Saçmalıyorum tradutor Russo
352 parallel translation
Sanırım saçmalıyorum.
Наверное я говорю ерунду.
Galiba saçmalıyorum.
Кажется, я начал болтать чепуху.
Hayır, saçmalıyorum işte.
Нет. Нет, я знаю, что хочу сказать.
Saçmalıyorum. Bu müzikten olmalı.
Не знаю, что это на меня нашло.
Doğruyu söylemek gerekirse biraz saçmalıyorum ha?
Скажи честно, я похожа на сумасшедшую?
Sürekli saçmalıyorum.
Это просто болтовня.
- Saçmalıyor. - Hayır saçmalıyorum.
-... что даже не заметил бы! - Заткнись, Пат!
Biliyorum, saçmalıyorum, Şikâyet ediyorum. Özür dilerim.
Знаю, я тебе надоел со своим жалобами.
Üzgünüm, Sylvia. Saçmalıyorum.
Прости, Сильвия, несу чепуху.
Saçmalıyorum.
Полная ерунда.
He-heh! Aydabir kontrol etmezsem saçmalıyorum!
как делаю каждый месяц!
Saçmalıyorum işte.
Ожидание, знаете ли, так унизительно.
Saçmalıyorum.
Я говорю какие-то глупости.
Ama neden bütün gün bir sürü saçmalıkla uğraşmak zorunda kalıyorum?
Почему я должен проходить через эти бесполезные трудности?
- Bunu kelimelerle anlatamıyorum. Orası... - Saçmalık.
Я не могу выразить это словами, это... ерунда.
Saçmalık, katılıyorum. Ama bu sesler ne zaman başladı?
Но когда этот шум начался?
Bu büsbütün saçmalık! Kulaklarıma inanamıyorum!
Oпaceн, чepт вoзьми?
Böyle saçmalıklar aklına nasıl geliyor anlamıyorum. Kadının teki işte!
Понятия не имею, что творится у тебя в голове.
Bu saçmalığa inanmıyorum.
Ты правда в это веришь
Savcı tarafından yapılan sorgulamanın saçmalığına dikkat çekmeye çalışıyorum.
Я пытаюсь показать абсурдность вопросов, которые были заданы обвинителем.
Majesteleri böyle saçmalıklara inanamıyorum!
- Как вы можете верить сплетням, сир?
Ben bu saçmalıkların hiçbirine inanmıyorum. Sen de neye istersen ona inan.
Ты получаешь право думать всё, что тебе хочется.
Bu saçmalıkların ne alakası var anlamıyorum.
Я тоже не знаю, что тут делаю, куда вляпался.
Ben doğaüstü saçmalıklara inanmıyorum.
Я не верю в эту суеверную ерунду!
- Ben bu vudu saçmalığına inanamıyorum.
После чего замерзла во льду. - Просто поверить не могу во всю эту вуду-чушь.
Onlara, bir dolu saçmalık gözüyle bakıyorum.
По мне они так просто куча барахла.
Biraz normal konuşsana, anlattığın saçmalıkların, yarısını hiç anlamıyorum.
Говори, пожалуйста, нормально. Я не понимаю и половину того, что ты говоришь.
Buro saçmalıklarını sadece onun için endişelendiğimden bırakıyorum.
Весь этот бред про Бурусов исключительно из-за заботы о нём.
Saçmalık, yaşlanıyorum ve sorun değil ülkemizdeki ölüm korkusu sayesinde "ölmeyeceğim" çünkü.
Чушь! Я становлюсь старым! И это нормально!
Şahsen ben bu saçmalığa dayanamıyorum.
Я вообще-то не люблю все это дерьмо.
Ve Angel'ı. Sana inanmıyorum. Kardeşin hakkında resmen saçmalıyorsun.
Поверить не могу, что за дерьмо ты рассказываешь про своего собственного брата?
Yani, böyle birini tanıyorum, arkadaşım yani. Saçmalık.
То есть, как, я знаю одного чувака, который вернулся.
İnanamıyorum bu saçmalığa!
Проклятье! Дерьмо!
aa, evet onları Sullivan şovundaki saçmalıkları ile hatırlıyorum bayan Simpson, bu görev ve tüm başarısı sizin olabilir ancak bir soruya cevap vermeniz gerekiyor
Ах, да. Помню их фальшивое бренчание в шоу старого Салливана. Заказ и слава будут вашими но вы должны ответить на один вопрос.
Buradaki saçmalıkları ciddiye almıyorum.
Но я терпеть не могу подобных бредней на отделении.
Yine de bu gen saçmalığının korkunç şekil bozukluğunu nasıl haklı göstereceğini anlamıyorum.
Я не понимаю, как вся эта лицемерная чушь... может оправдать эти чудовищные эксперименты.
Bu saçmalığa neden katlanıyorum, bilmem.
Даже не знаю, почему я мирюсь с этой чушью!
İnsanlığın en büyük keşfinin saçmalık olduğunu sanmıyorum!
А я не считаю чушью то, что может стать важным открытием в науке!
Haftanın 7 günü, dışarıda kıçımı tehlikeye atıyorum ve eve döndüğümde bu saçmalıklarla karşılanıyorum.
Всю неделю я надрываю свой зад, прихожу домой, и ты закатываешь мне скандал.
Tüm bu saçmalıklara nasıl katlandığını anlamıyorum.
Я не знаю, зачем я терплю весь этот вздор.
Deneyeceğin bir sonraki saçmalığı görmek için sabırsızlanıyorum.
Жду не дождусь очередной абсурдной выдумки, которую ты испробуешь.
Oh, şu halime bakın... Yine saçmalıyorum...
пoкa - ну вoт, oпять меня пoнеслo.
Galiba... Korkmaya başlıyorum. Saçmalık.
Думаю я - поймал страх.
Bu saçmalığa inanamıyorum!
Надо же в такое дерьмо угодить!
Sizlere yalvarıyorum, Karayibli kardeşlerimiz aşkına, bu saçmalıklara bir son verin artık!
Умоляю вас, ради любви наших братьев с Южного моря, прекратите этот кошмар!
Kes şu saçmalığı. asıl ben sizi kurtarmaya çalışıyorum.
- Прекрати, это я спасаю тебя!
Yara izi vardı. Anlamıyorum. Nasıl oluyor da üniversite görmüş biri bu batıl inanç saçmalıklarına inanabiliyor?
Не пойму, как может человек, давно окончивший колледж,... верить в суеверную галиматью!
Bu nedenle böyle yapıyorum. Bunların topu saçmalık.
"Такой уж я есть." Хрен собачий!
- Sakın o saçmalığa inanıyorum deme - Artık inanmıyorum.
- Не говори, что ты в это веришь.
Demek ki,'Bir şey hatırlamıyorum'saçmalığına devam ediyorsunuz?
Полицейский участок. Итак, вы настаиваете на том, что вы ничего не помните?
Saçmalık. İyi dereceler alıyorum.
Я не жалуюсь на оценки.
saçmalık 1235
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçmalıyor 21
saçma sapan konuşma 57
saçmalamıyorum 22
saçma sapan konuşuyorsun 17
saçmalamayı bırak 40
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçmalıyor 21
saçma sapan konuşma 57
saçmalamıyorum 22
saçma sapan konuşuyorsun 17
saçmalamayı bırak 40