Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ A ] / And so it is

And so it is перевод на турецкий

6,383 параллельный перевод
And so it is fitting that you should meet your end by his sword.
Öyleyse en uygunu..... kelleni alan kılıcın.. .. onun kılıcı olması.
And so it is possible that Clint Coburn was already in that car, and that the blood was caused by a struggle between the two men.
O zaman Clint Coburn'ün arabada olması olası, ve bu kana iki adamın mücadelesi sebep olmuş.
And so it is that awareness of- -
Ve böylece farkındalık...
Now I'll admit that what you see right now is just a small piece of the front of the house... but all you grownups and kids alike, this is the time for Santa's magic... so I think we can make it become a real house.
Evin sadece ön yüzünün küçük bir kısmını gördüğümüzün farkındayım... ama küçükler de büyükler de Noel Baba'nın sihir yaptığı günde olduğumuzu biliyor... bu yüzden bu evin gerçek bir eve dönüşmesini sağlayabiliriz.
My shame and regret is that I failed to do so before it arrived in my own court.
Tek utancım ve pişmanlığım.. .. kendi mahkememe başarısız..... biri olarak sanık konumunda çıkmak.
And it's just so easy to move, when all you really think about is getting drunk and getting high and getting laid and having fun, and you know what Kat?
Senin için taşınmak kolay. Bütün düşündüğün sarhoş olmak uçmak, sevişmek, eğlenmek ve ne var biliyor musun Kat?
It is a camera, and I know how much you like dragonflies, so I talked to the guy and... just fancied it up a little bit.
Kamera. Yusufçukları sevdiğini biliyorum. Oradaki adama söyledim.
We just checked Jessica's blood levels, and it seems that her organs are not improving, so she is continuing down the path of organ failure, complete organ failure.
Jessica'nın kan değerlerine baktık. Organlarında herhangi bir iyileşme görünmüyor. Organ yetmezliğine doğru ilerliyor.
In its liquid form, it is so rich in ore and so malleable that it can produce the strongest bricks and tiles.
Sıvı haldeyken cevher olarak çok zengin ve işlenebilir durumdadır. Öyle ki en güçlü kiremit ve tuğlaları üretebilirsiniz.
However, it is said that the true test of the perfect waltz is for it to be so swift, so delicate and so smooth that a candle flame will not be extinguished in the hand of the lead dancer.
Ama valsı en iyi şekilde icra etmenin yolu hızında, zerafetinde ve akıcılığında gizlidir. Dansı yöneten kişinin elindeki mumun alevi sönmemelidir.
So it's my mom's birthday this week, and my dad is throwing her a dinner Saturday night up in Greenwich.
Babam da Cumartesi akşamı, Greenwich'te akşam yemeği düzenleyecek.
With predestiny, it dictates that there is a force or something holding the strings and setting everything up just so they can be knocked down perfectly into...
Alınyazıtına göre ipleri elinde tutan bir güç gibi bir şey var ve her şeyi o ayarlıyor, böylece bütün taşlar mükemmel bir şekilde yerlerine...
You write like you're imitating someone who is free and wild and it is so weird, because you aren't at all and it made me uncomfortable.
Sanki birini taklit eder gibi yazmışsın özgür ve vahşi birini... ve bu biraz garip, çünkü sen hiç de öyle değilsin... ve bu beni rahatsız etti.
And you're giving it as much as you've got, so reach inside you and whatever it is inside of you, you put it on the bike.
Elindekini çıkar ortaya ve içinde ne var ne yoksa hepsini bisikletine koy
I would, while it was smiling in my face, have plucked my nipple from his boneless gums and dashed the brains out had I so sworn, as you have done, to this.
Ancak yüzüme gülümsüyorken kemiksiz dişetlerinden mememi çekip alır da parçalayıp dağıtırdım beynini. Yemin etmiş olsaydım şayet bu iş için senin yaptığın gibi.
Mr. Boldwood, you have been a dear friend to me these past months. And it is because I value our friendship so greatly that I am writing.
Bay Boldwood şu son aylarda bana çok sevgili bir dost oldunuz ve arkadaşlığımıza büyük ölçüde değer verdiğim için size yazıyorum.
So all you got to do, is go inside and tell her that. We're going someplace else, that's it.
Tek yapman gereken, içeri girip ona başka bir yere gideceğimizi söylemen.
This is such an important election, and it's so important that you- -
Bu son derece mühim bir seçim ve bu çok önemli siz...
