Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ A ] / As i understand it

As i understand it перевод на турецкий

524 параллельный перевод
As I understand it, you people, you were all downstairs when you heard the shots and you ran upstairs to the library.
Anladığım kadarıyla sizler silah seslerini duyduğunuzda hepiniz alt kattaydınız. Ve yukarıya, kütüphaneye koştunuz.
Well, Mr. Arden, as I understand it, your wife, Ellen Wagstaff Arden was a member of an anthropological expedition... -... shipwrecked off the coast of Indochina.
Anladığım kadarıyla Bay Arden, eşiniz Ellen Wagstaff Arden, Hindi Çin açıklarında kaza geçiren antropolojik keşfin bir üyesiydi.
Now, as I understand it, York, your detail came over that ridge there and captured about 30 men, right down in here.
Anladığım kadarıyla, York takımınız şu yamaçtan geldi ve tam burada yaklaşık 30 adamı ele geçirdi.
And then, as I understand it, one of the gods comes down... and speaks through one of the people.
Sonra da bildiğim kadarıyla, tanrılardan birisi aşağı iner ve içlerinden birisiyle konuşur.
As I understand it... in order to turn a person into a zombie... whether by poison or hocus-pocus... you must first kill that person.
Bildiğim kadarıyla, bir insanı zombiye dönüştürmek için iksir veya hokus-pokus kullanmadıkça öncelikle onu öldürmeniz gerekir. - Doğru mu?
As I understand it, you never told Zeena or anybody else... about giving Pete that bottle.
Anladığım kadarıyla o şişeyi Pete'ye verdiğinizden ne Zeena'ya ne de bir başkasına bahsetmediniz.
As I understand it, Mr. Stevenson saw Mr. Morano... but his request for an extension was most heartlessly refused.
Anladığım kadarıyla Bay Stevenson Bay Morano ile görüşmüş ama süre uzatımına ilişkin talebi olabilecek en acımasız şekilde reddedilmiş.
As I understand it, that's something very old.
Bildiğim kadarıyla çok eskidir.
As I understand it, Mr. Birnley intends to manufacture and market this product.
Anladığıma göre, Bay Birnley'in niyeti bu ürünü imal edip, piyasaya sürmek.
Now as I understand it, this all boils down to a matter of dollars and cents.
- Anladığım kadarıyla parasal bir mesele var demeye varıyorsun?
- Well, as I understand it a tycoon is a man who has far-flung financial operations.
- Benim anladığım kadarıyla kodaman büyük finansal operasyonlar yapan kişidir.
As I understand it, Mrs. Lansdowne, you and Col. Mitchell have been close friends for a long time.
Anladığım kadarıyla Bayan Lansdowne, siz ve Albay Mitchell uzun zamandır yakın arkadaşsınız.
[Laughter] As I understand it, Admiral, you are no longer in active service.
Anladığım kadarıyla Amiral, artık aktif görevde değilsiniz.
As I understand it, Your Worship, he means after six large gins, he's as sober as a... judge.
Anladığım kadarıyla zatıâli altı cinden sonra hakim gibi ayık olurmuş.
Well, just this, Mrs. Hudson... as I understand it, you only paid $ 400 for that stole.
Şunu demek istiyorum Mrs. Hudson... anladığım kadarıyla bu kürk etol için sadece $ 400 ödediniz
As I understand it, when you ain't here with us... you keep pretty close to your house, uh, with your mother.
Anladığım kadarıyla, bizle burada değilken annenle evin oldukça yakındı.
As I understand it, I have full authority accountable to you, the citizens'committee.
İşe başlamadan önce tam yetki isterim, bunu kasaba komitesi kabul etmeli.
Now, as I understand it, what we're doing is getting you ready - to visit somebody at Sing Sing.
Anladığım kadarıyla seni Sing-Sing'e birisini ziyarete gitmen için hazırlıyoruz.
Mr. Arden, as I understand it your wife, Ellen, was aboard a yacht in a trans-Pacific yacht race...
Bay Arden, anladığım kadarıyla eşiniz Ellen, Pasifik ötesi yat yarışında bir yatta bulunuyormuş...
Sir Charles'predecessor was forced to climb balconies and fight duels... and, as I understand it, keep his women separate and apart.
Don Juan balkonlara tırmanmak ve düello yapmak zorundaydı ve sanırım, bunu kadınlarını ayrı tutmak için yapardı.
Well, as I understand it, a mademoiselle is a madam who ain't quite made it yet, only younger and friskier.
Anladığım kadarıyla, matmazel, henüz uslanmamış, yerinde duramayan, ve daha genç bayan demektir.
Sorry to interrupt. As I understand it you feel the signing of this pact has been detrimental to our security.
Kestiğim için bağışlayın ama... anladığım kadarıyla... bu anlaşmayı imzalamak, sizin açınızdan ulusal güvenliğimize aykırı.
