And there they are перевод на турецкий
1,822 параллельный перевод
And there they are.
İşte geldiler.
And there they are.
Ve oradalar.
There's a bunch of guys and they are lighting fires and it's getting pretty bad.
Burada birkaç adam var ve yangın çıkartıyorlar ve gittikçe ciddileşiyorlar.
There are many dead and they pile up.
Çok fazla ölü var. Onları yığıyorlar.
But they show you, and there are two ways you can handle it, I have found.
Fakat gösterirler ve bulduğum iki tane durumu idare etme yöntemi var.
They are the men and women working out there in the community and that was you once upon a time, am I right?
Dışarıda toplumda çalışan kadın ve erkekler var bir zamanlar sen de bunun bir parçasıydın. Yanılıyor muyum?
And there are some people say that when people are getting closer to their death, they just don't care as much about rules and laws and conventional morality.
Bazıları, insanların ölüme yaklaşırken kuralları, kanunları alışılagelmiş ahlaki değerleri eskisi kadar umursamadıklarını söylüyor.
Jin and Michael are doing everything they can, but there's no time!
Jin ve Michael ellerinden geleni yapıyor ama vakit kalmadı!
Assuming these pages are correct, and there's no way of knowing if they are we follow this hallway through the boiler room to here where there's some walkway.
Bu sayfalar doğruysa, ki bunu bilmiyoruz bu holden kazan dairesine ve geçide çıkarız.
There are still females loose and they can't spread with the king dead.
Kaçan dişiler var ve kral olmadan dağılamazlar.
"How many are there?" and, "Are they in our way?"
"Kaç kişiler?" ve "Bize doğru mu geliyorlar?"
Government agents are out there hunting innocent people, and they're gonna keep going until you tell them to stop what you started.
Hükümetin ajanları dışarıda masum insanları avlıyor ve sen başlattığın şeyi durdurmalarını söylemezsen de durmayacaklar.
She went in there? All her little embryo alien babies are gestating and hatching inside of you. They're growing right now, probably!
Onun embriyo uzaylı bebekleri şu anda senin içinde büyüyor ve oluşuyor.
Not because they lost, but because there's now no way to ignore the fact that we are completely and utterly unprepared to re-enter the world of top-notch international rugby.
Yenildikleri için değil, Dünya'nın birinci sınıf uluslararası ragbi kupasına tekrar katılmak için tamamen ve topyekun hazırlıksız olduğumuz gerçeğini hepimize ayan beyan gösterdikleri için.
There are cops here, and they're arresting your brother.
Polisler geldiler ve kardeşini tutukluyorlar!
Yes, ma'am, and we know that there are at least a dozen other men involved in the attack, and they are armed for a small war.
Evet efendim, ve en azından saldırıda kullanacağı bir düzine adamı olduğunu tespit ettik, Neredeyse küçük bir savaş için hazırlıklılar.
There are only three exits to this wing, and they're all covered.
Bu kanattan sadece 3 çıkış var, ve hepsi tutulmuş.
I even don't know what they are... and he drug me and I think that's how he got me there...
Nasıl olduğunu bilmiyorum. uyuşmuştum.
A vigil... with candles and prayers was a nice idea... but what they didn't know... was that there really are some things you can't ask the Virgin for.
Dualar ve mumlarla bir gece ibadeti iyi fikirdi ama gerçekten Meryem Anadan isteyemeyecekleri bazı şeyler olduğunu bilmiyorlardı.
But there are other ones, butterflies they're orange, blue and yellow too, but no poison wings.
Bir de başka kelebekler var. Onlar da turuncu, mavi ve sarı ama zehirli kanatları yok.
And if they are moving us back to Paris, I can look for an apartment when I'm there next week.
Eğer bizi tekrar Paris'e göndereceklerse haftaya gittiğimde kiralık bir daire arayabilirim.
Frank.... what I'm trying to say is that I became a firefighter because of what the bad guys did on 9-11 and if you're telling me that there are other bad guys, and they're our leaders, our people, the people who are supposed to be watching out for everybody,
Anladın mı? O zaman itfaiyeci olmaya karar verdim. Çocuklar büyüyünce itfaiyeci olmak ister ya?
No, but it's an understatement to say that there are ceo's who don't like you, and they're using their influence in washington against you.
Hayır, ama senden hoşlanmayan bir CEO olduğunu ve sana karşı Washington üzerindeki etkilerini kullandıklarını söylemek olayı hafifsemek olur.
These machines have these trays with, like, lids, and there are three of these, like, trays, and they're loaded with twenties.
Bu makinelerin kapaklı tepsileri falan var ve bu tepsilerden üç tane var. Hepsi yirmiliklerle dolu.
Uh, there are cities marked on every box, and they're going everywhere,'cause they're impossible to trace through the coffins and through the people in the boxes.
Kutu üzerlerine şehirler yazılmış her yere gönderiyorlar tabutta izlerini yakalamaları imkansız olduğundan insanları da kutulara koyuyorlar.
There are tons of articles about people who had a premonition about a disaster they saved themselves and then they died.
Bir felaket üzerine önsezisi olan insanlar hakkında tonlarca makale var. ... Kendilerini kurtarmışlar ve sonra ölmüşler.
There they are, the coaches shaking hands, being nice and diplomatic right before the craziest match that we will ever see here.
Burada görüp görebileceğiniz en çılgın maç öncesi naziklik ve kibarlık adına koçlar el sıkışıyorlar.
You can call them spooks or assassins or whatever you want if it makes you feel better, but they are out there and they are killing people.
