Yerın tradutor Russo
8,818 parallel translation
Bir insanı özgürlüğünden mahrum bırakan taraf mı hatalıdır yoksa tereddüt içinde olduğu hâlde, ki neredeyse her zaman öyledir özgürlük hakkını savunan kişinin yanında yer alan taraf mı?
Ошибаемся ли мы, лишая человека свободы, или мы ошибаемся, когда выпускаем этого человека, если, как это почти всегда бывает, мы не знаем точно?
Kemiklerdeki içeri yönlü çöküntüler ve yer yer x ışınlarını geçirmeyen kısımların varlığı size neyi işaret ediyor?
О чём говорит наличие внутренних скосов в сочетании с рентген-непроницаемыми пятнами?
Ve biliyordunuz ki, o memurların en çok da yalnız kalmamaları gereken yer... -... Bay Avery'nin eviydi, değil mi?
И вы знали, что в первую очередь им нельзя оставаться одним в трейлере мистера Эйвери, так?
Soruşturmada aktif olarak yer almaya devam ettiler kanıtların çoğunu onlar topladılar ve aslında üstlenmemeleri gereken bu rolü üstlenerek kendilerini aynı zamanda Steven Avery'nin bu suçu işlediğini kanıtlamaya adadılar.
Они продолжили активно участвовать в расследовании, они нашли большинство улик, и когда они взяли на себя то, чего им не следовало, они ещё и занялись доказательством того, что Стивен Эйвери совершил преступление.
Bu dava için, bir emniyet mensubu olarak... -... yer aldığınız en büyük soruşturmaydı diyebilir miyiz?
Вы бы описали это дело, как самое крупное расследование, в котором лично вам довелось принять участие, будучи полицейским?
Bir raporda yer almasının sakıncalı olacağını düşündüğünüz için raporunuza yazmadığınız şeyler var mıydı?
Было ли что-то, чего вы не захотели указывать в отчёте?
Raporunuzun önceki bölümlerinde bir yerde kimin gelip gittiğini not aldığınıza dair bir ibare yer alıyor mu? 14 : 45 diye yazan şu bölüm dışında?
А есть ли ранее в вашем отчёте указание на то, что вы ещё где-либо вели записи о тех, кто приходил или уходил, помимо вот этой записи, указанной как 2 : 45 дня?
Eğer Lenk 2002 yılında delillerin gönderilmesinde görev aldıysa o zaman o delil dosyasının içinde Steven Avery'nin kanının olduğu tüpün de yer aldığını muhtemelen biliyordu.
Если Ленк принимал участие в передаче улик в 2002 году, тогда он, видимо, знал, что эта коробка с образцами крови Стивена Эйвери находилась среди материалов дела.
Bu davayı kazansa da Steven Avery'nin itibarını geri kazanmak için başvurabileceği bir yer yok.
Нет практически никаких шансов, что Стивен Эйвери сможет вернуть своё доброе имя, даже если выиграет суд.
Bence bunun tam da olmasını istedikleri yer burasıydı.
Думаю, этого они и добивались.
Yapılan başvuruların ve savcılık dosyasının nüshaları elimize geçtiğinde yer yer çok yanlış adımlar atıldığını fark ettik.
Когда мы получили копии ходатайств и документы от прокурора, мы поняли, сколько ошибок было допущено
Brendan Dassey, dediğim gibi yer yer rahatsız edici detaylarıyla dayısı Steven'ın prefabrik evine doğru yaklaştığını anlatıyor.
Брендон Дейси, иногда дополняя рассказ рисунками, расскажет о том, как зашёл в трейлер дяди Стивена.
Jüri Brendan'ın, annesine dedektiflerin "kafasına girdiğini" söylediği kısmın da yer aldığı videonun son 1 saat 38 dakikasını görmedi.
Присяжные не видели оставшиеся 1 час 38 минут записи, включая слова Брендона матери о том, что следователи "заморочили ему голову".
Peki böylesi suçlamalar yöneltirken karar vermenizde dayanak oluşturacak delillerin gerçekten güvenilir olduğuna, sizleri şüpheye yer vermeyecek şekilde ikna etmek iddia makamının görevi değil midir?
И не является ли обязанностью государства, когда оно выдвигает такие обвинения против несовершеннолетнего, суметь исключить любые ваши сомнения по поводу улик, которым оно просит доверять, и доказать их достоверность?
Gelgelelim sonradan onun yapmadığını şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlayan kanıt ortaya çıktı.
И вдруг, о чудо! Майк Кинцель, журналист : — Появляются доказательства, что он не делал этого.
Brendan tutuklandığında ise hemen takibe aldım çünkü onunkisi Wisconsin Eyaletinde videoya alınan ilk itiraflardan biriydi ve Yüksek Mahkemenin sorgulamaların videoyla kayda alınması şartını getirmesine yol açan davada ben de bizzat yer almıştım.
Когда арестовали Брендона, это сразу оказалось в поле моего зрения, Стивен Дрезин, адвокат Брендона по обжалованию : — потому что это был один из первых допросов, записанных на видео в штате Висконсин, и я участвовал в судебном разбирательстве, которое повлекло истребование этой записи Верховным cудом.
Basına yansıyan haberlere göre, ortaya çıkan kadınların iddiaları arasında uygunsuz mesajlar göndermek ve otopside randevu teklifinde bulunmak yer alıyor.
Согласно новостям, диапазон жалоб женщин был широк : от непристойных смс до приглашения на вскрытие трупа.