And... and the hope of love is so heartbreaking and that's all it was.
Ve... umut kalp kırıcı olabilir ve olan biten bu.
It's just so excruciating and predictable, just as it always is.
İşkence gibiydi. Tahmin edebileceği üzere her zaman olduğu gibi işte.
Actually, I'm just gonna tell you, cos it's actually the reason I was so late and the reason why this speech is gonna be so rubbish.
Aslına bakarsanız size sebebini anlatacağım. Çünkü bu kadar geç kalmamın ve bu konuşmanın böylesine çerçöp olacak olmasının asıl sebebi ;
"And your responsibility is to listen to your people." It is so hard to get things done in this world.
"Şu andaki sorumluluğunuz halkınızı dinlemek." Malala'nın çağrısı : 'Kardeşlerimi bırakın'
So take it down, like, 5,000 notches! That's how you get polonium-21 0 slipped into your drink... and go 1 8 months in intensive care for radiation poisoning... and go six months without eyesight... while everybody you've ever loved is gunned down! Take it down?
5000 tık daha ağırdan al bu işi.
So we find ourselves in the woods at night, and it is dark.
Ve gece kendimizi ormanda bulduk, karanlıktı.
So we were afraid if we did another picture with Steven, and it tanked, we'd never work again.
Haliyle Steven'la bir film daha yaparsak ve gişe yapmazsa bir daha iş yapamamaktan korktuk.
So Eric is a really good actor, and I made the decision to put him in the movie, but it turned out that his instincts and the type of comedy that we were doing wasn't really gelling.
Eric de iyi bir oyuncu olduğu için bir karar verip onu filme aldım. Ama sonradan ortaya çıktı ki onun oyunculuk dürtüleriyle bizim yaptığımız türde komedi pek uyuşmuyor.
Sorry, it's just this place is so eerie with everyone gone and all.
Üzgünüm, olan biten onca şeyden sonra burası biraz ürkütücü oldu da.
It never acts the way you want it to, so the recipe, no not the recipe, the secret is to not try and control it.
O asla senin istediğin gibi davranmaz. Bu yüzden de, reçete, yoo, reçete değil, işin sırrı, sakın kontrol etmeye çalışma.
So, every day, they're hampering me, and I'm hampering my workers, this is how it is.
Yani her gün beni yeni zorluklar beklemekte bu da çalışanlarımızı etkiler, ayrıca işe de yarar.
When the stores are coming to us for an order and negotiating, they're telling, " Look, that particular store is selling this shirt, like, for $ 5, so I need to sell it at $ 4.
Sipariş ve görüşme amacıyla bize geldiğinde, " Bak, şu falanca mağazada, bu gömlek 5 $, yani ben bunu 4 $'a satmak zorundayım.
So, instead of the old forms of farming, which were very much in-tune with nature, they were linked to the cycles of the natural year and the seasons, what you see now is an intensification where the land is almost reconsidered as if it was a factory.
Eski mahsul türleri yerine geçen bu yeni türler doğa ile gayet uyumludur. Ayriyeten takvim yılı ve mevsimler gibi döngüler ile yakından bağlantılıdır. Şu an gördüğünüz, arazinin neredeyse bir fabrika gibi yeniden değerlendirilmesidir.
One of the ways a healthy society works is it subjects its component systems to criticism, so that we can debate it, and hopefully fix it, or improve it or do better.
Sağlıklı bir toplumun çalışır olma yollarından biri, onu tartışmak ve umulur ki çözmek, geliştirmek veya daha iyi yapmak için bileşen sistemlerinin eleştiriye tabi tutulmasıdır.
Why do you suppose it is... that something as small and insignificant as the iris... should be so much stronger than we are?
Sizce neden süsen çiçeği kadar ufak ve değersiz bir şey bizden daha güçlü olabilir?
There's something going on, and you don't want to tell me what it is. So...
Devam eden bir şey var ve sen bunu bana söylemek istemiyorsun.
This case is breaking so fast, Alex, it's hard to get a breath and it moves to a new phase. Hello?
Alo?
It was, for example, possible for a black worker to get a decent job in an auto plant, buy a home, get a car, have his children go to school and so on.
Mesela, siyah bir çalışanın bir otomobil tesisinde düzgün bir iş bulması ev alması, araba alması, çocuklarını okula yazdırması mümkündü.