Kendini daha iyi hissedeceksen, onlara hortlaklar suikastçılar veya istediğini diyebilirsin ama insanları öldürüyorlar.
Look, all I'm saying is there are some guys out there who get a little gash on the side, and they have to pay for it.
Bakın, söylemeye çalıştığım dışarıda yarası olan bazı adamlar var ve bunu ödemek zorundalar.
You can take a look around and see there are things you cannot buy in a store,'cause they just would not sell'em.
Etrafınıza bakıp burada marketlerde göremeyeceğiniz şeyler görebilirsiniz, çünkü bunları marketlerde satmazlar.
You better hope the scoreboard is broken down there in St. Louis because the Eagles are gonna be so crushed when they look up at it and see the Giants-Panthers score.
Dua edin de St. Louis'te skor tabelası bozulsun çünkü Eagles kafasını kaldırıp da Giants-Panthers maçının skorunu gördüğünde eli ayağına dolaşacak.
Yeah, except all my friends are there and they want me to come tonight.
Evet, ama bütün arkadaşlarım orada ve bu gece gelmemi istiyorlar.
They are standing there helpless, and they are saying to the hummingbird,
Ama orada öylece duruyorar ve sinekkuşuna diyorlar ki,
They don't know how to do anything, and there are no jobs left on Wall Street.
Hiçbir şeyin nasıl yapılacağını bilmiyorlar ve Wall Street'te hiç iş kalmadı.
There are things that they owe us and there are things that we owe them.
Onların bize borçlu olduğu şeyler ve bizim de onlara borçlu olduğumuz şeyler.
I just sit there and I listen to strangers talking about how this one was abandoned or that one was molested, and how angry they are at their parents.
Orada oturuyor ve yabancı insanların nasıl terk edildiklerini ya da nasıl tacize uğradıklarını ve ailelerine ne kadar öfkeli olduklarını anlatmalarını dinliyorum.
I mean, isn't there a whole book about how, how parents should stay together no matter how unhappy they are and ultimately it's better for the children?
Ebeveynler ne kadar mutsuz olursa olsun sonuçta çocuklarının iyiliği için beraber kalmaları gerektiğine dair kitaplar yok mu?
And they should keep on being so, but there are also traitors amongst them.
Ve öyle kalmalıydılar, fakat aralarında hainler vardı.
They are, and there's soil in the treads.
Evet. Tabanında toprak var.
But if there was a murder And someone Is concealing a crime, They are going to jail.
Ama eğer biri, işlenen bir cinayeti saklıyorsa hapse girer.
Even so, I think we should probably look around and see if there are any, uh, humans who might have wanted to kill the guy. And maybe they figured out how to turn this computer into a weapon.
Öyle olsa bile, bu adamı öldürmek isteyecek insanlar var mıdır diye bakmamız gerekir.
How many Cullen's are here and how long are they staying? Are there others?
Başkaları da var mı?
- Craven and Douglas knew shots had been fired, knew the SPG are on their way, and still they go charging in there?
Craven ve Douglas silahların patladığını biliyordu. Özel polis kuvvetlerinin yolda olduğunu biliyorlardı. Buna rağmen oraya mı gittiler?
Craven and Douglas knew shots had been fired, knew the SPG are on their way, and still they go charging in there?
- Craven ve Douglas silahların patladığını biliyordu, özel polis kuvvetlerinin yolda olduğunu biliyorlardı ve buna rağmen yine de oraya mı gittiler?
Luke, there are people in this house and they want to hurt us.
Luke, evin içinde insanlar var. ve bize zarar verecekler.
You know, I went out on a limb to get you into that game, and then you go in there acting like you're better than they are.
! Sizi oyuna dahil edebilmek için o kadar uğraştım ama siz, onlardan daha iyiymişsiniz gibi davrandınız.
There are, and they seem to know exactly where we're going.
Öyleler ve nereye gittiğimizi biliyor gibiler.
There are people who need our help and they need it fast.
Yardıma ihtiyacı olan insanlar var ve hemen yardım bekliyorlar istediğin yöne gidebiliriz.
And they are dead in there, for months Jimmy.
Aylardır orada ölü yatıyorlar, Jimmy.
There are migratory routes that dolphins have been using for thousands of years, and they just wait till the dolphins come by.
Yunusların binlerce yıldır izlediği değişmeyen göç rotaları vardır. Balıkçılar da yunusların bu zamanlarını bekliyorlar.
We turned the corner and I was going, "Oi, there they are! Pompey!"
Köşeyi döndük, yürüyorduk, bir baktık, Pompey orada!
and there's more 69
and there you go 56
and there are 45
and there you have it 52
and therefore 143
and there i was 26
and there it is 180
and there's 117
and there's this 29
and there you were 36
and there you go 56
and there are 45
and there you have it 52
and therefore 143
and there i was 26
and there it is 180
and there's 117
and there's this 29
and there you were 36
and there's nothing 21
and there it was 64
and there 292
and there we are 37
and there's a 25
and there you are 57
and there's something else 41
and there we go 24
and there she was 52
and there he is 78
and there it was 64
and there 292
and there we are 37
and there's a 25
and there you are 57
and there's something else 41
and there we go 24
and there she was 52
and there he is 78
and there is 20
and there were 18
and there she is 48
and there was 39
and there he was 70
there they are 880
they aren't 58
they are 1447
they are coming 72
they are my friends 21
and there were 18
and there she is 48
and there was 39
and there he was 70
there they are 880
they aren't 58
they are 1447
they are coming 72
they are my friends 21