Ne biçim yer anasını satayım.
— Какое жуткое место. — Да уж.
Newton'ın gölgesinde oturduğu ve başına elma düşmesi neticesinde yer çekimini keşfettiği ağacın ta kendisidir.
Это именно то дерево, под которым сидел Ньютон, когда яблоко упало ему на голову, и он открыл гравитацию.
Meridian'dan Pascagoula'ya kadar her yer onların kontrolünde.
Они контролируют территорию от Меридиана до Паскагулы.
Ama Karanlık Boyut, zamanın ötesinde bir yer.
Но Тёмное измерение - это пространство вне времени.
Bir kadın için hiç de bir yer değil.
Джунгли - не место для женщины.
Bir kadın için bir yer değil mi?
Не место для женщины?
Arkadaşlarınız bilinmeyeni keşfetmek için bir yer aradığınızı söyledi.
Ваши подруги сказали, что вам нужно место для изучения неизведанного.
New York'ta insanların elektrikli sandalye ile idam edildiği ilk yer burasıymış.
Первая в Нью-Йорке, где применяли электрический стул.
Metro tünelindeki saha testi sonuçlarına dayanarak hani şu az kalsın öldürüleceğin yer, hatırladın mı?
На основании данных, полученных в ходе эксперимента в метро... Где ты чуть не погибла, помнишь?
Varlıkların yer değişiminden sorumlu bilirkişi olduğumu düşünmeyi yeğlerim.
А мне нравится называть себя спецом по перемещению активов.
Ta ki tüm zamanların en utanç verici 15 sohbet programı anında yer alana dek.
Ну, я так думал, пока не стал участником самого унизительного ток-шоу всех времен и народов.
Burası teknik olarak Kara Orman'ın başladığı yer.
Так, вот здесь... формально начинаются леса Блэк Хиллз.
Yarın gezmemiz gereken çok yer var.
Завтра солидную территорию прочёсывать.
Hiçbir televizyon veya kameranın oraya girdiğini sanmıyorum. Zira orası yaşadığınız yer.
Не думаю, что телекамеры или кинокамеры когда-нибудь поднимались туда, потому что именно там вы живете.
Anneni üzmek istememiştim. Ama Brookline, bir başkanın gömüleceği yer olamaz.
Я не хотела расстраивать твою мать, но Бруклайн - не место для захоронения президента.
İyi arkadaşım Tabouli, bulunduğu raftan alıp götürüldü sırf Challah denen örgülü ahmağa yer açılsın diye.
Мой добрый друг Табуле был изгнан со своей полки, чтобы освободить место для этого идиота с косичками, Халы.
Ballı Hardal'ın bahsettiği yer de burasıydı.
Медовая Горчица об этом говорил.
Tanrıların sizinle ilgilendiği, bütün vahşi ve ıslak hayallerinizi gerçeğe dönüştürdüğü bir yer.
Место, где боги заботятся о вас, гле все ваши самые лерзкие и мокрые мечты сбываются.
Birinci sınıf boş yer var mı?
- Да. В первом классе остались свободные места?
Çünkü bundan böyle yaşayacağın yer burası, güzelim.
Потому что отныне, жить ты будешь здесь, дорогуша.
Zannetmeyin ki, sırf burası kanunsuz ve Tanrısız bir yer diye yaptıklarınızın mahşerde hesabı sorulmayacak!
И не думайте, что в этом беззаконном и богом забытом местечке ваши грехи пройдут безнаказанно.
Yer çekimi, sakın...
Из-за большой качки нет подачи топлива Я знаю!
Biraz yer açın ona!
Освободите для него место!
Dünyanın nazik ve tatlı bir yer olduğunu anlat.
Расскажи, что мир – уютный и добрый.
- Çekilin. Yer açın.
Разойтись!
Silah taşımıyor diye ona onca şeyi söyledikten sonra silah taşımadığı sürece asla yanımda yer alamayacağını söyledikten sonra uzun vadede gelmiş geçmiş en cesur insan olduğunu öğrendim.
Капитан Джек Гловер Хоть я и пытался заставить его взять в руки оружие, я говорил, что он не пойдёт со мной в бой без винтовки в руках. Но затем, в конечно итоге, он оказался одним из самых смелых людей на земле.
Kimisi parmaklarını oynatır, kimisi dişlerini gıcırdatır kimisi tırnakları yer. Oğlunuz ise ileri geri sallanıyor.
Мы с вами можем барабанить пальцами по столу, скрипеть зубами, кусать ногти, а ваш сын раскачивается взад-вперед.
Benim yaptığım hataları da yapmayacaksın, sürekli yer değiştireceksin.
Одного. И не повторяй моих ошибок. Все время двигайся.
Bize yer açın birazcık.
Дайте немного места.
- Adli tabip için yer açın.
Вызовите судмедэксперта.
Ekibimde yer almak istiyorsan elinden geleni yapabileceğini kanıtlamalısın.
Ты будешь в моем отряде. Мне нужно знать, что ты готов на все ради...
İşte anlaşmanın vardığı yer.
Это я и хотела предложить.
Kullanmak istediğiniz her bir kelimeyi ve ne kadar yer kaplayacaklarını bilmeniz gerekiyor.
Вам нужно будет знать все слова, которые понадобятся, а также то, сколько места они займут.
Esther, dünyanın acımasız bir yer olduğu gerçeğini görmezden gelmiyorum.
Эстер, я не отрицаю тот факт, что мир жесток место.