If the population allows it to proceed, It's just going to go on and on like this until the next crash, which is so much expected that credit agencies, which kind of evaluate the status of firms, are now counting into their calculations the taxpayer bailout that they expect to come after the next crash.
Eğer halk bunun sürmesine izin verirse bir sonraki krize kadar işler bu şekilde olmaya devam eder ve böyle bir kriz o kadar çok bekleniyor ki şirketlerin durumlarını değerlendiren kredi kuruluşları hesaplamalarına bir sonraki ekonomik krizden sonra gelmesini bekledikleri kurtarma paketini de katıyorlar.
And it is so good to be here around people who don't have all that fucking judgment. And are okay with seeming crazy.
Ve burada, kahrolası ön yargıları olmayan ve deli görünmekte sakınca görmeyen insanlarla birlikte olmak çok güzel.
It really is, especially when you love that person so much and you believe in them so much and you have such a daunting Goliath of an opponent.
Gerçekten, özellikle bir Eğer bu kadar çok o kişiyi sevmek ve onlara çok inanıyorum ve böyle bir yıldırıcı var Rakibin Goliath.
And so I think what agencies will try and do is they'll... they'll want to step right up to the line, and maybe get a little bit of chalk on their toes, but don't step over it.
Ve böylece ne ajansları düşünüyorum denemek ve yapacak onlar olacak bir... Onlar adım isteyeceksiniz Sağ çizgiye kadar, ve belki bir nebze olsun kendi parmakları üzerinde tebeşir, ama üzerinde adım yok.
And If you imagine a block of flats that as an infinite extension of yourself, so it keeps adding to itself all the time and never stops, and in every room of this block of flats, is an entire universe like ours.
Kendinizi sonsuz tane varmış gibi düşünürseniz o da kendisine eklemeye devam eder ve hiç durmaz. Bu apartmanın her odasında da, bizimki gibi bir evren vardır.
Max is part of our family now... and if you so much as harm one hair on his head... I will see to it that you and your entire department regret it.
Max artık ailemizin bir üyesi ve eğer onun kılına zarar gelirse bütün bölümünüzü bunu yaptığınıza pişman ederim.
So it is, that, 60 years later, Gustave Franklin's son, Prosper, and his grandson, Paul, find themselves forced into hiding as they continue the pursuit of the Ultimate Serum.
Böylece 60 yıl sonra Gustave Franklin'in oğlu Prosper ve torunu Paul kendilerini saklanmak durumunda buldu.
It is. And I think the doors are open, so...
Sanırım kapılar açılmıştır.
It's only because you are so believable as the butler, the character you've created is so vivid and alive.
Bunu yapmamın tek sebebi yarattığın kahya karakterinin ne kadar inandırıcı ve canlı olduğudur.
Flamingo, I know this is probably the last thing in the world that you want to hear, but I'm just going to say it, so please, pay attention and look at me.
Bu belki de şu anda duymak isteyeceğin son şey biliyorum ama ben yine de söyleyeceğim ve bunu dikkatli dinle ve yüzüme bak lütfen.
Now, Gwen, you have a clean record, at least you did up until yesterday, and it's clear that your boyfriend, Aster, meant a great deal to you, so help me understand how it is that you end up
Gwen temiz bir sicilin var, en azından düne kadar öyleydi. Belli ki erkek arkadaşın Aster da senin için çok önemli biriymiş.
Look, I know you have deep feelings for Jamie, and that when tender regard is denied, it can be very hurtful, especially in one so young as yourself.
Jamie için derin duygular beslediğinin farkındayım ve bu hassas konuda reddedilmek çok incitici olabilir. Özellikle de senin gibi genç biri için.
- Mm-hmm. So that means that you did plant the bomb in my truck, and you were lying about it when you denied it, but you're telling me the truth now, is that it?
Yani arabama bombayı sen yerleştirdin ve bunu inkâr ettiğinde yalan söylüyordun ama şimdi doğruyu söylüyorsun öyle mi?
Every 30 years or so the goddamn place just wakes up and it demands new blood, and our town is forced to deliver it.
Yaklaşık her otuz yılda bir lanet ev uyanıyor ve taze kan istiyor, kasabamız da bunu sağlamak zorunda kalıyor.
It is obvious you would prefer to spend your evenings with this man here so two consecutive nights would get it over and done with and then you then can have five on the run with the corporal.
Gecelerini bu adamla geçirmek istediğin belli. O yüzden iki gün üst üste bana gel ve sonraki beş gece onbaşıyla takılırsınız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]