And soul перевод на турецкий
5,185 параллельный перевод
If you battle with your heart and soul, if you give everything you've got, then you'll not only survive this, you could win!
Eğer kalbinizle ve ruhunuzla savaşırsanız, Eğer elinizden geleni yaparsanız, o zaman sadece sağ kalmakla kalmaz, kazanabilirsiniz de!
But we manage to keep body and soul together, no thanks to your ungrateful son.
Ama ruhumuz ve bedenimizi bir arada tutmayı başarıyoruz. Bunda nankör oğlunuzun hiç payı yok.
"The heart and soul is yours."
# Kalp ve ruh senin. #
We haven't done anything, Medically speaking, to touch the Heart and soul of a patient.
Tıbbi açıdan konuşurken, bir hastanın kalbine ve ruhuna dokunacak hiçbir şey yapmadık.
If you can avoid love and feelings and matters of the heart and soul, you will be so much better off.
Aşk, sevgi, ruh, his gibi şeylerden kendini uzak tutabilirsen çok daha iyi olursun.
That gem is taking over your body and soul.
Taş ruhunu ve bedenini ele geçiriyor.
But he was an amazing bass player, that guy, and really the heart and soul of The Birthday Party.
Müthiş bir basçıydı ve Birthday Party'nin varı yoğuydu.
And if someone unconditionally open the soul, if someone loves you.
Koşulsuz ve eğer birisi Birisi sizi seviyor eğer, ruh açın.
You've only just arrived, and well... to be honest, there's nothing to feed my soul here but my very own mind.
Daha yeni geldiniz, bense açıkçası burada ruhumu besleyen bir şey yok ama bu benim düşüncem.
Hunting is part of my life and my soul.
Avcılık, hayatımın ve ruhumun bir parçası.
One to watch, one to pray, and two to bear my soul away. There are four corners to my bed, four angels round my head. One to watch and one to pray, and two to bear my soul away.
Biri izliyor, biri dua ediyor, ikisi ruhumu koruyor.
♪ If you're losing your soul and you know it ♪ ♪ Then you still got soul to lose ♪ ♪ Whee!
Ruhunu kaybediyorsan ve bunu da biliyorsan hala kaybedecek ruhun var demektir.
"I'll give you my soul, and my life and we'll never be apart."
Bak kalbim bütünüyle sana bağlandı. Senin oldu.
"I'll give you my soul, and my life and we'll never"
Sana bağlandı.
I've got soul And I'm super bad
Ruhum var ve çok kötüyüm.
Rest the body, sir, and the soul shall find solace.
Bedeninizi dinlendirin ki ruhunuz da teselli bulsun.
Lord, I am not worthy that you should enter under my roof, but only say the word and my soul will be healed.
Tanrım, çatının altına girmeye layık değilim sadece dualarımı eder, ruhumun arınmasını dilerim.
That turned into the story of two angels who botch a mission to take a soul to heaven and have to go to hell to get her back.
Böylece bir kızı cennete sokma görevini başaramayan iki meleğin, hatalarını düzeltmek için cehenneme gidişini konu alan bir hikâye gelişti.
"I wish they would stop and let my soul rest in peace."
"Keşke dursalar ve ruhumu rahat bıraksalar."
You gave in to the curse passed down the Genpou family and sold your soul to the devil.
Genpou ailesinin üzerindeki lanete yenildin ve ruhunu şeytana sattın.
Just the acting thing was only going okay, and that city is a fucking soul killer.
Oyunculuk işi ağır aksak gidiyordu ayrıca şehir de insanın ruhunu öldürüyor.
And how many times have you talked to me at night, prayed for my soul, asked me for forgiveness?
Ve kaç gece benimle konuştun, ruhuma dua ettin, seni affetmemi istedin.
To lose her husband, God rest his soul and to lose her daughter,
Kocasını kaybetmesi, Allah rahmet eylesin. Ve kızı Maryam'ı kaybetmesi...
♪ short and sweet to the soul is all I intend ♪
"Ruhuna kısa ve tatlı olacak, tüm niyetimden," Bonnie Seçti : Aktör evladı mı klip yönetmeni mi?
♪ short and sweet to the soul I intend ♪
Ruhuna kısa ve tatlı olacak, tüm niyetimden,
We may never know what twisted the soul of the daughter of a California dentist, and to the cruel and malicious betrayer she became.
Kaliforniyalı bir dişçinin kızının ruhunu neyin saptırdığını ve onu zalim ve kötü niyetli bir hain yaptığını asla bilemeyiz.
There's a weight, and it got its fishhooks in your heart and your soul.
Bir ağırlık var ve bu ağırlık kalbine ve ruhuna kanca atmış.
And there's not a soul in the entire office besides you?
Ve şuan sizden başka kimse yok burada öyle mi?
"I no longer live, but Christ lives in me" he meant that when a man lets Christ into his soul - in other words, begins to think like Christ, see like Christ and act like the Lord commanded - only then does this man possess truth.