Our work, as I understand it... is based on a single assumption that the West is never going to be the aggressor.
Benim anladığım kadarıyla işimiz tek bir varsayıma dayanıyor. Batı asla saldırgan olmayacaktır.
But, your honor as I understand it the law was created to protect people from being wronged.
Ama Sayın Yargıç, anladığım kadarıyla yasalar insanların haksızlığa uğramasını engellemek üzere yapılmıştır.
As I understand it, you only breathe once a minute.
Bildiğim kadarıyla dakikada bir kez nefes alınıyor.
But as I understand it, no human can look at Kollos, even with a visor, without going mad.
Anladığım kadarıyla, hiçbir insan çıldırmadan Kollos'a bakamıyor.
It does appear to defy the male logic, as I understand it.
Anladığım kadarıyla erkek mantığına aykırı.
However, as I understand it, I am Dr. Janice Lester.
Ancak anladığım kadarıyla ben Dr. Janice Lester'ım.
As I understand it, we're giving these men medals for doing a lousy job. – Is that right?
Anladığım kadarıyla kötü iş için adamlara madalya veriyoruz.
As I understand it... a nurse inadvertently administered an IV to Schaefer.
Anladığım kadarıyla bir hemşire Schaefer'a serum bağlamış. Böyle bir şey nasıl olabilir?
- As I understand it...
- Anladığım kadarıyla...
As I understand it, what you actually want to say is that Federica wouldn't have committed suicide but...
Sanıyorum ne demek istediğinizi iyi anlıyorum bayan ve Federica'nın intihar edebileceğine ihtimal vermiyorsunuz.
As I understand it, Canada eliminated?
Sanırım Kanada planlarını unutabilirim, değil mi?
That scene was added, and I think that scene is so important to understand Allison's mind-set moving forward, because you see her as this, you know, this sort of sweet, naive girl, and then something massive happens. And then it's, you know...
Bu sahnenin önemli olacağını düşündüm çünkü çok büyük bir şey meydana geliyor ve bu da tatlı, saf bir kız olan Allison'ın düşüncelerinin değişmesine yol açıyor ve zaten sonrasında çok üzgün ve intikam almak istiyor.
But what I can't understand is having it private!
Ancak asıl anlayamadığım, "özel" demesi!
She just told me all about it, and as I understand the facts of the case... you two aren't married at all.
Bana her şeyi anlattı. Ve anladığım kadarıyla siz evli bile değilsiniz.
No, Mr. Scott. I doubt very much if it can die, as we understand dying.
Öldüğünden şüpheliyim Bay Scott, en azından bizim bildiğimiz şekilde.
As a man, I do understand it.
Bir erkek olarak, anlıyorum.
I understand. As it is, you probably saved the state a lot of money.
Mevcut haliyle, eyaleti olasılıkla büyük bir paradan kurtardınız.
I understand how you feel, but you should read the motion exactly as he said it.
Duygularını anlıyorum, ama öneriyi olduğu gibi okumalısın.
Doesn't he understand I must work for Israel in my way... just as he works for it in his?
Tıpkı onun gibi İsrail için çalışmam gerektiğini anlamıyor musun?
I understand, but i must confess, it's easier for me to think of her as human when her face is covered up.
Anlıyorum ama, doğrusu, yüzü örtülü olduğu zaman insan olduğunu düşünmem daha kolay oluyor.
I write to you instead of your father because I understand he is a sick man and my existence may come as a shock to him as it must be to you all,
Babanız yerine size yazıyorum çünkü hasta olduğunu biliyorum ve benim varlığım hepinizde olduğu gibi onda da şok etkisi yapabilir.
Made that myself. Of course, it's not as good as the one i got at home. I had more time then, you understand?
Ruhani bir geçit olabilir.
You understand? I'm fine with it, as long as they know what they want.
Benim için hava hoş, yeter ki ne istediklerini bilsinler.
I mean, it's something that you won't understand and Susan sure as hell won't, but those five or six weeks, I really felt alive.
Aslında, anlayamayacağın bir şey ve Susan da anlayamaz zaten, ama bu beş ya da altı hafta gerçekten yaşadığımı hissettim.
It may not be communication as we understand it, but I did know it was alive and intelligent.
Belki bizim anladığımız şekilde bir iletişim değil. ama canlı ve zeki olduğunu biliyordum.
I understand the problems that you have, and it's just as well that...
Sorunlarına anlayış gösteriyorum, hem böylesi daha da iyi oldu.
Mr. Frampton, I understand that you, as it were, have...
Bay Frampton, anladığım kadarıyla, anlaşılan, sizin...
What I don't understand is : What difference it makes to you?
Benim asıI anlamadığım senin için ne farkediyor?
I hope it will go, as understand that they can not enter.
Giremeyeceklerini anlayınca dağılacaklarını umuyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]