğuna inandırmalıyız.
И помните, нам нужно убедиться, что этот парень поверит что это просто сорвавшаяся сделка а не афера. Ок?
Bu film sadece meşhur replikleriyle değil aynı zamanda bir sahne başta olmak üzere kullanılan müzikleriyle de bilinir.
Этот фильм стал известным не только из-за некоторых его цитат Но и также и благодаря музыке, которая играет в этом фильме В частности, в одной из сцен.
Çünkü bu beyler benim için sadece birer hükümlü değil, onlar benim ailem.
Потому, что эти джентльмены - они для меня не просто преступники. Они моя семья, ладно?
Bu sadece kıyafet değil.
Это не просто одежда.
Sadece bu model değil, dört farklı kadından...
Это не просто хозяйка Мы получили ДНК
Bu sıcaklığı artıran bir şey değil. Sadece radyo frekansı ve elektromanyetik dalgalar.
Лишь радиочастоты и электромагнитное поле.
Bunun sadece psikolojik bir sorun olduğunu söyleyecek ki bu doğru değil.
- Да. Он скажет, что проблема в моём мозге. Что не верно.
Sadece bu konuya dikkat çekmek istedim neticede dikkat çekilmeyecek gibi değil.
Я просто подумал указать на это, раз он и так ну, знаешь, выпячивается.
Sorun şu ki,... inşa ettiğin bu şehir artık sadece sana ait değil.
Проблема лишь в том, что конструкция, которую ты выстроил, больше не принадлежит только тебе.
Bu sadece bir CD değil.
Это не только CD.
- Bu sadece para konusu değil.
Речь не только о деньгах.
Sadece bu da değil aslında.
Даже не в том дело :
Bu sadece bir hipotez ama mantıklı, değil mi?
Что-что сделали Грейсоны? Это только предположение, но оно не лишено смысла, разве не так?
Bu adil değil. Hayır, bu sadece...
Ну, нет, просто...
Bu arada sorun derken son söylediğim şeyden bahsetmiyordum sadece o değil.
Нет... ладно, нет ничего Я не имел в виду... мое последние утверждение, не было связано с моей...
sadece bu mu 17
sadece bu 76
sadece bu gecelik 25
sadece bu gece 23
sadece bu seferlik 35
sadece bu da değil 20
bu değil 117
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
sadece bu 76
sadece bu gecelik 25
sadece bu gece 23
sadece bu seferlik 35
sadece bu da değil 20
bu değil 117
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28