... dediği zaman aslında, bir adamın Mesih'i içine kabul ettiğinde diğer bir deyişle, Mesih gibi düşünmeye görmeye ve Tanrı'nın emrettiği gibi davranmaya başladığında,... işte ancak o zaman doğruyu bulabileceğini anlatmaya çalışıyor.
She's a witch who pledged my soul to the devil and anoints me with the blood of infants to keep me safe in battle.
Kendisi, ruhumu şeytana rehin veren ve savaştan sağ çıkayım diye bebek kanıyla beni yağlayan bir cadı.
♪ And not a soul to hear. ♪
# Sesini duyacak Bir ruh bile yoktu #
" and felt its perfect bubbles tickle my soul.
"... ve onun harika köpükleri ruhumu okşuyormuş gibi hissettim.
Let it be known that Margaery of House Tyrell and Joffrey of the Houses Lannister and Baratheon are one heart, one flesh, one soul.
Tyrell Hanesi'nden Margaery ile Lannister ve Baratheon hanelerinden Joffrey artık tek yürek, tek beden ve tek ruhtur.
Now, we're here tonight to contact the soul of the departed husband of Grace Catledge, father of Brice and Caroline.
Bu akşam merhum Grace Catledge'ın ruhuyla, iletişime geçmek için buradayız. Brice ve Caroline'nin babası.
And possessing a soul which is large and capable of complexity, as all great minds are, I have decided to forgive you and take you under my wing.
Büyük bir ruha sahip olduğumdan, zorluklarla başa çıkarak, bütün büyük akıllar gibi, seni bağışlamaya karar verdim, ve kanatlarımın altına almaya.
And not a soul will lift a finger to stop me.
Ve hiçkimse beni durdurmak için elini kaldırmayacak.
And every other poor soul's gonna drown.
Kalan zavallıların hepsi boğulacak.
"An aged man is but a paltry thing, a tattered coat upon a stick... unless soul clap its hands and sing."
"Ruhu alkış tutup şarkı söylemediği sürece, paltosu bataklığa saplanmış önemsiz, yaşlı bir adamdır."
♪ He broke my heart, and he stole my soul ♪
Kalbimi kırdı, ruhumu çaldı.
If anything, it was a soul patch, and it may have just been something left over from lunch.
İlla bir isim vereceksek cücük deriz ki öğle yemeğinden kalma bir yemek artığı da olabilir.
Because memory is what we are, you know, and I think that your very soul and your very reason... to be alive is tied up in memory.
- Bizi biz yapan şey belleğimiz. Bence ruhumuz ve hayatta olma sebebimiz bellekle bağlantılı.
And we pray, God, that you may make such use - of your punishments in this world that your soul may be saved - in the world to come.
ve dua ederiz, Tanrım, Bu dünyada cezalandırmanızı - kullanabilirsiniz ki böylece ruhunuz dünyaya dönerek - kurtulmuş olabilsin.
And isn't the Danish soul quite unique in Europe?
Danimarka ruhu, tüm Avrupa'da emsalsizdir.
And just calling to her restores my soul.
Ruhumu iyileştirmesi için onu arıyorum.
Now look into each other's eyes. And pledge to go as far as your soul will allow.
Şimdi birbirinizin gözlerine bakın ve ruhunuzun müsaade ettiği yere kadar gideceğinize ant için.
And what will you do with this bit of my soul?
Peki ruhumun bu minik parçacığını ne yapacaksınız?
May the soul of Claire Ives and the souls of all the faithful departed through the mercy of God rest in peace.
Claire Ives'ın ve tüm inançlı merhumların ruhları Tanrı'nın merhametine nail olsun ve huzur içinde yatsın.
It symbolized eternity and the soul of the world.
Dünyanın ruhunu ve ebediyeti simgeler.
My soul is ill with weariness and solitude.
Ruhum yalnızlık ve yorgunluktan rahatsız.
So I seek the joy of finding a kindred soul who understands my suffering and is like me, so that we can die together.
Yani acımdan anlayacak bir ruh eşi, aynı zamanda beni seven böylelikle beraber ölebileceğimiz birini arıyorum.
This assumption is based on the theory that a certain fluidum flows through both the soul and the body, which therefore influence each other.
Bu, akışkan bir maddenin hem ruhu hem de bedeni dolaşmasıyla birbirini etkilemesi teorisi üzerine dayanan bir varsayım.
soul 113
souls 45
soul mate 28
soulless 17
soul mates 27
and so it begins 55
and so 1582
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
souls 45
soul mate 28
soulless 17
soul mates 27
and so it begins 55
and so 1582
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and so have you 26
and so do you 187
and so was i 23
and so will i 38
and still 144
and see 72
and somehow 99
and so were you 23
and so on and so on 22
and so have you 26
and so do you 187
and so was i 23
and so will i 38
and still 144
and see 72
and somehow 99
and so were you 23
and so on and so on 22
and she said yes 23
and she goes 33
and so it was 18
and sometimes 297
and so should you 49
and so i 33
and so on 257
and so do we 31
and so far 102
and so do i 174
and she goes 33
and so it was 18
and sometimes 297
and so should you 49
and so i 33
and so on 257
and so do we 31
and so far 102
and so do i 174